20. Hukuk Dairesi 2016/13483 E. , 2018/7110 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
DAVACILAR : ... ve Ark.
Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı Hazine vekili tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Yörede 1992 yılında yapılan genel arazi kadastrosu sırasında Mazı köyü 137 ada 104 parsel sayılı 786,45 m² yüzölçümündeki taşınmaz, 679 nolu vergi kaydına dayanılarak çalılık niteliği ile Hazine adına tesbit edilmiştir. Davacı 09.01.2002 tarihli dava dilekçesi ile kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanarak, taşınmazın tapu kaydının iptali ve adına tapuya tescili talebiyle dava açmıştır. Mahkemece davanın kabulüyle 137 ada 104 sayılı parselin Hazine adına olan tapu kaydının iptali ile davacı adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiş; hüküm davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmiş, Yargıtay ...Hukuk Dairesinin 14.02.2013 gün ve ... K. sayılı kararı ile bozulmuştur.
Hükmüne uyulan bozma kararında: ""Mahkemece yapılan araştırma ve inceleme hüküm kurmaya yeterli değildir. Şöyle ki; kadastro tesbit tutanağında tesbit tarihi olan 1992 tarihinde köy muhtarı ile tesbit bilirkişilerinin beyanlarına göre çekişmeli taşınmazın 22 parsel sayılı taşınmaz ile birlikte ... ve arkadaşlarının tasarrufunda iken, bu taşınmazın parsel malikleri tarafından terk edildiğini ve çalılık haline dönüştüğü bildirildiğinden çalılık vasfıyla Hazine adına tesbit edildiği anlaşılmaktadır. Keşif sırasında dinlenen mahalli bilirkişi ve tanıklar ise çekişmeli taşınmazın 22 parsel sayılı taşınmaz ile bir bütün olarak 1960 senesinden beri tarla olarak ve arpa buğday ekilerek kullanıldığını bildirmiş olup, davacı tanıklarından ... aynı zamanda tesbit bilirkişisi olarakta beyanda bulunmuştur. Tespit tutanağının edinme sütununda muhtar ve tesbit bilirkişi beyanları uyarınca yazılan bilgiler ile mahalli bilirkişi ve tanık beyanları çelişkili olup, mahkemece bu çelişki giderilmeden hüküm kurulmuştur.
Bu nedenle, mahkemece, öncelikle çekişmeli taşınmazın bulunduğu yeri gösterir 1959, 1966 ve 1977 tarihli memleket haritaları ile 1970 ve 1980"li yıllara ait hava fotoğrafları getirildikten sonra önceki bilirkişiler dışında bu konuda uzman serbest orman mühendisleri arasından seçilecek bir orman mühendisi, bir ziraat mühendisi ve bir fen elemanı marifetiyle yeniden yapılacak inceleme ve keşifte, çekişmeli taşınmaz ile birlikte çevre araziye de uygulanmak suretiyle taşınmazın öncesinin 1970-1980"li yıllarda bu belgelerde ne şekilde nitelendirildiği ve tarım arazisi olarak kullanılıp kullanılmadığı belirlenmeli; 3116, 4785 ve 5658 sayılı kanunlar karşısındaki durumu saptanmalı; tapu ve zilyetlikle ormandan toprak kazanma olanağı sağlayan 3402 sayılı Kanunun 45. maddesinin ilgili fıkraları, Anayasa Mahkemesinin 01/06/1988 gün ve 31/13 E.K.; 14/03/1989 gün ve 35/13 E.K. ve 13/06/1989 gün ve 7/25 E.K. sayılı kararları ile iptal edilmiş ve kalan fıkraları da 3/3/2005 gününde yürürlüğe giren 5304 sayılı Kanunun 14. maddesi ile yürürlükten kaldırılmış olduğundan, bu yollarla ormandan yer kazanılamayacağı, öncesi orman olan bir yerin üzerindeki orman bitki örtüsü yok edilmiş olsa dahi, salt orman toprağının orman sayılan yer olduğu düşünülmeli;
toprak yapıları, bitki örtüleri ve çevreleri incelenmeli; kesinleşmiş tahdit haritası ve tapulama paftası uygulattırılmalı; bilirkişilerden taşınmazın konumunu gösteren orijinal-renkli (renkli fotokopi) memleket haritasının ölçeği kadastro paftası ölçeğine, yine kadastro paftası ölçeği de memleket haritası ölçeğine çevrildikten sonra, her iki harita komşu ve yakın komşu parselleri de içine alacak şekilde birbiri üzerine aplike edilmek suretiyle, çekişmeli taşınmazın konumunu çevre parsellerle birlikte haritalar üzerinde gösterecekleri ayrı renklerle işaretli ve bilirkişilerin onayını taşıyan, duraksamaya yer vermeyecek nitelikte krokili bilimsel verileri bulunan yeterli rapor alınmalı, çekişmeli taşınmazın 1970 ve 1980"li yıllarda tarım arazisi olarak kullanılıp kullanılmadığı hava fatağrafları incelenerek belirlenmeli, çekişmeli taşınmazın üzerinde 40-50 yaşlı deliceden aşılanmış zeytin ağaçlarının bulunduğu bildirilmiş olduğundan ziraatçı bilirkişi tarafından bu ağaçların aşı yaşları, taşınmazın toprağının tarım toprağı olup olmadığı ve tarım toprağı ise, kaç yıldır, ne şekilde kullanıldığı saptanıp; bu yolda, bilimsel verilere dayalı kapsamlı rapor alınmalı, çekişmeli taşınmazın zilyetlik yolu ile kazanılabilecek yerlerden olup olmadığı belirlenmesi"" gereğine değinilmiştir.
Mahkemece davanın kabulüne, Mazı mahallesi, Hurma mevkii 137 ada 104 parsel sayılı taşınmazın Hazine adına olan tapu kaydının iptali ile, muris ... Mirasçıları olan davacılar adına mirasçılık belgesindeki payları oranında tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiş, hüküm davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yörede genel arazi kadastrosu 1992 yılında yapılmış ve sonuçları 22.06.1992 ilâ 22.07.1992 tarihleri arasında ilân edilerek kesinleşmiş olup, tespit tarihinden önce 1966 yılında seri bazda yapılıp kesinleşen orman kadasrosu ile 30.10.1987 tarihinde ilânı yapılıp kesinleşen dışarıda kalmış ormanların kadastrosu, aplikasyon ve 2/B uygulaması vardır.
Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, 3402 sayılı Kanunun 12/3. maddesine göre 10 yıllık süre içinde açılan tapu iptali tescil istemine ilişkindir. Mahkemece dava konusu taşınmazın hükme dayanak bilirkişi raporlarında 137 ada 104 parsel sayılı taşınmazın Hazine adına olan tapu kaydının iptali ile davacı kişiler lehine tescil hükmü kurulmuş ise de kadastro tespitinin 1990 yılında Hazine adına yapıldığı ancak orman bilirkişi raporunda taşınmazın % 35 oranında eğimli olduğu 1964, 1972 ve 1992 hava fotoğraflarında çalılık vasfında gözüktüğü göz önüne alındığında, 1990 yılında tespiti yapılan taşınmazın 1992 yılında çalılık vasfında gözükmesi ve eğiminin yüksek olduğu anlaşılmakla zilyetlikle kazanılması mümkün olmadığı, zilyetlikle kazanma koşulları oluşmadığından davacıların davasının reddi gerekirken, aksine görüş ve kanaatle kabulü yolunda hüküm kurulması usul ve kanuna aykırıdır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; davalı Hazine vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile usul ve kanuna aykırı hükmün BOZULMASINA 06/11/2018 günü oy birliği ile karar verildi.