21. Hukuk Dairesi 2016/4441 E. , 2017/8870 K.
"İçtihat Metni"
Davacı, murisin iş kazası sonucu ölümünden doğan maddi ve manevi tazminatın ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin reddine karar vermiştir.
Hükmün, davacılar vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okundu, işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar verildi.
K A R A R
Dava, iş kazasında ölen sigortalının hak sahipleri tarafından talep edilen maddi ve manevi zararların tazminine ilişkindir.
Mahkemece, sigortalının ölümü ile iş kazası arasında illiyet bağı kurulamadığından davanın reddine karar verilmiştir.
Dosya kapsamından, sigortalının davalı iş yerindeki marangozhanede ahşaptan yapılan kümesi boyarken rahatsızlandığı, kustuğu ve hastaneye sevk edilirken yolda öldüğü; 3 kişilik mühendis bilirkişiden alınan kusur raporunda %100 kaçınılmazlık tespitinin yapıldığı. 2013/1571 K. sayılı hükmü ile olayın iş kazası olarak kabul edildiği, kararın Y.10. Hukuk Dairesinin 2014/8046 E. 2014/25420 K. sayılı ilamı ile onandığı anlaşılmaktadır.
Kaçınılmazlık; hukuksal ve teknik anlamda; fennen önlenmesi mümkün bulunmayan başka bir anlatımla, işverence mevzuatın öngördüğü tüm önlemlerin alınmış olduğu koşullarda dahi önlenmesi mümkün bulunmayan durum ve sonuçları ifade eder. Olayın önlenemezliği hususunu biraz açmak gerekirse; buradaki önlenemezliğin olayla ilgisi yoktur. Önlenemezlik unsuru, tamamen davranış normu ve borca aykırılıkla ilgili olup alınabilinecek tüm tedbirler alınsa dahi bir davranış normunun veya sözleşmeden doğan bir borcun ihlalinin ifadesidir.
Bu açıklamalardan olarak somut olayda her ne kadar hükme esas bilirkişi kusur raporunda %100 oranında kaçınılmazlığın etkili olduğu yönünde görüş bildirilmiş ise de bu görüşe katılmak mümkün değildir. Bu neviden iş kazalarında kaçınılmazlığın söz konusu olmayacağı dikkate alınarak işveren kusuru ile bünyesel faktör arasındaki dağılımın ne miktarda olduğunun tespiti gerekmektedir.Zira, kaçınılmazlıktan farklı olarak bünyesel faktörden davalı işverenin sorumlu tutulması mümkün değildir.
İş kazalarından kaynaklanan maddi ve manevi tazminat davalarında zararlandırıcı olaya neden oldukları ileri sürülen kişi veya kişilerin kusur oranlarının kesin olarak tespiti hem maddi hem de manevi tazminat miktarını doğrudan etkilemesi bakımından önem taşımaktadır.Maddi tazminat davalarında sigortalının kazanç kaybının hesaplanmasında sigortalının kusuru oranında tespit olunan kazanç kaybından indirim yapılacağı gibi manevi tazminat davalarında hükmedilecek manevi tazminat miktarının takdirinde tarafların kusur durumu mahkemece öncelikle dikkate alınacaktır.
İnsan yaşamının kutsallığı çevresinde işverenin, işyerinde işçilerin sağlığını ve işgüvenliğini sağlamak için gerekli olanı yapması, bu husustaki şartları sağlaması ve araçları noksansız bulundurması gerekir. İş yerinin niteliğine ve işçinin çalışma konusuna göre iş yerinde uygulanması gereken hususların incelemesi suretiyle, işverenin alması gereken önlemlerin neler olduğu, hangi önlemleri aldığı, hangi önlemleri almadığı, bunlara işçinin uyup uymadığı gibi hususlar ayrıntılı bir biçimde incelenerek kusurun aideyeti ve oranının, hiç bir kuşku ve duraksamaya yer vermeyecek biçimde saptanması gerekmektedir.
Yapılacak iş, davacının kaza öncesi döneme ait temin edilebilen tüm tıbbi belge ve raporları dosyaya celp edildikten sonra (özellikle raporundakn beyanı kapsamında Hastanesinden kazalıya ait hastane evrakının celbi ile) yukarıdaki açıklamalar doğrultusunda aralarında bir kardiyologun da bulunduğu 3 kişilik iş güvenliği uzmanlarından oluşan bilirkişi heyetinden, meydana gelen iş kazası olayında davacı veya davalının kusurunun bulunup bulunmadığını, kusuru bulunanlar varsa her bir taraf için ayrı ayrı açıklanmak suretiyle nedenlerini, ölüm sebepleri arasında işyeri koşullarının etkili olup olmadığını, sigortalının kendi bünyesinden kaynaklanan nedenlerin ne kadar etkili olduğunu kapsar şekilde tespit eden kusur raporu aldıktan sonra oluşacak sonuca göre bir karar vermekten ibarettir.
Mahkemece bu maddi ve hukuki olgular nazara alınmaksızın yazılı şekilde karar verilmesi usule ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde davacılar vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ:Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, sair yönlerin incelenmesine şimdilik yer olmadığına, temyiz harcının istek halinde davacılara iadesine, 06.11.2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.