3. Hukuk Dairesi 2016/12220 E. , 2018/3324 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki vasiyetnamenin tenfizi davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı vekili ve davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı, murisin taşınmazlarını vasiyet ettiğini, vasiyetnamenin açılıp okunduğunu, vasiyetnamenin iptali davasının da açılmadığını ileri sürerek; vasiyetnamenin tenfizine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalılardan ..., itirazları olmadığını belirtmiştir.
Mahkemece; davanın kabulüne karar verilmiş, hüküm davacı vekili ve davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1- Vasiyetnamenin tenfizi (yerine getirilmesi) davaları, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu"nun 13.02.1991 gün, 648-65 sayılı kararında açıklandığı gibi, bir ayni hakkın tesisi için değil, yalnızca Sulh Hukuk Mahkemesince açılıp okunan vasiyetnamenin TMK.nun 595 vd. (MK.nun 535. vd.) maddelerinde düzenlenen tebliğ işlemlerinin tamamlanmasından ve gerekli yasal sürelerin geçmesinden sonra, herhangi bir itiraza uğramadığı ve iptalinin istenmediği (istenmiş ise reddedildiği) bu nedenle de kesinleşmiş olduğunun tespiti içindir.
Diğer bir anlatımla, vasiyetnamenin tenfizi, vasiyetnamenin açılıp itiraza uğramadığı veya yapılan itirazların sonuçsuz kaldığının tespitinden ibarettir. Bu tespit başlı başına ayni bir hakkın geçirimini sağlamaz.
Kendisine belirli bir mal vasiyet edilen kişi, TMK.nun 600.maddesi gereğince, vasiyeti yerine getirmekle yükümlü olan varsa ona, yoksa yasal ve seçilmiş mirasçılara karşı açacağı istihkak davası ile malın kendisine teslimini isteyebilir.
TMK.nun 514.(MK.nun 461.) maddesine göre, mirasbırakan tasarruf özgürlüğü sınırları içinde malvarlığının tamamında veya bir kısmında vasiyetname ile tasarrufta bulunabilir.
Vasiyet genellikle ivasız bir tasarruftur.Vasiyet alacaklısı, miras bırakanın külli halefi olmayıp, cüz"i halefi olduğu için vasiyet olunan mal üzerinde doğrudan hak kazanması mümkün değildir. Vasiyet alacaklısının alacak hakkının hukuki sebebi olan vasiyet her ne kadar mirasbırakanın sağlığında yapılıyorsa da, bu bir ölüme bağlı tasarruf olduğundan, vasiyet alacağı ancak mirasbırakanın ölümü ile doğar. Vasiyet alacaklısı, kendisine vasiyet edilen şey üzerindeki mülkiyet hakkını ancak bu malın vasiyetin yerine getirilmesi (tenfizi) yoluyla kendisi adına tescili sonucunda kazanır.
TMK 594. maddesinde;
"Mirasbırakanın mirasçısı bulunup bulunmadığı veya mirasçıların tamamı bilinmiyorsa, sulh hakimi uygun araçlarla ve bir ay ara ile iki defa ilan yapıp hak sahiplerini son ilandan başlayarak en geç bir yıl içinde mirasçılık sıfatlarını bildirmeye çağırır.
İlan süresinde kimse başvurmazsa ve sulh hakimi de hiçbir mirasçı tespit edememişse, miras sebebiyle istihkak davası açma hakkı saklı kalmak üzere miras Devlete geçer." düzenlemesi bulunmaktadır .
Somut olayda, dosyaya sunulan 16/04/2009 tarihli veraset belgesinde muris ... un mirasçılarının ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ...,... olduğu belirlenmiştir. Dosyada yeralan 22/05/2009 tarihli veraset belgesinde ise muris..."un mirasçısının Hazine olduğu belirtilmektedir. Vasiyetnamenin açılmasına dair dava dosyasında ise mirasçılar ..., ..., ..., ..., ... , ... olarak gösterilmiş, vasiyetnamenin açılıp okunduğunun tespitine ilişkin karar da 10/06/2011 tarihinde kesinleşmiştir.
Diğer anlatım ile her iki veraset belgesinde mirasçıların farklı belirlendiği, vasiyetnamenin açılması davasında da Hazinenin taraf gösterilmediği anlaşılmaktadır.
Mahkemece yapılması gereken, vasiyetnamenin açılması davasına bakan mahkemeye vasiyetnamenin Hazineye tebliğinin sağlanması konusunda ihbar yapılması, yapılacak ihbardan sonra olası bir vasiyetnamenin iptali davası açıldığında bu davanın sonucunun beklenmesi ve varılacak uygun sonuca göre bir karar verilmesinden ibarettir.
2- Diğer temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine gerek görülmemiştir .
SONUÇ: Yukarıda 1. bentte yazılı nedenlerle hükmün HUMK"nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, 2. bentte yazılı nedenlerle diğer temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK"nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK.nun 440.maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 02.04.2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.