3. Hukuk Dairesi 2021/1460 E. , 2021/3303 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :SULH HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki asıl tazminat, birleşen itirazın iptali davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, asıl davanın kısmen kabulüne, birleşen davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı - karşı davalı tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı; kiracı olduğu ve cafe olarak işlettiği taşınmazı davalı şirketin satın aldığını ve kendisine hiçbir ihtar yapmadan taşınmazın bulunduğu iş hanını yıkmaya başladığını, tahliyeyi sağlayabilmek için elektrik sayacını söktüğünü, işhanı girişini kapattığını, merdivenleri tahrip edip müşterilerin cafeye gelmesini engellediğini belirterek fazlaya dair hakları saklı kalmak kaydıyla işyerine yaptığı masraflar için 1.000 TL, müşteri kaybı nedeniyle 1.000 TL, işyeri devir bedeli olarak 1.000 TL, umulan gelir kaybı nedeniyle 1.000 TL, çalıştırılan işçi nedeniyle uğranılan kayıp için 1.000 TL ile manevi tazminat olarak 5.000 TL olmak üzere toplam 10.000 TL nin faiziyle birlikte tahsiline karar verilmesini istemiş, 05.06.2017 tarihinde maddi tazminat talebini alınan bilirkişi raporu doğrultusunda 13.509 TL olarak ıslah etmiştir.
Davalı, kendisine atfedilecek herhangi bir kusur bulunmadığını belirterek davanın reddini dilemiş, birleşen dosya ile de; kiracı tarafından taşınmazın terk edildiğini, tahliye sırasında da taşınmazda bulunan demirbaşlara zarar verildiğini, mevcut zarar ile taşınmazın tahliye edilmiş olduğu hususunun Konya 4. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2013/33 D.iş sayılı dosyasıyla tespit edildiğini, bu dosyada belirtilen hasar bedelinin tahsili amaçlı takip başlattığını ancak kiracının haksız olarak itiraz ederek takibi durdurduğunu belirterek haksız itirazın iptali ile %20 oranında icra-inkar tazminatının tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece; asıl davanın kısmen kabulü ile 1.000 TL işçi çalıştırma ile ilgili maddi zarar ve 2.000 TL manevi zararın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte tahsiline, birleşen davanın reddine yönelik olarak verilen karar, Yargıtay 6.H.D.nin 05.10.2016 tarih ve 2015/9887-2016/5706 E/K sayılı ilamı ile, birleşen davanın reddine yönelik olarak verilen hüküm onanarak, asıl davaya yönelik olarak verilen hüküm, mesken niteliğindeki taşınmazın kiraya verenin muvafakatı ile işyeri olarak kullanılmasına yönelik yapılan masrafların davacı kiracı tarafından talep edilmesinde bir usulsüzlük bulunmadığı gözetilerek, yapılan imalatların neler olduğu tespit edilip yapıldığı tarihteki değerlerinden yıpranma payı düşülerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerektiği ayrıca manevi tazminat isteminin reddine karar verilmesi gerektiğinden bahisle bozulmuş, mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılama neticesinde; davacının 05.06.2017 tarihli ıslah dilekçesi de dikkate alınarak asıl davanın kısmen kabulü ile toplam 13.509 TL maddi zararın davalıdan tahsiline, manevi tazminat istemi ile birleşen davanın reddine dair verilen karar, davalı-birleşen dosya davacısının temyizi üzerine bu defa Yargıtay 3.H.D.nin 26.09.2019 tarih ve 2018/465-2019/7201 E/K sayılı ilamı ile; sair temyiz itirazlarının reddine karar verilerek, ıslaha konu edilen alacak isteminin, bozma sonrası ıslah yapılamayacağı gerekçesiyle reddedilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme sonucunda ıslah talebi dikkate alınarak yazılı şekilde hüküm kurulmasının usul ve yasaya aykırı olduğu gerekçesi ile bozulmasına karar verilmiştir.
Mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılama neticesinde; ‘Asıl davanın kısmen kabulü ile; 1.000 TL’nin tahsiline, fazlaya ilişkin istemin ve birleşen davanın reddine karar verilmiş, söz konusu karar davacı-birleşen dosya davalısı tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve bozma kapsamı dışında kalarak kesinleşmiş olan yönlere ilişkin temyiz itirazlarının incelenmesinin artık mümkün olmamasına göre, davacı-birleşen dosya davalısının aşağıdaki bendin dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2- 6100 Sayılı HMK’nun 141/1. maddesinde tarafların yargılamada iddia ve savunmalarını ne zamana kadar değiştirebilecekleri düzenlenmiştir. Buna göre, taraflar cevaba cevap ve ikinci cevap dilekçeleri ile serbestçe iddia veya savunmalarını genişletebilir yahut değiştirebilirler. Bu düzenleme ile kural olarak dilekçeler aşamasında tarafların iddia ve savunmalarını sunmaları istenmektedir. İddia ve savunmanın genişletilip değiştirilmesi yasağının ancak ıslah ve karşı tarafın açık muvafakati ile aşılabileceği yine HMK’nun 144/2.maddesinde belirtilmiştir. Karşı tarafın rızasının olmadığı durumlarda ıslah, iddia ve savunma yasağının kapsamına giren taraf usul işlemlerini tamamen veya kısmen düzeltmeye yarayan bir hukukî imkândır. (...176.mad)
HMK"da ıslahla ilgili öngörülen koşullardan biri de zamanla ilgilidir. HMK"nun 177/1. maddesinde tahkikatın sona ermesine kadar ıslaha başvurulabileceği düzenlenmiştir. Bu noktada hem yazılı hem de basit yargılama usulünde ön inceleme aşamasının sona ermesi üzerine başlayan tahkikat aşaması HMK"nun 184 ve 185. maddelerinde açıklandığı gibi; tahkikatı gerektiren bir husus kalmadığında mahkemenin tahkikatın bittiğini taraflara tefhimi ile tahkikat aşamasının bitiminin gerçekleşeceği de kabul olunmaktadır.
Bu bağlamda, 28.07.2020 yürürlük tarihli 7251 sayılı Kanun ile değişen 6100 sayılı HMK’nun 177/2.maddesinde; “Yargıtay’ın bozma kararından veya bölge adliye mahkemesinin kaldırma kararından sonra dosya ilk derece mahkemesine gönderildiğinde, ilk derece mahkemesinin tahkikata ilişkin bir işlem yapması halinde tahkikat sona erinceye kadar da ıslah yapılabilir. Ancak bozma kararına uymakla ortaya çıkan hukuki durum ortadan kaldırılamaz.” düzenlemesine yer verilerek bozmadan sonra ıslah konusuna yasal açıklık getirilmiştir.
Bu noktada aydınlatılması gereken bir husus da usule ilişkin kazanılmış hak kavramıdır. Bu konuda HMK"da bir hüküm olmamakla beraber Yargıtay uygulamaları ve öğretide kabul görmüş ve usul hukukunun ana ilkelerinden biri haline gelmiş olup; mahkemenin Yargıtay"ın bozma kararına uyması ile bozma kararı lehine olan taraf yararına bir usule ilişkin kazanılmış hak doğabileceği gibi, bazı konuların bozma kararı kapsamı dışında kalması yolu ile de usuli kazanılmış hak gerçekleşebilir. Ancak mahkemenin bozmaya uymasından sonra yeni bir İçtihadı Birleştirme Kararı ya da geçmişe etkili yeni bir kanun çıkması karşısında usuli kazanılmış hak kavramının istisnasının uygulanacağının gözden kaçırılmaması gerekir. Kaldı ki usul hukuku alanında geçerli temel ilke, yargılamaya ilişkin kanun hükümlerinin derhal yürürlüğe girmesidir.
Bu açıklamalar ışığında, mahkemece verilen ilk kararın Yargıtay 6. Hukuk Dairesince bozulduğu; bozma ilamına uyulmak sureti ile mahkemece tahkikata dair işlemler tesis edildiği, bu doğrultuda davacı vekilinin talebini 05.06.2017 tarihli ıslah dilekçesi ile arttırdığı ve mahkemece ıslaha itibar edilerek karar verildiği, kararın davalı tarafından temyizi üzerine bu defa Dairemizin 26/09/2019 günlü ve 2018/465 esas - 2019/7201 karar sayılı ilamı ile Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunca alınan 06.05.2016 tarih ve 2015/1 esas, 2016/1 karar sayılı ilam doğrultusunda bozmadan sonra ıslah yapılamayacağı gerekçesi ile hükmün bozulduğu anlaşılmaktadır. Her ne kadar mahkemece bozma kararına uyularak davanın ıslah edilmemiş hali ile kısmen kabulüne karar verilmiş ise de; usule ilişkin olan hükümlerin derhal uygulanması gerektiği gözetilerek, 28.07.2020 yürürlük tarihli 7251 sayılı Kanun ile değişen 6100 sayılı HMK’nun 177/2. maddesi ile Yargıtay’ın bozma kararından sonra tahkikata ilişkin bir işlem yapılması halinde, tahkikat sona erinceye kadar da ıslah yapılabileceğine dair açık düzenleme yapıldığı gözetilerek, usule ilişkin kazanılmış hakkın istisnası niteliğindeki yasa değişikliği uyarınca davacının ıslah dilekçesinin kabul edilmesi gerekmekte olup, bu husus gözetilmeden yazılı şekilde hüküm tesis edilmesi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda 1 nolu bentte açıklanan nedenlerle davacının sair temyiz itirazlarının reddine, 2 nolu bentte açıklanan nedenler ile temyiz olunan hükmün davacı yararına BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK"nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK"nun 440. maddesi gereğince karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 30/03/2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.