3. Hukuk Dairesi 2017/2895 E. , 2018/3466 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki uyarlama, menfi tespit, istirdat, manevi tazminat davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, asıl davanın ve birleşen davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde taraflarca temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı şirket asıl davada, davalının sahibi bulunduğu taşınmazı 01.01.2007 başlangıç tarihli 1 yıl süreli aylık 2.250 TL bedelli kira sözleşmesi ile kiraladıklarını, söz konusu kira sözleşmesinin hususi şartlar kısmının 2. maddesinde, geciken kira bedellerinin günlük %10 gecikme faizi ile beraber ödeneceğinin kararlaştırıldığını, günlük %10 faiz miktarının çok fahiş olduğunu, bu miktarın yasal faiz oranına indirilmesi gerektiğini, davacının, söz konusu sözleşmeyi hata ve hile sonucu imzaladığını, kira bedellerini düzenli olarak ödemekte iken Ocak-Şubat 2008 kirasını ekonomik olarak güç duruma düştüğünden 10 günlük bir gecikmeyle ödeyeceğini kiralayana bildirdiğini, bunun üzerine davalı-kiralayanın bunu kabul ettiğini ve 12.02.2008 tarihinde hem Ocak-Şubat 2008 kirasını icra masrafları dahil olmak üzere toplam 5.500 TL olarak davalının banka hesabına yatırdığını, kiraya veren davalının bu ödemeyi kabul ettiğini ve davacı aleyhine Ocak-Şubat kirası için ... İcra Müdürlüğü"nün 2008/322 Esas sayılı dosyasında başlatmış olduğu icra takibinin takipsiz bırakılacağını ve bu dosyadan hiçbir işlem yapmayacağını beyan ettiğini, kiralayana güvenen davacının, icra dosyasına bu nedenle herhangi bir itirazda bulunmadığını, ancak kiralayanın aylar sonra kötü niyetli olarak haksız olarak 04.12.2008 tarihinde davacının iş yerine haciz işlemi uygulattığını ve bir takım menkullerini haczettirdiğini, bunun üzerine icra takibine müvekkil tarafından gecikmiş de olsa itiraz edildiğini ve hacizlerin fekkini talep ettiklerini, davalının
./..
-2-
daha sonra davacının Kasım, Aralık 2008 kira bedellerini ödenmediğinden bahisle ... İcra Müdürlüğü’nün 2008/4849 E sayılı dosyasında takip başlattığını, bu aylara ait kiraların davacı tarafından ödendiğinden takibe itiraz edildiğini, takibe işletilen faiz oranının aşırı derecede yüksek ve kişilerin ekonomik varlığını tehlikeye düşürecek nitelikte olduğundan geçersiz olduğunu, belirterek taraflar arasında imzalanmış 01.01.2007 tarihli kira sözleşmesinin faize ilişkin maddesinin iptaline karar verilmesini ve takipteki faizin yasal faiz oranı uygulanarak ... İcra Müdürlüğünün 2008/322 Esas sayılı icra dosyasındaki borcunun yasal faiz oranı üzerinden hesabının yapılmasını ve buna göre fazlaya dair kısımda borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini, birleşen davada ise, kira sözleşmesinin faize ilişkin maddesinin iptal edilerek yasal faiz oranı olarak belirlenmesi için ... 1.Asliye Hukuk Mahkemesi"nin 2010/4 Esas sayılı dosyası ile dava açtıklarını, davalının Ocak - Şubat 2008 aylarına ait kira bedelinin gecikmesi nedeniyle ... İcra Müdürlüğü"nün 2008/322 Esas sayılı dosyası ile icra takibi başlattığını, davacının, 5.500,00.-TL"sını davalıya banka yoluyla derhal ödediğini, davacının dosya borcunun ödediğini düşünerek iyi niyetle dosyaya itiraz etmediğini, ancak davalının dosyadaki fahiş faiz oranına itiraz edilmemesini fırsat bilerek bunu davacı aleyhine kullanmaya başladığını, davacının 2008/322 sayılı takip dosyasında işleyen faizden dolayı davalıyla anlaşmak zorunda kaldığını, davacının davalıya anlaşma gereğince 10.000 TL bedelli çek verdiğini, ayrıca 2009/2132 sayılı takip doyasına 4380 TL yatırmak zorunda kaldığını, davacının haksız yere haczedilen aracını geri alabilmek için haksız ödemeler yapmak zorunda kaldığını, şirket yetkilisi ...’un taahhüdü ihlal suçlamasıyla mağdur edildiğini, hakkında yakalama kararı çıkarıldığını itibarının zedelendiğini, davalının haciz baskısı altında tahsil ettiği haksız ödemelerin fazlaya ilişkin haklarının saklı kalması kaydı ile şimdilik 8.000,00.-TL"lık kısmının davacıya iadesine, davalının ahlaka aykırı nitelikteki fahiş faiz talebiyle davacının uzun süre taciz etmesi nedeniyle 50.000,00.-TL"sı manevi tazminat ödemeye mahkum edilmesine karar verilmesini istemiştir.
Davalı, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, asıl davanın kısmen kabulüne, davacının ... İcra Müdürlüğünün 2008/322 Esas sayılı dosyasında 439.00.-TL borçtan sorumlu tutulmasına, bu miktarı aşan kısımdan borçlu olmadığının tespitine karar verilmiş, birleşen dava hakkında bir karar verilmemiştir. Kararın davacı ve davalı tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 6. Hukuk Dairesi tarafından yapılan inceleme ile 05/06/2012 tarih ve 2012/5037 Esas 2012/8398 Karar sayılı ilamıyla kararın bozulmasına karar verilmiştir. Mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonrasında asıl dava yönünden kısmen kabulü ile dava konusu her üç icra takip dosyasında alacak toplamı üzerinden takip tarihi itibariyle 2.376,82 TL borçlu olmadığının tespitine, fazla isteğin reddine, Birleşen dava yönünden fazladan ödenen 5.412,33 TL nin istirdat şeklinde davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazla isteğin reddine, şartları oluşmadığından manevi tazminat isteğinin reddine, karar verilmiş, hüküm davacı ve davalı tarafından temyiz edilmiştir.
1-Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun 297.maddesi (HUMK.388.md), hükmün sonuç kısmında gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin istek sonuçlarından her biri hakkında verilen hükümle taraflara yükletilen borç ve tanınan hakların mümkünse sıra numarası altında; açık şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesini emredici kural olarak getirmiştir. Mahkemece her bir dava ve talep hakkında ayrı ayrı karar verilmesi gerekirken davacının taleplerini aşacak ve infazda tereddüt oluşturacak şekilde asıl ve birleşen davaya ait talep ve takipler ayrılmaksızın hüküm kurulması doğru değildir.
Kabule göre de; Türk Borçlar Kanunun 346. maddesi tacirler için 8 yıl süreyle ertelenmiş olup davacı tacir olduğundan faize ilişkin maddenin iptal edilmesine ilişkin talebin reddi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi de doğru değildir.
Ayrıca, taraflar arasında imzalanan 12.12.2010 tarihli protokol hükümleri tarafların ibralaşması niteliğinde olup geçerlidir. Bu hükümler dikkate alınarak taraflar arasındaki ihtilafların çözülmesi gerektiği hususu gözetilerek sonucuna göre karar verilmesi gerekmektedir.
2- Bozma nedenine göre tarafların diğer temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda birinci bendde açıklanan nedenlerle hükmün HUMK.nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, ikinci bendde açıklanan nedenle tarafların diğer temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK"nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK.nun 440.maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 04.04.2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.