Abaküs Yazılım
3. Hukuk Dairesi
Esas No: 2016/15059
Karar No: 2018/3856
Karar Tarihi: 11.04.2018

Yargıtay 3. Hukuk Dairesi 2016/15059 Esas 2018/3856 Karar Sayılı İlamı

3. Hukuk Dairesi         2016/15059 E.  ,  2018/3856 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

    Taraflar arasındaki alacak davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:

    Y A R G I T A Y K A R A R I

    Davacı; davalının kayınpederi olduğunu, eşi ile Almanya"dan izinli geldiklerinde davalıya ait olan dava konusu dairede oturduklarını, davalının dairenin onların olacağı ve tamirat ve tadilat yaptırabilecekleri şeklindeki söylemlerine güvenerek, masraf yaptığını, kısa bir süre önce eşi ile arasında başgösteren anlaşmazlıklar nedeniyle eşi ve kayınpederi tarafından sözü edilen daireden atıldığını ileri sürerek; fazlaya dair hakları saklı kalmak kaydıyla, 25.870,00 TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsilini istemiştir.
    Davalı, davanın zamanaşımına uğradığını, dava konusu konutun tadilat ve tamiratlarının kendisi tarafından yapıldığını, oğlu ve davacının kira sözleşmesine rağmen bugüne kadar kira ücreti ödemediklerini, davacının elde ettiği gelirin ancak kendi şahsi ihtiyaçlarını karşılayacak düzeyde olduğunu, dairenin oğlu ve davacıya verileceğine dair taahhütte bulunmadığını; ayrıca, kabul anlamına gelmemek kaydıyla istenilen alacak tutarının fahiş olduğunu savunarak, davanın reddini dilemiştir.
    Mahkemece; davacının davalı ile aralarındaki hukuki ilişkiyi ispat yönünden yazılı bir belge ibraz etmediği, davacı tarafından isimleri bildirilen tanıkların “masrafı istenen tadilatların davacı tarafından yaptırıldığı” şeklinde, davalı tarafından isimleri bildirilen tanıkların bir kısmının ise; tadilatların malik olan davalı tarafça yaptırıldığı ve masrafların davalı tarafından ödendiği” yönünde beyanda bulundukları, alacak miktarı nazara alındığında davacıya yemin telif etme hakkı hatırlatıldığı halde davacı vekilinin yemin deliline dayanmayacağını beyan ettiği; bu nedenle, ispatlanamadığı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiş; hüküm, süresi içerisinde davacı tarafından temyiz edilmiştir.
    Dava; sebepsiz zenginleşmeye dayalı alacak istemine ilişkindir.
    1) Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre; davacının aşağıdaki bent kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddi gerekir. ./..

    2)Taraflar arasında mülkiyeti davalıya ait taşınmazı davacı tarafın eşi ile birlikte bedel ödemeksizin belli bir süre kullandığı hususunda bir uyuşmazlık bulunmamaktadır. Uyuşmazlık; davalıya ait taşınmazda davacının tadilat ve onarım yapıp yapmadığı yapmış ise, ne oranda maddi katkıda bulunduğu, maddi katkısı var ise, yaptığı harcamaları sebepsiz zenginleşme hükümleri doğrultusunda davalıdan talep edip edemeyeceği noktalarında toplanmaktadır.
    Kural olarak haklı bir sebep olmaksızın bir başkasının malvarlığından veya emeğinden zenginleşen, bu zenginleşmeyi geri vermekle yükümlüdür.(TBK. m.77) Sebepsiz zenginleşmeden doğan borç ilişkisinde haklı bir sebep olmaksızın başka bir şahıs aleyhine zenginleşen kimsenin malvarlığında meydana gelen artışın aynen veya nakden iadesi söz konusudur.
    Her borç ilişkisinde olduğu gibi sebepsiz zenginleşmede de bir borçlu ve bir alacaklı vardır. Sebepsiz zenginleşme ilişkisinin borçlusu, malvarlığı haklı bir sebep olmaksızın başkası aleyhine artan (zenginleşen) kişidir. Şahsilik prensibi gereğince kim haksız yere zenginleşmişse davanın o kişiye karşı yöneltilmesi gerekir.
    Somut olayda; davacının, kayınpederine ait olan ve eşi ile Almanya"dan izinli geldiklerinde oturmakta oldukları evde tadilat ve tamirat yaptığını iddia ederek, masraflarının davalıdan tahsilini talep ettiği; davalının ise; tadilat ve tamiratların tamamının kendisi tarafından yapıldığını ve davacının herhangi bir katkısının olmadığını savunduğu anlaşılmıştır.
    Tadilat ve onarımların kimin tarafından yapıldığı ve yapılan masrafın tutarının her türlü delille ispatı mümkündür.
    TMK"nın 6.maddesi hükmü uyarınca; kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan herbiri hakkını dayandırdığı olguların varlığını kanıtlamakla yükümlüdür. Gerek doktrinde; gerek Yargıtay içtihatlarında kabul edildiği üzere, ispat yükü hayatın olağan akışına aykırı durumu iddia eden ya da savunmada bulunan kimseye düşer. Öte yandan ileri sürdüğü bir olaydan kendi yararına haklar çıkarmak isteyen kimsenin, iddia ettiği olayı kanıtlaması gerekir.
    Yukarıda belirtilen yasal hükümler ve açıklamalar ışığında ve mahkemenin de kabulünde olduğu gibi; davada ispat yükü davacıda olup, davacı iddasını her türlü delille ispat edebilir.
    Mahkemece; delil tespiti dosyası getirtilmiş, taraflarca ismi bildirilen tanıklar dinlenmiş, taşınmaz başında keşif yapılarak bilirkişi raporu temin edilmiştir. Davacı tarafından ismi bildirilen tanık ...’ın "...yaklaşık 4-5 yıl önce davacı ile babasının gelerek mutfak dolabı yaptırmak istediklerini söylediği, dolap yapılacak evin hangi katta olduğunu hatırlamadığını, Günhanı kiracı mı yoksa ev sahibi mi olduğunu bilmediğini ancak, davacının dolabı kendi evine yaptırdığını söylediğini, parasını da davacının ödediğini, ödenen bedeli hatırlamadığını, davalının dolap montajı yapılırken kendilerini gördüğünü ve bir itirazı olmadığını beyan ettiği, diğer tadilat ve onarım işlerinin bir kısmı bakımından ise; doğrudan o işleri yapan ve tanık olarak ifadesine başvurulan ..., ... ile ...’in davalı tarafın savunmalarını doğrular beyanları karşısında; davacının mutfak dolabı yaptırdığı iddiasını ispat ettiği ancak, mahkemece bu husus gözardı edilerek, davacı tarafa yemin teklif edildiği ve davacı vekilinin yemin teklif etmeyecekleri beyanı nedeniyle davanın ispat olunamadığından tümden reddine karar verildiği anlaşılmıştır.
    Bu noktada; mahkemece, toplanan delillere göre davacıya yemin teklif hakkının hatırlatılmasının gerekip gerekmediği, gerektiğinin kabulü halinde yemin teklif etme hakkı olan tarafın yemin deliline başvurmayacakları yönündeki beyanının hüküm sonucuna etkisinin ne olacağı konusunun açıklığa kavuşturulması gerekmektedir.
    Yemin, taraflardan birinin davanın çözümlenmesine etkili olan bir vakıanın doğru olup olmadığı hakkında kanunun belirlediği şekilde mahkeme (hakim) önünde beyanda bulunmasıdır. Yemin eden taraf bu beyanın doğruluğunu namus, şeref ve kutsal saydığı bütün inanç ve değerleri ile teyit etmektedir. Medeni Usul Hukukumuzda yemin delili kesin delil niteliğindedir.
    Mülga 1086 sayılı HUMK’nda düzenlenen hakimin teklif etme müessesesi 6100 sayılı HMK’da,“takdiri delilerle ispatın mümkün olduğu hallerde, hakimin kanaatini(tamamlayıcı) yemin ile değil, diğer delillerle tamamlaması” gerekçesi ile benimsenmemiş ve yasaya alınmamıştır.( Ejder Yılmaz ( Medeni Yargılama Hukukunda Yemin,2.Baskı, ...-2012, sayfa 26 ve 42).
    6100 sayılı HMK düzenlemesine göre; taraf delillerini yemine hasretmedikçe önce diğer delilleri incelenir ve iddianın ispatlanmaması halinde son çare olarak yemin deliline başvurulur. Eğer iddia diğer delillerle ispatlanmışsa, yemin teklifine gerek yoktur. Hatta iddiasını ispat eden taraf buna rağmen yemin teklif edecek ve karşı taraf da yemin eda edecek olursa bunun herhangi bir hükmü yoktur.( Yılmaz Ejder, a.g.e, sayfa 116) .
    Bu itibarla; yukarıda da belirtildiği gibi temyiz incelemesine konu uyuşmazlığın her türlü delille ispatı mümkün olup, davacının iddiasını ileri sürüş biçimi ve tanık ...’ın beyanı ile davacının davasını kısmen( mutfak dolaplarına ilişkin masraf talebi yönünden) ispat ettiği, belirtilen kısım yönünden son çare olan yemin beyanına başvurulmasına gerek olmadığı, bu haliyle yargılama sırasında alınan davacının yemin deliline başvurmayacaklarına dair açıklamasının sözü edilen sonuca herhangi bir etkisi olmayacağı da gözetilerek; mutfak dolabı yönünden talebin kabulü cihetine gidilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme sonucu yazılı şekilde davanın tümden reddi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
    SONUÇ: Yukarıda birinci bentte yazılı nedenlerle davacının sair temyiz itirazlarının reddine, ikinci bentte yazılı nedenlerle hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince davacı yararına BOZULMASINA, ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz eden davacıya iadesine, 6100 sayılı HMK"nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK.nun 440. maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 11.04.2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.





    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi