21. Hukuk Dairesi 2016/7700 E. , 2017/8963 K.
"İçtihat Metni"....
Asıl ve birleşen davada davacılar, murisinin iş kazası sonucu ölümünden doğan maddi ve manevi tazminatın ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kısmen kabulüne karar vermiştir.
Hükmün taraf vekillerince temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okundu, işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar verildi.
K A R A R
1- Dosyadaki yazılara, toplanan delillere, hükmün dayandığı gerektirici nedenlere göre, davalılar vekillerinin tüm, davacılar vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddine,
2- Dava, zararlandırıcı sigorta olayı sonucu vefat eden sigortalının yakınlarının maddi ve manevi zararlarının giderilmesi istemine ilişkindir.
Mahkemece, 21.287,17-TL maddi tazminatın olay tarihi olan 20/12/2012 tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacılara verilmesine, davacı eş ... için takdiren 70.000-TL, davacı ... için takdiren 35.000-TL, davacı ... için takdiren 35.000-TL manevi tazminatın davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacılara verilmesine, ..."in anne babası ve kardeşlerinin manevi tazminat taleplerinin reddine karar verilmiştir.
6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu"nun 56.maddesi ile "ağır bedensel zarar yada ölüm halinde zarar görenin veya ölenin yakınlarına da manevi tazminat olarak uygun bir miktar para ödenmesine karar verilebilineceği" hükmü getirilmiştir. Bu yeni düzenlenme ile 818 sayılı Borçlar Kanununun yürürlülük zamanında içtihatlarla düzenlenen husus yasa koyucu tarafından açıklığa kavuşturulmuş ve yaralanan ya da vefat eden sigortalının yakınlarının manevi tazminat davası bakımından hak sahipliği durumu yasa bakımından açıklık kazanmıştır.
Bunun yanında Türk Borçlar Kanunu’nun 56. maddesi hükmüne göre hakimin özel halleri göz önünde tutarak manevi zarar adı ile sigortalıya veya ağır bedensel zarar ve ölüm halinde onun yakınlarına ödenmesine karar vereceği para tutarı adalete uygun olmalıdır. Hükmedilecek bu para, zarara uğrayanda manevi huzuru doğurmayı gerçekleştirecek tazminata benzer bir fonksiyonu olan özgün bir nitelik taşır. Bir ceza olmadığı gibi, mamelek hukukuna ilişkin zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. O halde, bu tazminatın sınırı onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenilen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. 22.06.1966 günlü ve 7/7 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararının gerekçesinde takdir olunacak manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar da açıkça gösterilmiştir. Bunlar her olaya göre değişebileceğinden hakim bu konuda takdir hakkını kullanırken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir. Hakimin bu takdir hakkını kullanırken, ülkenin ekonomik koşulları,tarafların sosyal ve ekonomik durumları, paranın satın alma gücü, tarafların kusur durumu,olayın ağırlığı, sigortalının yaşı,sigortalıda oluşan maluliyetin oranı, olay tarihi gibi özellikleri göz önünde tutması gerekir. Hükmedilecek tutarın manevi tatmin duygusu yanında caydırıcılık uyandıran oranda olması gerektiği de söz götürmez ve yine 22.06.1966 gün 1966/7-7 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı’nın gerekçesinde de açıklandığı üzere zarar görenin müterafik kusurunun varlığı halinde bu durumun manevi tazminatın takdirinde göz önünde bulundurulacaktır.
Somut olayda, yukarıdaki açıklamalar doğrultusunda vefat eden sigortalının annesi, babası ve kardeşlerinin manevi tazminat talep etme haklarının bulunduğu düşünülerek lehlerine ayrı ayrı uygun bir miktar manevi tazminata hükmedilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
Kabule göre de; manevi tazminat talepleri reddedilen anne , baba ve kardeşler bakımından davalılar lehine maktu vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken diğer davacılar bakımından davalı lehine hükmedilen vekalet ücretine nispi olarak eklenmesi suretiyle yazılı şekilde sonuca gidilmesi de hatalı olmuştur.
O halde, davacılar vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacılara iadesine, aşağıda yazılı temyiz harcının davalılara yükletilmesine, 07.11.2017 gününde oy birliğiyle karar verildi.
...