Abaküs Yazılım
22. Hukuk Dairesi
Esas No: 2017/3047
Karar No: 2020/4691
Karar Tarihi: 10.03.2020

Yargıtay 22. Hukuk Dairesi 2017/3047 Esas 2020/4691 Karar Sayılı İlamı

22. Hukuk Dairesi         2017/3047 E.  ,  2020/4691 K.

    "İçtihat Metni"



    MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
    AVUKAT ...
    DAVA TÜRÜ : ALACAK


    Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, süresi içinde duruşmalı olarak temyizen incelenmesi davalı vekilince istenilmesi üzerine dosya incelenerek işin duruşmaya tabi olduğu anlaşılmış ve duruşma için 10/03/2020 Salı günü tayin edilerek taraflara çağrı kağıdı gönderilmişti. Duruşma günü davalı adına vekili Avukat ... geldi. Karşı taraf adına kimse gelmedi. Duruşmaya başlanarak hazır bulunan avukatın sözlü açıklaması dinlendikten sonra duruşmaya son verilerek Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor sunuldu, dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
    Davacı vekili, müvekkili işçinin iş sözleşmesini haklı sebeple feshettiğini, işçilik alacaklarının ödenmediğini ileri sürerek, kıdem tazminatı, ihbar tazminatı, yıllık izin, fazla çalışma, hafta tatili ile ulusal bayram ve genel tatil ücreti alacaklarının hüküm altına alınmasını talep etmiştir.
    Davalı, davaya cevap vermemiştir.
    Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar vermiştir.
    Hüküm, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
    Mahkemece, sekiz günlük kanuni süre geçtikten sonra kararın temyiz edildiği gerekçesiyle davalının temyiz isteminin reddine karar verilmiş, ek karar kanuni süresinde davalı tarafından temyiz edilmiştir.
    Tebliğ mazbatasına göre gerekçeli karar, davalı şirketin şube adresi olan “Önder Cd. Tülü İş Merkezi No:31/R Gaziemir İzmir” adresi esas alınarak tebliğ edilmiştir. Mazbatada “Daimi şirket çalışanı Osman Arslan” imzasına tebliğ edildiği belirtilerek ilgilinin imzası alınmış, mazbatada başkaca açıklamaya yer verilmemiştir.
    7201 sayılı Tebligat Kanunu’nun (TK) “Hükmi şahıslara ve ticarethanelere tebligat” başlıklı 12 nci maddesine göre “Hükmi şahıslara tebliğ, salahiyetli mümessillerine, bunlar birden ziyade ise, yalnız birine yapılır. Bir ticarethanenin muamelelerinden doğan ihtilaflarda, ticari mümessiline yapılan tebliğ muteberdir.”
    7201 sayılı Tebligat Kanunu’nun “Hükmi şahısların memur ve müstahdemlerine tebligat” başlıklı 13 üncü maddesine göre de “Hükmi şahıslar namına kendilerine tebliğ yapılacak kimseler her hangi bir sebeple mütat iş saatlerinde iş yerinde bulunmadıkları veya o sırada evrakı bizzat alamıyacak bir halde oldukları takdirde tebliğ, orada hazır bulunan memur veya müstahdemlerinden birine yapılır.”
    Tebligat Yönetmeliğinin “Tüzel kişilerin memur ve müstahdemlerine tebligat” başlıklı 21 inci maddesine göre ise;


    (1) Tüzel kişiler adına tebligatı almaya yetkili kişiler, herhangi bir sebeple mutat iş saatlerinde işyerinde bulunmamaları veya o sırada evrakı bizzat alamayacak bir halde olmaları durumunda tebliğ, tüzel kişinin o yerdeki sürekli çalışan memur veya müstahdemlerinden birine yapılır.
    (2) Ancak, kendisine tebliğ yapılacak memur veya müstahdemin, tüzel kişinin o yerdeki teşkilatı veya personeli içinde görev itibariyle tebligatın muhatabı olan tüzel kişinin temsilcisinden sonra gelen bir kimse veya evrak müdürü gibi esasen bu tür işlerle görevlendirilmiş bir kişi olması gereklidir.
    (3) Bu kişilerin de bulunmaması halinde, bu husus tebliğ mazbatasında belirtilir ve tebliğ, o yerdeki diğer bir memur veya müstahdeme yapılır.”
    Açıklanan düzenlemeler gereğince öncelikle ifade etmek gerekir ki, tüzel kişilere tebligatın, tüzel kişinin merkez adresi esas alınarak yapılması gerekmektedir.
    İkinci olarak ise, tebligat, tüzel kişinin yetkili temsilcisine yapılmalıdır. Temsilciye ulaşılamıyor ise “tüzel kişinin temsilcisinden sonra gelen bir kimse veya evrak müdürü gibi esasen bu tür işlerle görevlendirilmiş bir kişi”ye tebligat yapılmalıdır.
    Son olarak ise “Bu kişilerin de bulunmaması halinde, bu husus tebliğ mazbatasında belirtilir ve tebliğ, o yerdeki diğer bir memur veya müstahdeme yapılır”.
    Somut uyuşmazlıkta, davalı tüzel kişinin merkez adresinin “M. Nezih Özmen Mah. M. Akif Cad. Defne Sk. No:3 Merter-Güngören / ...” olmasına karşın gerekçeli kararın şube adresi esas alınarak gerçekleştirilmesi doğru olmadığı gibi, tüzel kişinin temsilcisi ve evrak müdürü gibi esasen bu tür işlerle görevlendirilmiş bir kişiye neden ulaşılamadığına dair herhangi bir açıklama yapılmaksızın, doğrudan işyeri çalışanına tebligat yapılması da Kanun ve Yönetmeliğe aykırıdır.
    Bu itibarla, gerekçeli kararın tebliği usulsüz olduğundan ek karara yönelik temyiz isteminin kabulü ile 17/10/2016 tarihli temyiz isteminin reddine ilişkin ek kararın BOZULARAK ORTADAN KALDIRILMASINA karar verildi, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

    Y A R G I T A Y K A R A R I

    Davacı İsteminin Özeti:
    Davacı vekili, müvekkili işçinin iş sözleşmesini haklı sebeple feshettiğini, işçilik alacaklarının ödenmediğini ileri sürerek, kıdem tazminatı, ihbar tazminatı, yıllık izin, fazla çalışma, hafta tatili ile ulusal bayram ve genel tatil ücreti alacaklarının hüküm altına alınmasını talep etmiştir.
    Davalı Cevabının Özeti:
    Davalı, davaya cevap vermemiştir.
    Mahkeme Kararının Özeti:
    Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
    Temyiz:
    Kararı davalı vekili temyiz etmiştir.
    Gerekçe:
    6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun “Hukuki Dinlenilme Hakkı” başlıklı 27. maddesi (Mülga 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 73. maddesi) uyarınca davanın tarafları, kendi hakları ile bağlantılı olarak hukuki dinlenilme hakkına sahip olup, bu hak, yargılama ile ilgili bilgi sahibi olunmasını da içerir. Bu kapsamda kural olarak, duruşma yapılması zorunlu olan çekişmeli yargıda hakim, Kanunun gösterdiği istisnalar dışında tarafları dinlemeden veya iddia ve savunmalarını bildirmeleri için kanuna uygun biçimde davet etmeden hükmünü veremez.


    Hukuki dinlenilme hakkının gereği olarak taraflar duruşmaya çağrılmadan, eş anlatımla; taraf teşkili sağlanmadan hüküm verilememesi, Anayasanın 36. maddesi ile düzenlenen iddia ve savunma hakkının kullanılmasına olanak tanınması ilkesinin doğal bir sonucudur ve aynı zamanda Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 6. maddesinde düzenlenen adil yargılanma hakkının da en önemli unsurudur.
    Bu çerçevede, öncelikle tarafların gerek yargı organlarınca gerekse karşı tarafça yapılan işlemler konusunda bilgilendirilmeleri zorunludur. Kişinin kendisinden habersiz yargılama yapılarak karar verilmesi, kural olarak mümkün değildir (H. Pekcanıtez, O. Atalay, M. Özekes, Medeni Usul Hukuku, 11. Bası, 2011, s. 273).
    Gerçekten savunma hakkını güvence altına alan T.C. Anayasası’nın 36. maddesi ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 27. maddesinde de açıkça belirtildiği üzere, mahkemece davalı yan, dinlenmek ve savunması alınmak üzere kanuni şekillere uygun olarak davet edilmedikçe hüküm verilmesi mümkün bulunmamaktadır.
    Öte yandan, taraf teşkili dava şartı olup, davanın her aşamasında mahkemece re’sen nazara alınması gereken bir olgudur ve mahkemenin, dava dilekçesi ile duruşma gününü taraflara kendiliğinden tebliğ edip taraf teşkilini sağlaması, Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun amir hükmü gereğidir.
    Yargılamanın sağlıklı bir biçimde sürdürülebilmesi, iddia ve savunma ile ilgili delillerin eksiksiz toplanıp tartışılabilmesi, itirazların yapılabilmesi, davanın süratle sonuçlandırılabilmesi, öncelikle tarafların duruşma gününden haberdar edilmesi ile mümkün olur. Kişinin hangi yargı merciinde duruşması bulunduğunu, hakkındaki iddia ve isnatların nelerden ibaret olduğunu bilmesi, 7201 sayılı Tebligat Kanunu ve Tebligat Yönetmeliğinde açıklanan usule uygun tebligat yapılması ile sağlanabilir.
    Bu bakımdan, davetiyenin ve tebliğ tutanaklı zarfın, davadaki ve takipteki önemi büyüktür. Asıl olan tarafların huzurunda yargılamanın yürütülmesi olmakla birlikte, hukuk mahkemelerinde taraflar yargılamaya katılmasalar dahi mutlaka duruşmadan haberdar edilmelidir. Duruşmaya gelmese dahi yoklukta davaya devam edilip karar verilmesine usulün olanak tanıdığı hallerde, yasanın öngördüğü uyarıyı taşıyan davetiyenin tebliğ edilmesinden ve yasaya uygun taraf teşkilinin tamamlanmasından sonra işin esasına girişilmesi ve delillerin toplanarak bir sonuca ulaşılması zorunludur.
    Somut uyuşmazlıkta, tebliğ mazbatalarına göre dava dilekçesi, duruşma gününü bildirir ve yargılama sürecine dair diğer tebligatlar, davalı şirketin şube adresi olan “Önder Cd. Tülü İş Merkezi No:31/R Gaziemir ...” adresi esas alınarak tebliğ edilmiştir. Tebliğ mazbatalarında da daimi çalışan imzasına tebliğ edildiği belirtilerek ilgilinin imzası alınmış, dava ve ıslah dilekçelerine dair mazbatalarda başkaca açıklamaya da yer verilmemiştir.
    7201 sayılı Tebligat Kanunu’nun (TK) “Hükmi şahıslara ve ticarethanelere tebligat” başlıklı 12 nci maddesine göre “Hükmi şahıslara tebliğ, salahiyetli mümessillerine, bunlar birden ziyade ise, yalnız birine yapılır. Bir ticarethanenin muamelelerinden doğan ihtilaflarda, ticari mümessiline yapılan tebliğ muteberdir.”
    7201 sayılı Tebligat Kanunu’nun “Hükmi şahısların memur ve müstahdemlerine tebligat” başlıklı 13 üncü maddesine göre de “Hükmi şahıslar namına kendilerine tebliğ yapılacak kimseler her hangi bir sebeple mütat iş saatlerinde iş yerinde bulunmadıkları veya o sırada evrakı bizzat alamıyacak bir halde oldukları takdirde tebliğ, orada hazır bulunan memur veya müstahdemlerinden birine yapılır.”
    Tebligat Yönetmeliğinin “Tüzel kişilerin memur ve müstahdemlerine tebligat” başlıklı 21 inci maddesine göre ise;
    (1) Tüzel kişiler adına tebligatı almaya yetkili kişiler, herhangi bir sebeple mutat iş saatlerinde işyerinde bulunmamaları veya o sırada evrakı bizzat alamayacak bir halde olmaları durumunda tebliğ, tüzel kişinin o yerdeki sürekli çalışan memur veya müstahdemlerinden birine yapılır.

    (2) Ancak, kendisine tebliğ yapılacak memur veya müstahdemin, tüzel kişinin o yerdeki teşkilatı veya personeli içinde görev itibariyle tebligatın muhatabı olan tüzel kişinin temsilcisinden sonra gelen bir kimse veya evrak müdürü gibi esasen bu tür işlerle görevlendirilmiş bir kişi olması gereklidir.
    (3) Bu kişilerin de bulunmaması halinde, bu husus tebliğ mazbatasında belirtilir ve tebliğ, o yerdeki diğer bir memur veya müstahdeme yapılır.”
    Açıklanan düzenlemeler gereğince öncelikle ifade etmek gerekir ki, tüzel kişilere tebligatın, tüzel kişinin merkez adresi esas alınarak yapılması gerekmektedir.
    İkinci olarak ise, tebligat, tüzel kişinin yetkili temsilcisine yapılmalıdır. Temsilciye ulaşılamıyor ise “tüzel kişinin temsilcisinden sonra gelen bir kimse veya evrak müdürü gibi esasen bu tür işlerle görevlendirilmiş bir kişi”ye tebligat yapılmalıdır.
    Son olarak ise “Bu kişilerin de bulunmaması halinde, bu husus tebliğ mazbatasında belirtilir ve tebliğ, o yerdeki diğer bir memur veya müstahdeme yapılır”.
    Somut uyuşmazlıkta, davalı tüzel kişinin merkez adresinin “M. Nezih Özmen Mah. M. Akif Cad. Defne Sk. No:3 Merter-Güngören / ...” olmasına karşın dava dilekçesi, duruşma gününü bildirir ve yargılama sürecine dair diğer tebligatların şube adresi esas alınarak gerçekleştirilmesi doğru olmadığı gibi, tüzel kişinin temsilcisi ve evrak müdürü gibi esasen bu tür işlerle görevlendirilmiş bir kişiye neden ulaşılamadığına dair herhangi bir açıklama yapılmaksızın, doğrudan işyeri çalışanına tebligat yapılması da Kanun ve Yönetmeliğe aykırıdır.
    Açıklanan maddi ve hukuki olgulara göre, tebligatların usulüne uygun olmaması sebebiyle hukuki dinlenilme hakkını ihlal eder şekilde hüküm kurulması hatalıdır. Gelinen noktada davalının kendisini vekille temsil ettirdiği gözetildiğinde, dava dilekçesi ve duruşma gününü bildirir davetiye davalı vekiline tebliğ edilmeli, taraf teşkili sağlanılmalı, bu suretle ön inceleme aşamasından başlayarak yargılamaya devam edilmelidir.
    Anılan hususlar gözetilmeksizin yazılı şekilde hüküm tesisi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
    SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebeplerle BOZULMASINA, bozma sebebine göre sair hususların bu aşamada incelenmesine yer olmadığına, davalı yararına takdir edilen 2.540,00 TL duruşma vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine 10/03/2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.



    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi