3. Hukuk Dairesi 2016/13776 E. , 2018/3545 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :AİLE MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki ziynet alacağı davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı; davalı ile ... 1. Aile Mahkemesinin 2008/250 esas sayılı dosyasında verilen karar ile boşandıklarını, takı ve çeyiz talebinin tefrik edilerek aynı mahkemenin 2008/1061 esasına kaydedildiğini, çeyiz eşyalarının davalı tarafça dava sırasında teslim edilmesi nedeniyle bu konudaki taleplerinin konusuz kaldığını, ziynet eşyası taleplerinin ise reddedildiğini, kararın temyiz edilmesi üzerine Yargıtayca bozulduğunu ve 2013/417 esas numarası ile yeniden görüldüğünü, dosyada mevcut bilirkişi raporuna göre fazlaya ilişkin hakları saklı tutulduğundan dava miktarını arttırarak ıslah ettiklerini, mahkemenin ıslah taleplerini kabul etmediğini, harçlandırılan dava değerine göre karar verdiğini, davalı tarafından bozdurularak harcanan 155 adet küçük altın, 11 adet burma bilezik, kelepçeli hasırlı künye, bir adet takı seti, 3 adet yüzükten oluşan ziynet eşyalarının iadesi gereken bakiye kısmı için bu davayı açtıklarını belirterek ziynet eşyalarının aynen iadesine, mümkün olmadığı takdirde 46.000 TL"nin davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı; davacının aleyhine ... Batı 3. Aile Mahkemesinin 2013/417 Esas sayılı dosyasında ziynet eşyası alacağı iddiasına dayanarak 1.000 TL talep ettiğini, yapılan yargılama sonucunda davanın talep edilen 1.000 TL bakımından kabulüne karar verildiğini, hükmün temyiz edilmeksizin 08/12/2014 tarihinde kesinleştiğini, davacının aynı maddi ve hukuki sebeplere dayalı olarak aynı ziynet eşyalarının iadesini, mümkün olmadığı takdirde 46.000 TL ziynet eşyası bedelinin faiziyle birlikte tahsilini talep ettiğini, her iki davanın konusunun, dava sebebinin ve taraflarının aynı olduğunu belirterek davanın kesin hüküm nedeniyle reddine karar verilmesini dilemiştir.
Mahkemece; taraflar arasında görülen boşanma davası ve ziynet eşyası alacağına yönelik ... Batı 1. Aile Mahkemesinin 2008/250 E.sayılı dosyada takı ve çeyiz eşyalarına yönelik talep yönünden davanın tefrik edildiği, harcın tamamlattırıldığı, bunun sadece 5.000 TL"sinin ziynet eşyalarına yönelik olduğu, dosyada iki ayrı bilirkişi raporu aldırıldığı, davanın reddedildiği, Yargıtayca kararın bozulduğu, bozmadan sonra ıslah talep edildiği, ancak mahkemenin harç tamamlattırdığı sırada verilen dilekçeyi ıslah saydığı,bozmadan sonra ıslah da olamayacağı gerekçesi ile ıslah dilekçesini kabul etmediği, davacının talebini 1.000 TL üzerinden kabul ettiği, fazlaya ilişkin haklarını saklı tutmadığı, taraflarca bu kararın temyiz edilmeksizin kesinleştiği, bu nedenle bu aşamada istenilen ziynet eşyalarına yönelik olarak kesin hüküm bulunduğu gerekçesi ile davanın kesin hüküm nedeniyle reddine karar verilmiş, hüküm süresi içinde davacı vekilince temyiz edilmiştir.
Dava konusu uyuşmazlığın daha önce bir kesin hüküm ile [1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu (HUMK) madde 237; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu (HMK) madde 114/1-i] çözümlenmiş olması dava şartıdır. Bu şart, olumsuz dava şartı olarak adlandırılır.
6100 sayılı HMK’nun 303/1. maddesi de “Bir davaya ait şeklî anlamda kesinleşmiş olan hükmün, diğer bir davada maddi anlamda kesin hüküm oluşturabilmesi için, her iki davanın taraflarının, dava sebeplerinin ve ilk davanın hüküm fıkrası ile ikinci davaya ait talep sonucunun aynı olması gerekir.” şeklinde benzer bir tanımı içermektedir.
Kesin hükmün ilk koşulu, her iki davanın taraflarının aynı kişiler olması; ikinci koşulu, müddeabihin aynılığı; üçüncü koşulu ise, dava sebebinin aynı olmasıdır.
Kesin hükmün ikinci koşulu olan müddeabih, dava konusu yapılmış olan hak, yani dava ile elde edilmek istenilen sonuçtur. Önceki dava ile yeni davanın müddeabihlerinin (konularının) aynı olup olmadığını anlamak için hakimin, eski davada verilen kararın hüküm fıkrası ile yeni davada ileri sürülen talep sonucunu karşılaştırması gerekir. Eski ve yeni davanın konusu olan maddi şeyler fiziki bakımdan aynı olsa bile, bu şeyler üzerinde talep olunan haklar değişikse, müddeabihler aynı değil demektir.
Diğer taraftan, kısmi dava 6100 sayılı HMK.’un 109. maddesinde tanımlanmıştır. Maddenin birinci fıkrasına göre “Talep konusunun niteliği itibarıyla bölünebilir olduğu durumlarda, sadece bir kısmı da dava yoluyla ileri sürülebilir”. Aynı maddenin son fıkrasına göre ise "Dava açılırken, talep konusunun kalan kısmından açıkça feragat edilmiş olması hâli dışında, kısmi dava açılması, talep konusunun geri kalan kısmından feragat edildiği anlamına gelmez".
Somut uyuşmazlıkta davacı fazlaya ilişkin haklarını saklı tutarak takı ve çeyiz eşyalarına mahsuben 1.000 TL’nin tahsili için kısmi dava açmış ve ... Batı 3. Aile Mahkemesinin 22.05.2014 tarih, 2013/417 Esas, 2014/337 Karar sayılı ilamı ile bozma ilamı doğrultusunda ziynet eşyaları karşılığı olarak 1.000 TL’nin davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine karar verilmiş, karar 05.03.2015 tarihinde kesinleşmiştir.
Kısmi davada mahkemece davacının 1.000 TL ziynet alacağına hükmedilmiştir. Davacı bu ek dava ile kesinleşen 1.000 TL dışında kalan, açıkça vazgeçmediği bakiye bedelin tahsilini talep etmektedir. Bakiye alacak için açılan işbu ek davanın kesin hüküm şartları oluşmadığı halde yazılı gerekçe ile reddi hatalı olup, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün HUMK"nun 428. maddesi gereğince davacı yararına BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK"nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK.nun 440. maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 05.04.2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.