1. Hukuk Dairesi 2015/16310 E. , 2018/8955 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL - MİRASÇILIK BELGESİNİN İPTALİ
Taraflar arasında birleştirilerek görülen tapu iptali ve tescil, mirasçılık belgesinin iptali davası sonunda, yerel mahkemece asıl ve birleştirilen davanın reddine ilişkin olarak verilen karar asıl ve birleştirilen davada davacılar vekili tarafından yasal süre içerisinde duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi ..."nun raporu okundu, açıklamaları dinlendi, duruşma isteği değerden reddedildi, gereği görüşülüp düşünüldü;
-KARAR-
Asıl dava, ketmi verese hukuksal nedenine dayalı tapu iptal ve tescil, birleştirilen dava hasımlı veraset ilamı isteğine ilişkindir.
Asıl davada davacılar, kök mirasbırakanları ...’ın maliki olduğu 320 parsel sayılı taşınmazın ... 2. Kadastro Mahkemesinin 1982/1032 Esas 2001/12 Karar sayılı ilamı ile mirasçılar adına tapuya tesciline karar verildiğini, kendileri de mirasçı olmalarına rağmen kararda adlarına tescil hükmü kurulmadığını, tavzih taleplerinin de reddedildiğini ve bu şekilde ketmedildiklerini ileri sürerek dava konusu taşınmazın davalılar adına olan tapu kaydının iptali ile tüm mirasçılar adına miras payları oranında tesciline karar verilmesini istemişlerdir.
Davalılar, kesin hüküm bulunduğunu belirterek davanın reddini savunmuşlardır.
Mahkemece kesin hükmün varlığından bahisle davanın reddine dair verilen karar Dairece, ‘’... gerçekten de daha önce kadastro mahkemesinde açılıp görülen tespite itiraz davasında tarafların yer aldığı, keza çekişmeye konu edilen taşınmazın da aynı olduğu, ancak Kadastro Mahkemesindeki davada ileri sürülen vakıalar (sebepler) ile, eldeki davanın sebebinin farklı olduğu, o davada bağışın geçersizliği iddia edildiği halde, eldeki davada ketmi verese olgusunun öne sürüldüğü anlaşılmaktadır. O halde yukarıda değinilen ilkeler gözetildiğinde, taraflar arasında HUMK’nun 237. maddesinde öngörülen kesin hükmün varlığından sözedilemez. Hal böyle olunca, tarafların iddia ve savunmaları doğrultusunda delillerin toplanması, özellikle; davacıların, ...’ün mirasçıları olup olmadıklarının hasımlı olarak alınacak veraset ilamı ile duraksamaya yer bırakmayacak şekilde açıklığa kavuşturulması, ondan sonra bir karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile yazılı olduğu şekilde karar verilmiş olması doğru değildir.’’ gerekçesi ile bozulmuş, mahkemece bozmaya uyulmuş ve ... 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2014/182 Esas sayılı dosyasında davacıların, ... Kadastro Mahkemesinin 1982/1032 Esas 2001/12 Karar sayılı ilamında hükme esas alınan veraset ilamının iptali ile kendilerinin de mirasçı olarak gösterilecekleri yeni bir veraset ilamı istemiyle açtıkları dava mahkemece birleştirilmiş ve yapılan yargılama sonucunda ispatlanamayan asıl ve birleştirilen davaların reddine karar verilmiştir.
Hemen belirtilmelidir ki; ketmi verese (mirasçılığın gizlenmesi) davalarında uyuşmazlığın çözümü, hasımlı veraset ilamı alınmak üzere açılacak bir dava sonucu, mirasbırakanın tüm mirasçılarının belirlenmesi ve davacıların bu mirasçılar arasında yer alıp almadığının açıkça saptanmasına bağlıdır.
Hâl böyle olunca; hasımlı veraset ilamı için açılan davanın bu dosyadan tefrik edilerek ayrı bir esasa kaydedilmesi ve tapu iptal tescil istekli dava bakımından bekletici mesele yapılarak sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile her iki dava birleştirilerek yazılı şekilde hüküm kurulması doğru değildir.
Asıl ve birleşen davacıların yerinde bulunan temyiz itirazlarının kabulü ile, hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK"un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, bozma nedenine göre sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 11.04.2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.