3. Hukuk Dairesi 2016/15308 E. , 2018/3761 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki alacak davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalı tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı Vakıflar Genel Müdürlüğü vekili, Muhakemat Müdürlüğünde görev yaptığı sırada, çalışan bir kısım diğer avukatlarla birlikte davalıya da kurum lehine sonuçlanan dava ve icra takiplerinden dolayı karşı taraftan tahsil edilerek emanet hesaplarına yatırılan avukatlık ücretlerinden 657 sayılı Kanunun 570/8 sayılı KHK ile değişik 146. maddesi gereğince belirlenen limitlerin üstünde ücret ödemesi yapıldığını ileri sürerek, 18.474,41 TL fazla ve yersiz ödemenin faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı, davanın öncelikle hak düşürücü süre ve zamanaşımı yönünden, kabul edilmezse esastan reddini savunmuştur.
Mahkemece davanın zamanaşımı nedeniyle reddine dair verilen karar davacı tarafın temyizi üzerine Dairemizin 20.01.2011 tarihli 2010/17585 E. 2011/548 K. sayılı ilamıyla "....BK 66. maddesindeki 1 yıllık zamanaşımı, tüzel kişilerde dava açılmak üzere emir vermeye yetkili organın zararı ve zarar vereni öğrenmesi (olur vermesi) ile başlar. Somut olayda Genel Müdür durumu 16.01.2009 tarihinde öğrenmekle zamanaşımının bu tarihte başladığı ve bu davanın 17.09.2009 tarihinde, süresinde açıldığı düşünülmeden davanın bu gerekçe ile reddi doğru görülmemiştir. O halde, mahkemece, anılan 146. maddesi uyarınca inceleme yapılarak, davalıya haksız ödenen miktar varsa tahsili halinde emanete alınarak, yönetmelik uyarınca hak sahiplerine yeniden ödeme yapması gerektiği gözetilmek suretiyle davanın kabulü gerekirken, yanılgılı gerekçe ile davanın reddi bozmayı gerektirmiştir." gerekçesiyle bozulmuştur.
Mahkemece, bozma ilamına uyularak yapılan yargılama neticesinde davanın kısmen kabulü ile; davacının 15.401,29 TL limit aşımı avukatlık ücreti alacağına ilişkin davasında, alacağın davalının sonradan doğan vekalet ücreti alacaklarından mahsup edildiğinden, bu alacak kalemi yönünden dava konusuz kaldığından karar verilmesine yer olmadığına,konusuz kalan 15.401,29 TL limit aşımı vekalet ücreti alacağının 6.003,94 TL"sinin 13/03/2009-05/02/2010 tarihleri arasında, 6.508,84 TL"sinin 13/03/2009-24/03/2011 tarihleri arasında, 2.887,51 TL"sinin 13/03/2009-02/01/2012 tarihleri arasında işlemiş yasal faizinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, davacının 3.073,12 TL vergi dairesine ödenen paranın geri alınmasına ilişkin davasının reddine karar verilmiş, hüküm süresi içinde davalı tarafından temyiz edilmiştir.
1)Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, davalının sair temyiz itirazları yerinde değildir.
2)Muaccel bir borcun borçlusu, alacaklının ihtarıyla temerrüde düşer. Temerrüt, ya bir ihtar ile ya da dava açılması suretiyle gerçekleşir. (TBK m. 117; BK m.101) Borçlunun temerrüdü, borçluya gönderilen ihtarnamenin tebliğinden veya ihtarnamede ödeme için süre verilmişse bu sürenin bitiminden itibaren oluşur. İade talebinde bulunulmadan temerrüt faizi işlemez.
Somut olayda, dosyadaki bilgi ve belgelerden davacının davalıya fazladan ödediği miktarın iadesi için 12.03.2009 tarihli yazıyı göndererek, 15 gün içinde iade edilmesini ihtar ettiği, bu yazının davalıya 13.03.2009 tarihinde tebliğ edilmekle davalının 15 gün sonrasında yani 28.03.2009 tarihinde temerrüde düştüğünün kabulü gerekir. Bu durumda hükümde asıl alacak borcunun davalının sonraki vekalet ücretlerinden mahsup edildiği tarihler ile temerrüt tarihi olan 28.03.2009 tarihi arasındaki süreler için faize hükmedilmesi gerekirken, mahkemece; asıl alacak borcunun davalının sonraki vekalet ücretlerinden mahsup edildiği tarihler ile ihtar içerikli yazının davalıya tebliğ edildiği 13.03.2009 tarihi arasındaki süreler için faize hükmedilmesi doğru görülmemiştir.
Ancak, bu yanlışlığın düzeltilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediği ve "hâkimin takdir yetkisi kapsamında" kalmadığından; hükmün, HUMK 438/7, C2 hükmü ve 6100 sayılı HMK 370/2 ek 3/1 maddesi gereğince düzeltilerek onanmasına karar verilmesi gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle davalının sair temyiz itirazlarının reddine, ikinci bentte açıklanan yöne ilişkin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün 2. fıkrasındaki "konusuz kalan 15.401,29 TL limit aşımı vekalet ücreti alacağının 6.003,94 TL"sinin 13/03/2009-05/02/2010 tarihleri arasında, 6.508,84 TL"sinin 13/03/2009-24/03/2011 tarihleri arasında, 2.887,51TL"sinin 13/03/2009-02/01/2012 tarihleri arasında işlemiş yasal faizinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, ifadesinin silinerek yerine "konusuz kalan 15.401,29 TL limit aşımı vekalet ücreti alacağının 6.003,94 TL"sinin 28/03/2009-05/02/2010 tarihleri arasında, 6.508,84 TL"sinin 28/03/2009-24/03/2011 tarihleri arasında, 2.887,51TL"sinin 28/03/2009-02/01/2012 tarihleri arasında işlemiş yasal faizinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine" ifadesinin yazılması suretiyle hükmün düzeltilmesine ve düzeltilmiş bu şekliyle ONANMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK"nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK.nun 440.maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 10.04.2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.