3. Hukuk Dairesi 2017/10688 E. , 2018/3831 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :SULH HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki kiralananın tahliyesi davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, tavzih talebinin kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalı tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı; eşinin optik – gözlük işleri ile iştigal etmekte olduğunu ve başkasına ait optik – gözlük mağazasında işçi olarak çalıştığını, artık kendisine ait işyerinde kendi işini yapmak istediğini belirterek eşinin işyeri ihtiyacı nedeniyle davalının kiralanandan tahliyesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı; ihtiyacın gerçek ve samimi olmadığını, asıl amacın kira bedelinin artırılması olduğunu belirterek davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece; davanın reddine yönelik olarak verilen hüküm Yargıtay 6. Hukuk Dairesi"nin 16/02/2012 tarih ve 2011/13791-2012/2255 E/K sayılı ilamı ile, ihtiyacın samimi olduğunun kabulü ile kiralananın tahliyesine karar verilmesi gerektiğinden bahisle bozulmuş, Mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılama neticesinde; davanın kabulüne dair verilen hüküm, davalı tarafın temyizi üzerine bu defa Yargıtay 6.H.D.nin 07/10/2013 tarih ve 2013/12592-13630 E/K sayılı ilamı ile, ‘’.. davanın açıldığı tarihte ihtiyaç sebebinin varlığı yeterli olmayıp bu ihtiyacın yargılama sırasında da devam etmesi gerektiği, davalının bozmadan sonra 14.08.2012 tarihli dilekçesiyle, davaya konu taşınmazın yanındaki 50 m² olan ve lokanta olarak işletilen dükkanın yargılama sırasında boşaltılarak mülk sahibine teslim edildiğini, halen boş olduğunu, mahallinde keşif yapıldığında bu hususun açıkça görüleceğini bildirdiği, buna göre ihtiyacın devam edip etmediği, boşalan yerin ihtiyaca elverişli olup olmadığı yönünden mahallinde yeniden keşif yapılmak suretiyle sonucuna göre karar verilmesi gerektiği..’’ gerekçesiyle bozulmuştur.
Mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılama neticesinde; ‘Davanın kabulü ile; davacı tarafından yatırılan 797,90-TL yargılama giderinin davalıdan tahsiline’ karar verilmiş, davacının tavzih talebi sonrası, hüküm fıkrasının dördüncü bendi; ‘davacı tarafça yatırılan 1.794,90-TL yargılama giderinin davalıdan tahsiline’ olarak değiştirilmiştir. Davalı tarafça iş bu tavzih kararının esas hüküm ile birlikte temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 6.H.D.nin 15/06/2016 tarih ve 2015/10671-2016/4711 E/K sayılı ilamı ile; davalının sair temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına karar verilerek, ‘hüküm taraflara tebliğ edildikten sonra tavzih dilekçesi karşı tarafa tebliğ edilmeden ve karşı tarafın itirazları dinlenmeden dosya üzerinde yapılan inceleme neticesinde karar verilmiş olmasının doğru olmadığı’ gerekçesiyle bozulmuştur.
Mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılama neticesinde, bu defa tavzih talebinin kabulüne karar verilmiş, hüküm davalı tarafından temyiz edilmiştir.
1-6100 sayılı HMK 297 maddesi gereğince de; hükümde, tarafların iddia ve savunmalarının özeti, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususlar, çekişmeli vakıalar hakkında toplanan deliller, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesi, sabit görülen vakıalarla bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebeplerinin yer alacağı belirtildikten sonra, hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gerektiği düzenlenmiştir. Buna göre; hükümlerin çelişkiden uzak ve infaza elverişli olması, gerçeğe ve hukuka uygun bir karar verilmesi gerekmektedir.
Somut olayda; Yargıtay 6.H.D.nin 15/06/2016 tarih ve 2015/10671-2016/4711 E/K sayılı ilamı ile, davalının esasa yönelik sair temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına karar verilerek tavzih kararına yönelik hüküm bozulmuş olup, bozma nedenine göre kiralananın tahliyesine yönelik davalının temyiz itirazları henüz incelenmediğinden, tahliyeye yönelik hükmün kesinleştiğinden söz edilemez. Bu durumda Mahkemece; davacının tahliye istemine yönelik olumlu-olumsuz bir karar verilmeden yazılı şekilde sadece tavzih talebine yönelik verilen hüküm, bu haliyle infaza elverişli değildir. Bu husus, 6100 sayılı HMK"nun 297. maddesi gereğince hükmün bozulmasını gerektirmiştir.
2- Bozma sebebi ve kapsamına göre davalının sair temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle hükmün HUMK.nun 428. maddesi gereğince davalı yararına BOZULMASINA, ikinci bentte açıklanan nedenle davalının diğer temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, peşin alının temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK"nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK.nun 440. maddesi gereğince karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 11.04.2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.