21. Hukuk Dairesi 2016/7831 E. , 2017/8759 K.
"İçtihat Metni"
Davacı, borç tahakkuk işleminin iptaliyle, Kuruma borçlu ve iade ile yükümlü olmadığının tespitine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kabulüne karar vermiştir.
Hükmün, taraf vekillerince temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okundu, işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar verildi.
K A R A R
1-Dosyadaki yazılara, toplanan deliller ile hükmün dayandığı yasal gerektirici nedenlere göre davacı vekilinin tüm, davalı Kurum vekilinin ise aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddine,
2-Dava, davacı sigortalının Kurum"un borç tahakkuk işleminin iptaliyle Kurum"a borçlu ve iade ile yükümlü olmadığının tespiti istemine ilişkindir.
Mahkemece, davanın kabulü ile “davacının gün sayısında yapılan değişiklikle aylığın iptali işleminin ve davacı adına 46.686,67 TL borç tahakkuk ettirme işleminin iptali ile, davacının borçlu olmadığının tespitine” şeklinde karar verilmiştir.
Uyuşmazlık, yaşlılık aylığı hesaplanmasında Kurum hatasının bulunup bulunmadığı, Kurum hatasının kabulü halinde davacı sigortalının iyiniyet ilkesi çerçevesinde yaşlılık aylığına hak kazanıp kazanamayacağı, bu hususun kabulü halinde de davacı sigortalının yaşlılık aylığına hangi tarihte hak kazandığı, noktalarında toplanmaktadır.
Dosyadaki kayıt ve belgelerden, davacı sigortalıya 24/01/2005 tarihli tahsis talebine istinaden 10.01.1975-21.09.2004 tarihleri arasında 506 sayılı Yasa kapsamında hizmet süresi ve askerlik borçlanması dahil toplam 5053 gün hizmet süresine karşılık 01/02/2006 tarihinden itibaren yaşlılık aylığı bağlandığı, davacının kardeşinin bir kısım hizmetlerinin davacının sigortalılık dosyasına aktarıldığının Kurum tarafından yapılan yeniden değerlendirme neticesi 4969 gün olarak tespit edilmesinin ardından, yaşlılık aylığı şartları oluşmadığından bağlanan aylıkların başlangıç tarihi itibariyle durdurulduğu ve 23.05.2014 tarihli borç bildirim belgesi ile 5510 sayılı Yasa 96/b maddesi hükmü kapsamında 5 yıl içerisinde yapılan yersiz aylık ödemesinin davacıdan talep edildiği, davacının durdurulan yaşlılık aylığı işlemi sonrasında Kurum"a yapmış olduğu 22.11.2013 tarihli tahsis talebine istinaden Kurum tarafından 01.12.2013 tarihinden itibaren 4970 günlük hizmet süresine karşılık yeniden yaşlılık aylığı bağlandığı, alınan bilirkişi raporunun dosyaya sunulduğu, Mahkemece Kurum"un kendi hatasından kaynaklanan işlemi sebebiyle iptal edilen yaşlılık aylığında, yaşlılık aylığı şartlarının oluştuğu tarih olan 18.08.2011 tarihinde re"sen yeniden yaşlılık aylığı bağlanması gerektiği kanaatiyle sonuca gidildiği anlaşılmaktadır.
Uyuşmazlık konusu dönemde yürürlükte bulunan 506 Sayılı Yasa"nın 62. maddesi hükmü gereğince,sigortalı olarak çalıştığı işten ayrıldıktan sonra yazılı istekte bulunan ve yaşlılık aylığına hak kazanan sigortalıya bu isteğinden sonraki aybaşından başlanarak yaşlılık aylığı bağlanır.
08.09.1999 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 4447 sayılı Yasa"nın 17. maddesi ile 506 sayılı Yasa"ya eklenen Geçici 81. Maddenin A bendi hükmü ; “Bu Kanunun yürürlük tarihinden önce yürürlükte bulunan hükümlere göre yaşlılık aylığı bağlanmasına hak kazanmış olanlar ile sigortalılık süresi 18 yıl ve daha fazla olan kadınlar ve sigortalılık süresi 23 yıl ve daha fazla olan erkekler hakkında, bu Kanun"un yürürlüğe girdiği tarihten önce yürürlükte bulunan hükümler uygulanır.” şeklindedir.
Buna göre davacı sigortalının yaşlılık aylığına hak kazanıp kazanmadığının 506 sayılı Yasa"nın 06.03.1981 tarih 2422 sayılı Yasa"nın 6. maddesi ile değişik 60. maddesi uyarınca değerlendirilmesi gerekmektedir. 506 sayılı Yasa"nın 06.03.1981 tarih 2422 sayılı Yasa"nın 6. maddesi ile değişik 60. maddesi ise, “Yaşlılık aylığından yararlanma esas ve şartları aşağıda gösterilmiştir.
A) Sigortalının;
a) Kadın ise 50, erkek ise 55 yaşını doldurmuş olması ve en az 5000 gün veya,
b) Kadın ise 50, erkek ise 55 yaşını doldurmuş olması, 15 yıldan beri sigortalı bulunması ve en az 3600 gün yahut,
c) Kadın ise 50, erkek ise 55 yaşını doldurmamış olmakla beraber, kadın ise 20, erkek ise 25 yıldan beri sigortalı bulunması ve en az 5000 gün, malullük, yaşlılık ve ölüm sigortaları primi ödemiş olması şarttır.” şeklindedir.
Öte yandan; Yargıtay Hukuk Genel Kurulu"nun 21.09.2011 gün ve 2011/10-439 Esas ve 2011/540 Karar no lu ilamı ile “Kurum"un hatalı işlemine dayalı olarak davacının iyiniyetli olmasından kaynaklanan bir kazanılmış haktan bahsedebilmek için Hukuk Genel Kurulu’nun 25.06.2003 gün ve 2003/21-406 E., 2003/424 K. ile 25.12.2002 gün ve 2002/21-1062 E., 2002/1098 K. sayılı kararlarında da belirtildiği gibi; bir hakkın elde edilmiş olması, objektif bir hukuk kuralının kişiye uygulanması, hakkın elde edilebilir ve Anayasa ile diğer Yasalarla korunmaya değer duruma gelmiş olması ve idarece tek taraflı tasarrufla geri alınamayacak durumda bulunması gerekir.
Hukuki değerden yoksun işlemler, açık hataya dayalı işlemler, iradeyi fesada uğratan nedenlere dayalı işlemler, kazanılmış hak doğurmadığı gibi idarenin yapmış olduğu olumsuz veya açıklayıcı işlemleri de kazanılmış hak doğurmaz” görüşü benimsenmiştir.
Somut olayda; Kurum tarafından davacı sigortalıya ait olmayan hizmet sürelerinin iptal edilmesi uyuşmazlık konusu değildir. Uyuşmazlık 18.08.1956 doğum tarihli olan davacı sigortalının, 10.01.1975 tarihli sigortalılık başlangıç tarihi esas alındığında 506 sayılı Yasa"nın Geçici 81/A-b bendi hükmü kapsamında aranan 15 yıl sigortalılık süresi, 55 yaş, 3600 primi ödenmiş gün sayısı koşullarından olan 55 yaş şartını gerçekleştirdiği 18.08.2011 tarihini izleyen aybaşı tarihi itibariyle yaşlılık aylığına hak kazanıp kazanmayacağı noktasındadır. Gerçekten, davacı sigortalının 22.11.2013 tarihli tahsis talebi öncesinde Kurum"a sunmuş olduğu yazılı bir istek belgesi bulunmamaktadır. Hal böyle olunca hukuki değerden yoksun ve hatadan kaynaklanan davalı Kurum işlemine dayanarak davacı sigortalının yazılı tahsis talebi olmadan yaşlılık aylığına hak kazanması mümkün olmayıp davalı Kurum tarafından yersiz ödenen aylıkların son 5 yıla ait olanlarının 5510 sayılı Kanun"un 96/b maddesi uyarınca faizsiz olarak davacıdan talep edilmesi şeklindeki işlem hukuka uygundur.
Mahkemece bu maddi ve hukuki olgular gözönünde tutulmaksızın kurulan hüküm usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde; davalı Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, aşağıda yazılı temyiz harcının temyiz eden taraflardan davacıya yükletilmesine, 02.11.2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.