Esas No: 2018/5208
Karar No: 2018/7143
Yargıtay 20. Hukuk Dairesi 2018/5208 Esas 2018/7143 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Kadastro Mahkemesi
Taraflar arasındaki davanın yapılan yargılaması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca duruşmalı olarak incelenmesi davacı .... vekili Av. ... ve temlik alan davacı ... vekili Av. ..., tarafından istenilmekle, tayin olunan 06/11/2018 günü için yapılan tebligat üzerine, temyiz eden davacı .... vekili Av. ..., temlik alan davacı ... vekili Av. ... ile davalı Hazine vekili Av. ... ve diğer taraftan davalı ... Yönetimi vekili Av. ...geldi, başka gelen olmadı, açık duruşmaya başlandı. Süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten sonra, gelenlerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi. İş karara bırakıldı. Daha sonra dosya içindeki tüm belgeler incelenip, gereği düşünüldü:
KARAR
... köyü, 1479 parsel sayılı 143629 m2, 1477 parsel sayılı 248900.96 m2, 1476 parsel sayılı 15333.72 m2, 1475 parsel sayılı 1463.65 m2, 1474 parsel sayılı 17930.93 m2, 1472 parsel sayılı 3146.41 m2, 1471 parsel sayılı 523.84 m2, 1470 parsel sayılı 1241.59 m2, 1469 parsel sayılı 72071 m2, 1468 parsel sayılı 2525.28 m2, 1467 parsel sayılı 13252.81 m2, 1466 parsel sayılı 2393.34 m2, 1464 parsel sayılı 1600 m2 yüzölçümündeki taşınmazlar orman sınırları dışında olup, tapulama sırasında 298, 299, 737 ve 738 sayılı parsellere uygulanan Mart 1977 tarih, 18 ve 19 numaralı tapu kaydının kapsamında kaldıkları, ancak; 3402 sayılı Kanunun 12/4. maddesi gereğince bu kaydın işleme tabi kayıt niteliğini yitirdiği, zilyetlik süresinin orman kadastrosunun kesinleştiği tarihten tesbit tarihine kadar 10 yılı doldurmadığı belirtilerek ham toprak ve fundalık nitelikleri ile Hazine adına tesbit edilmişler; 1465, 1473 ve 1478 sayılı parseller ise kesinleşen orman kadastro sınırları içinde kalmış olmaları nedeniyle tutanakları düzenlenmeksizin ihdas sureti ile Hazine adına tapuya tescil edilmişlerdir. Davacı, çekişmeli yerlerin 4753 ve 5618 sayılı kanunlar gereğince oluşturulup satış yoluyla kendilerine geçen Mart 1977 tarih 18 ve 19 numaralı tapu kayıtları kapsamında kaldığı, yörede 1976 yılında yapılan tapulama çalışmaları sırasında tapulama dışı bırakılıp ikinci kez yapılan genel arazi kadastrosu sırasında bu parseller altında Hazine adına tesbit edildikleri, oysa; kayıt maliklerinden satın alınarak halen zilyetlikleri altında olduğu iddiası ile tesbitin iptali ve adlarına tescilini istemiştir. Mahkemece, 1465, 1473 ve 1478 sayılı parsellere yönelik dava diğer parsellerle ilgili davalardan ayrılarak görevsizlik kararı verilmiş; davaya 1464, 1466, 1467, 1468, 1469, 1470, 1471, 1472, 1474, 1475, 1476, 1477 ve 1479 parseller yönünden devam edilerek davanın reddine ve bu yerlerin tesbit gibi Hazine adına tesciline karar verilmiş, hüküm davacı şirket ve davalı ... Yönetimi tarafından temyiz edilmiş, Dairemizin 2012/6628 E – 11965 K. sayılı kararıyla “İncelenen dosya kapsamına, kararın dayandığı gerekçeye, davacının dayanmış olduğu Mart 1977 tarih, 18 sıra numaralı tapu kaydının dava dışı 298, 299, 737 ve 738; Mart 1977 tarih 19 sıra numaralı tapu kaydının 295, 296, 297 ve 1083 sayılı parsellere uygulandığı, çekişmeli taşınmazlar ile bu dosyadan tefrikine karar verilen 1465, 1473 ve 1478 sayılı
parsellerin yörede ilk kez 1976 yılında yapılan tapulama çalışmaları sırasında, bitişikte bulunan devlet ormanları ile birlikte devlet ormanı olduklarından dolayı tapulama harici bırakıldıkları, 1999 yılındaki ek kadastroda ham toprak ve fundalık nitelikleri Hazine adına tesbitlerinin yapıldığı, davacı tarafından dayanılan tapu kayıtlarının 4753 ve 5618 sayılı kanunlar gereğince oluştuğu, fen bilirkişi raporuna göre bu kayıtlara ait krokilerin uygulanma kabiliyetinin bulunmadığı, bu nedenle 3402 sayılı Kanunun 20/A maddesinde yer alan “tapu kayıtları ile diğer belgelerin kapsadığı yeri tayinde; kayıt ve belgeler, harita, plan ve krokiye dayanmakta ve bunların yerlerine uygulanması mümkün bulunmakta ise, harita, plan ve krokideki sınırlara itibar olunur." hükmünün uygulanamayacağı, aynı Kanunun 12. maddesi gereğince kadastrosu tamamlanan çalışma alanı içerisinde kalan eski tapu kayıtlarının, işleme tabi kayıt niteliğini kaybedeceği ve bu kayıtlara dayanılarak kadastro ve tapu sicil müdürlüklerinde işlem yapılamayacağı, ancak; zilyetlik belgesi niteliği taşıyacağı, taşınmazların 1958 tarihli memleket haritasında yeşil alanda kaldıkları ve bitişikte bulunan devlet ormanları ile aynı görünümde olup, ayrıcı unsur bulunmadığı, bu hali ile kullanım bulunmadığı anlaşılan çekişmeli yerlerle ilgili olarak Kadastro Kanununun 20/ B maddesindeki “Harita, plan ve krokiye dayanmayan kayıt ve belgelerde belirtilen sınırlar mahalline uygulanabiliyor ve bu sınırlar içinde kalan yer hak sahibi tarafından kullanılıyor ise, kayıt ve belgelerde gösterilen sınırlar esas alınarak tesbit yapılır." hükmünün de uygulanma imkanının bulunmadığı, kaldı ki yörede yapılan orman kadastrosunun kesinleştiği 1982 yılından davanın açıldığı 1999 yılına kadar 20 yıllık zilyetlik süresinin de dolmadığı belirlenerek hüküm kurulmuş olmasına göre yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddi ile usul ve yasaya uygun olan hükmün ONANMASINA” karar verilmiş, Dairemiz kararına karşı Orman Yönetimi, taşınmazların hava fotoğraflarında ve memleket haritalarında orman olarak görüldüğünü, davacının dayandığı tapu kayıtlarının hukukî kıymetini yitirdiğini, taşınmazların orman olarak Hazine adına tesciline karar verilmesi gerektiğini belirterek; davacı şirket vekili, tapu kayıtlarının taşınmazlara uyduğunu, Orman Yönetiminin açtığı davalar sonucu mahkeme kararı ile orman olan yerlerin belirlendiğini, dava konusu taşınmazların orman olmadığının kesinleştiğini, Hazine yönünden de tapu kayıtlarının geldisi olan kayıtlarda Hazinenin 1/2 payı bulunmakta iken tapudaki sınırlara göre kapsamı belirlenip paylaşıldığını ve Hazineye ait olan yerin tamamının 1958 - 1959 yıllarında topraksız çiftçilere dağıtıldığını belirterek karar düzeltme talebinde bulunmuşlar, Dairemizin 2013/7815 - 2014/3083 E.K. sayılı kararıyla “1) Orman Yönetiminin karar düzeltme talebi yönünden;
Karar düzeltme dilekçesinde değinilen hususlar temyiz aşamasında da ileri sürülmüştür. Davalı ... Yönetiminin taşınmazların orman olduğu konusunda bir davası bulunmadığı gibi, kural olarak, bir yerin orman olup olmadığı kesinleşmiş orman kadastrosu var ise orman tahdit harita ve tutanaklarının uygulanması ile belirlenir. Çekişmeli taşınmazlar 1982 yılında yapılan orman kadastrosu sırasında orman sınırları dışında bırakılmış, Orman Yönetiminin Yeni Neşriyat A.Ş. aleyhine açtığı davalar sonucu ... Asliye Hukuk Mahkemesinin 1983/379 E. - 1985/253 K., 1983/380 E. - 1985/254 K. ve 1983/382 E. - 1985/11 K. sayılı dosyalarında yargılama sonunda davanın kabulüne, 204.300 m² yüzölçümündeki ... Devlet Ormanı, 97.00 m² yüzölçümlü ... Devlet Ormanı ve 111.200 m² yüzölçümlü ... Devlet Ormanının Hazine adına tesciline karar verildiği, kararın temyiz edilmeksizin kesinleştiği, 1999 yılında yapılan kadastro sırasında ... Devlet Ormanının (178.600 m²) 1465 parsel, ... Devlet Ormanının (97.000 m²) 1478 parsel, ... Devlet Ormanının (79.350 m²) 1473 parsel olarak tapu kütüğüne aktarıldığı ve Hazine adına kayıtlı olduğu, 1993 yılında yapılan sınırlaması yapılmamış ormanların kadastrosu ve 3302 sayılı Kanuna göre 2/B uygulama çalışmasında da orman sınırlarının değişmediği, çekişmeli taşınmazların kesinleşmiş orman sınırları dışında olduğu gibi asliye hukuk mahkemesinin 1983/379, 380 ve 382 Esas sayılı dosyalarında da orman sayılmayan yerlerden olduğu belirlendiğinden Orman Yönetiminin karar düzeltme talebi yerinde görülmemiştir.
2) Davacının karar düzeltme talebine gelince;
Davacı şirketin dayandığı tapu kayıtları, ilk tesisi Eylül 290 tarihli kayıttan gelen ... Çiftliği (tarla, çayır, mera, çiftlik, ebniyesi, han v.s. nitelikli) tapu kaydından gelmektedir. Tapu kaydında sınırlar ve nitelik belirtildiği halde, yüzölçümü belli değildir. Tapu
kayıtları intikal görmüş, 1/2 hissesi Hazine, 1/2 hissesi ... v.s. adına kayıtlı iken 11.04.1958 tarihli zabıt ile ... Çiftliği 5939 dönüm 750 m², ...köy Çiftliği 5282 dönüm olarak belirlenip aralarında anlaşma sonucu .... Çiftliği tapu maliklerine bırakılıp ... Çiftliği ise Hazineye verilmiş, Hazine tarafından da 4753 ve 5618 sayılı kanunlara göre köylülere dağıtılarak, bu anlaşmaya göre toprak tevzi haritası yapılmıştır. Davacı şirket, tapu maliklerine bırakılan ... Çiftliğini 11.03.1977 tarih 18 ve 19 sayılı tapu kayıtları ile satın almıştır. Tapu kayıtlarında yüzölçüm yazılı değildir.
Çekişmeli 1464, 1466, 1467, 1468, 1469, 1470, 1471, 1472, 1474, 1475, 1476, 1477 ve 1479 sayılı parsellerin, davacı şirket adına 1976 yılında yapılan tapulama sırasında tespit edilen 295, 296, 297, 298, 737 ve 738 sayılı parsellerle birlikte Mart 1977 tarih 18 ve 19 sayılı tapu kaydı kapsamında olduğu anlaşılmaktadır. Hazine ile tapu sahipleri arasında düzenlenen 11.04.1958 tarihli zabıt da bunu doğrulamaktadır. Tapu kaydının ilk tesisinden itibaren yüzölçümü yazılı değildir. Tapu kaydı kapsamı, sınırlarda belirtilen yerlere göre belirlenmiştir. Orman bilirkişi kurulu raporunda da taşınmazların orman sınırları dışında, orman sayılmayan yerlerden olduğu belirlenmiştir. Taşınmazların davacının dayandığı tapu kayıtları kapsamında, orman sınırları dışında ve orman sayılmayan yerlerden olduğu mahkemenin de kabulündedir.
3402 sayılı Kanunun 12/4. maddesine göre, kadastrosu tamamlanan yerlerde eski tapu kayıtlarının işleme tâbi kayıt niteliğini kaybedeceği, bu kayıtlara dayanılarak kadastro ve tapu müdürülüklerinde işlem yapılamaz ise de bu tür kayıtlar hukukî kıymetini koruyup delil olma niteliğini kaybetmez. Eski tapu kayıtlarına dayanılarak açılan tescil davalarında tapu kayıtlarının uyması halinde, arazi ya da orman kadastrosunun kesinleştiği tarihten itibaren 10 yıl veya 20 yıl zilyetlik süresi aranmaz.
Bu nedenle, yerel mahkemenin davanın reddine karar vermesi ve Dairece kararın maddi yanılgı sonucu onanması doğru değildir. Ancak, davacı tarafın dayandığı tapu kayıtlarının niteliği tarla, çayır, mera, çiftlik ebniyesi, han v.s. olarak belirtildiği, tapu kaydı kapsamında olan çayır ve meralar kamu malı niteliğinde olmayacağı halde, yerel mahkemece çekişmeli taşınmazların niteliği ve kullanım durumu keşifte ziraat mühendisi bilirkişiler yardımıyla belirlenmemesi doğru görülmemiştir.
O halde, yerel mahkemenin davayı reddetmesi usûl ve kanuna aykırı olduğundan, yerinde bir ziraat mühendisi ve fen elemanı bilirkişiler yardımıyla keşif yapıp, taşınmazların niteliği ve kullanım durumunu belirleyip, tüm delilleri birlikte değerlendirerek sonucuna göre karar vermesi için karar düzeltme talebinin kabulü ile hükmün bozulması gerekmiştir.” gereğine değinilerek onama kararı kaldırılarak hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
Mahkemece bozmaya uyularak yapılan yargılama sonucunda davacı ... tarafından davalılar aleyhine açılan davanın kabulü ile ... ilçesi, ...köy köyünde kain, 2 pafta 1476, 1477 numaralı parseller ile 1477 parselden ayrılma ...köy 19 sıra numaralı tapu kaydı içinde kalan 752 ( 149 ada 71 parsel ) ve 680 ( 150 ada 33 parsel ) numaralı parseller ile 3 pafta 1464, 1466, 1467, 1468, 1469, 1470, 1471, 1472, 1474 ve 1479 numaralı parsellerin yönünden davalılar adına olan tespitin iptaline, bu parsellerin keşif sonucu alınan 11/06/2018 tarihli bilirkişi raporunda gösterilen krokiler ve yüzölçümlerine göre tarım arazisi vasfıyla Kadastro Kanununun 40. maddesi uyarınca taşınmazları devralan ... adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiş, hüküm davacı ...Ş. vekili Av. ..., temlik alan davacı ... vekili Av. ..., davalı Hazine tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, kadastro tesbitine itiraza ilişkindir.
Çekişmeli taşınmazların bulunduğu yörede 1982 yılında yapılıp, 20/10/1982 tarihinde ilân edilerek kesinleşen orman kadastrosu bulunmaktadır. Daha sonra 1991 yılında ...köy köyünde bulunan ormanların kadastrosu ve 3302 sayılı Kanun ile değişik 2/B madde uygulamaları yapılmış, bu çalışmanın sonuçları ise 25/05/1993 tarihinde ilân edilerek kesinleşmiştir.
1- Davalı Hazinenin 1476, 1477, 1464, 1466, 1467, 1468, 1469, 1470, 1471, 1472, 1474 ve 1479 parsel sayılı taşınmazlara yönelik temyiz itirazları yönünden;
Dosya kapsamına, mahkemece uyulan bozma kararı gereğince işlem yapılarak hüküm kurulmuş olduğuna ve davacı .... tarafından ... Noterliğinin 20/08/2013 tarih ve 962 yevmiye numaralı düzenleme şeklindeki temliknamesi uyarınca, ... Çiftliği Mart 1977 tarih ve 18 ile 19 sıra nolu tapu kayıtlarına dayanılarak tespiti yapılan tüm taşınmazları ve taşınmazlar üzerinde tespit tarihinden önce doğmuş ve doğacak bilimum hakların tamamını hasıl olacak kesin sonuçların kabul edildiğide belirtilerek temlik alan ..."a devredildiği belirlenmek suretiyle 3402 sayılı Kanunun 40. maddesi ve 6100 sayılı Kanunun 125/2 maddesi dikkate alınarak hüküm kurulmasında bir isabetsizlik bulunmadığına göre yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle, usul ve yasaya uygun olan hükmün 1476, 1477, 1464, 1466, 1467, 1468, 1469, 1470, 1471, 1472, 1474 ve 1479 parsel sayılı taşınmazlar yönünden onanmasına karar vermek gerekmiştir.
2- Davalı Hazine ile davacı şirket vekili ve temlik alan davacı vekilinin 1475 parsel sayılı taşınmaza yönelik temyiz itirazları yönünden;
Davacı vekili dava dilekçesi ile çekişmeli diğer taşınmazlar ile birlikte 1475 parsel sayılı taşınmazın da tespitine itiraz ederek davacı adına tescilini talep etmiş, mahkemece taşınmaz hakkında kurulan hüküm Dairemizce bozulmuş ve mahkemece bozma ilamına uyulmasına karar verilmiş ancak yapılan yargılama sonucunda 1475 parsel sayılı taşınmaz hakkında hüküm kurulmamıştır.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 297/2. maddesinde “Hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir.” düzenlemesi mevcut olmasına ve kadastro hakimi tarafından dava konusu edilen her bir taşınmaz hakkında sicil oluşturulması zorunlu olmasına rağmen mahkemece 1475 parsel sayılı taşınmaz hakkında olumlu veya olumsuz bir hüküm kurulmaması yasaya aykırı olup bozmayı gerektirmiştir.
Kabule göre de, açılan davanın kabulüne karar verilmesine rağmen adına tescil kararı verilen davacı ... lehine 3402 sayılı Kanunun 31/3. maddesi uyarınca vekalet ücreti takdir edilmemesi ve yargılama giderlerinin davacı üzerine bırakılmasına karar verilmesi hukuka aykırıdır.
3- Davalı Hazinenin 752 parsel (yeni 149 ada 71 parsel) ve 680 parsel (yeni 150 ada 33 parsel) sayılı taşınmazlara yönelik temyiz itirazları yönünden;
Mahkemece 752 parsel (yeni 149 ada 71 parsel ) ve 680 parsel ( yeni 150 ada 33 parsel) sayılı taşınmazların çekişmeli 1477 parsel sayılı taşınmazdan ifraz olduğu ve davacının dayandığı 1977 tarih ve 19 sıra numaralı tapu kaydı kapsamında kaldığı gerekçesiyle temlik alan davacı adına tesciline karar verilmiştir. Dava dosyasının incelenmesinde 752 parsel sayılı taşınmazın 1976 tarihinde yapılan kadastro sırasında tamamen orman alanında kaldığına dair beyan ile mera vasfıyla tespit edildiği ve özel siciline yazılmasına karar verildiği ve tutanağın 17/05/1977 tarihinde kesnleştiği, 680 parsel sayılı taşınmazın ise çayır vasfıyla ... köyü tüzel kişiliği adına tespit edildiği, Hazine tarafından tapulama komisyonu nezdinde tespite itiraz edildiği ve komisyon tarafından itirazın reddedildiği anlaşılmıştır.
Mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda da 1977 tarih ve 19 sıra numaralı tapu kaydının bir yönünün ... olduğu ancak keşif sırasında mahalli bilirkişilerce ...olarak gösterilen yerin aslında Musanallı deresi olduğu, ... ise 1477 parsel sayılı taşınmazın sınırında değil 14747 parsel sayılı taşınmazın kuzeyinde bulunan 752 ve 680 parsel sayılı taşınmazların daha kuzeyinde yer aldığı, yöreye alt memleket haritasın üzerinde bu durumun belirlenerek bilirkişi raporuna eklendiği ve 752 ve 680 parsel sayılı taşınmazların da 1977 tarih ve 19 sıra numaralı tapu kapsamında bulunduğu yönünde rapor tanzim edildiği anlaşılmaktadır.
Ancak mahkemece çekişmeli 752 ve 680 parsel sayılı taşınmazlara ait kadastro tutanak ve varsa komisyon karar asılları veya onaylı örnekleri ile tapu kayıt örnekleri ve taşınmazlar dava sonucu tapuya tescil edilmiş iseler dava dosyaları getirtilmemiş, taşınmazların kadastro tutanaklarının dava tarihinde kesinleşip kesinleşmediği ve taşınmazlar hakkında kadastro mahkemesinin görevli olup olmadığı hususu duraksamaya yer vermeyecek şekilde tespit edilmeden hüküm tesis edilmiş, çekişmeli 752 ve 680 parsel sayılı taşınmazlar yönünden kadastro mahkemesinin görevli olup olmadığı hususunda duraksama hasıl olmuştur.
Bu nedenle mahkemece 752 parsel (yeni 149 ada 71 parsel ) ve 680 parsel (yeni 150 ada 33 parsel) sayılı taşınmazlara ait kadastro tutanak ve varsa komisyon karar asılları veya onaylı örnekleri, komisyon kararlarının taraflara tebliğ edildiğine dair belgeler, taşınmazlara ait tapu kayıt örnekleri ve taşınmazlar dava sonucu tapuya tescil edilmiş iseler dava dosyaları asılları bulundukları yerlerden getirtilmeli, çekişmeli taşınmazların kadastro tutanaklarının hangi tarihte ve ne şekilde kesinleştiği duraksamaya yer vermeyecek şekilde belirlenmeli, yine taşınmazların Orman Yönetiminin Yeni Neşriyat A.Ş. aleyhine açtığı ve kesinleşen Çatalca 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 1983/379 E. - 1985/253 K., 1983/380 E. - 1985/254 K. ve 1983/382 E. - 1985/11 K. sayılı dava dosyalarının kapsamında kalıp kalmadığı tespit edilmelidir.
Kadastro mahkemesinin görevi kadastro tutanağının tanzimi tarihinden tutanağın kesinleşmesine kadar geçecek zaman içindeki itiraz ve davalar için söz konusudur. Başka bir anlatımla; 3402 sayılı Kadastro Kanununun 26. maddesinin 4. fıkrasına göre, kadastro mahkemesinin görevinin kadastro tutanağının düzenlendiği günde başlayacak, hakkında tutanak düzenlenmeyen veya düzenlenmiş olup kesinleşen taşınmazlarla ilgili davaların genel mahkemede görülmesi gerekecek, tutanak kesinleştikten sonra kadastro mahkemesinin görevinin sona erecektir. Mahkemece bu yasal düzenleme gözönünde bulundurularak taşınmazların tutanaklarının dava tarihinde kesinleşmiş olması halinde kadastro mahkemesinin görevli olup olmadığı hususu tartışılmalı, oluşacak sonuca göre bir karar verilmelidir.
Açıklanan hususlar gözetilmeksizin eksik araştırma ve incelemeye dayalı olarak hüküm kurulması kanuna aykırı olup hükmün bozulması gerekmiştir.
SONUÇ:1- Davalı Hazinenin 1476, 1477, 1464, 1466, 1467, 1468, 1469, 1470, 1471, 1472, 1474 ve 1479 parsel sayılı taşınmazlara yönelik temyiz itirazlarının reddi ile hükmün ONANMASINA,
2- Davalı Hazine ile davacı şirket vekili ve temlik alan davacı ... vekillerinin 1475 parsel sayılı taşınmaza yönelik temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün bu taşınmaz yönünden BOZULMASINA,
3- Davalı Hazinenin 752 parsel (yeni 149 ada 71 parsel ) ve 680 parsel (yeni 150 ada 33 parsel) sayılı taşınmazlara yönelik temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün bu taşınmazlar yönünden BOZULMASINA, temyiz isteminin duruşmalı yapılması nedeni ile Yargıtaydaki duruşma tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre takdir edilen 1630,00.-TL vekalet ücretinin davalılar Orman Yönetimi ve Hazineden alınarak kendisini vekil ile temsil ettiren davacılar ... A.Ş. ve temlik alan ...’a verilmesine, temyiz harcının istek halinde iadesine 06/11/2018 günü oy çokluğu ile karar verildi.
(Muhalif)
KARŞI OY YAZISI
...İlçesi ... köyünde 1976 yılında yapılan kadastro çalışmalarında dava dışı 295, 296, 297, 298, 299, 737, 738 ve 1083 parsel sayılı taşınmazlar Mart 1977 tarih 18 ve 19 numaralı tapu kayıtlarının kapsamında kalmaları nedeniyle davacı ... adına tespit ve tescil edilmiş, dava konusu olan 1479 parsel sayılı 143629 m2, 1477 parsel sayılı
248900.96 m2, 1476 parsel sayılı 15333.72 m2, 1475 parsel sayılı 1463.65 m2, 1474 parsel sayılı 17930.93 m2, 1472 parsel sayılı 3146.41 m2, 1471 parsel sayılı 523.84 m2, 1470 parsel sayılı 1241.59 m2, 1469 parsel sayılı 72071 m2, 1468 parsel sayılı 2525.28 m2, 1467 parsel sayılı 13252.81 m2, 1466 parsel sayılı 2393.34 m2, 1464 parsel sayılı 1600 m2 yüzölçümündeki taşınmazlar ile bu dosyadan ayrılan 1465, 1473,1478 sayılı parseller ise bitişikteki devlet ormanları ile birlikte devlet ormanı olmaları nedeniyle tapulama harici bırakılmıştır. Bu taşınmazlar 1999 yılında yapılan ek kadastro sırasında orman sınırları dışında olup, tapulama sırasında 298, 299, 737 ve 738 sayılı parsellere uygulanan Mart 1977 tarih, 18 ve 19 numaralı tapu kaydının kapsamında kaldıkları, ancak; 3402 sayılı Kanunun 12/4. maddesi gereğince bu kaydın işleme tabi kayıt niteliğini yitirdiği, zilyetlik süresinin orman kadastrosunun kesinleştiği tarihten tespit tarihine kadar 10 yılı doldurmadığı belirtilerek ham toprak ve fundalık nitelikleri ile Hazine adına tespit edilmiş; 1465, 1473 ve 1478 sayılı parseller ise kesinleşen orman kadastro sınırları içinde kalmış olmaları nedeniyle tutanakları düzenlenmeksizin ihdas sureti ile Hazine adına tapuya tescil edilmiştir. Davacı, çekişmeli yerlerin 4753 ve 5618 sayılı kanunlar gereğince oluşturulup satış yoluyla kendilerine geçen Mart 1977 tarih 18 ve 19 numaralı tapu kayıtları kapsamında kaldığı, yörede 1976 yılında yapılan tapulama çalışmaları sırasında tapulama dışı bırakılıp ikinci kez yapılan genel arazi kadastrosu sırasında bu parseller altında Hazine adına tespit edildiğini oysa; kayıt maliklerinden satın alınan taşınmazların halen zilyetlikleri altında olduğunu belirterek tespitin iptali ve adlarına tescilini istemiştir. Mahkemece, 1465, 1473 ve 1478 sayılı parsellere yönelik dava diğer parsellerle ilgili davalardan ayrılarak görevsizlik kararı verilmiş; davaya 1464, 1466, 1467, 1468, 1469, 1470, 1471, 1472, 1474, 1475, 1476, 1477 ve 1479 parseller yönünden devam edilerek davanın reddine ve bu yerlerin tespit gibi Hazine adına tesciline karar verilmiş, hüküm davacı şirket ve davalı ... Yönetimi tarafından temyiz edilmiş, Dairemizin 2012/6628 E – 11965 K. sayılı kararıyla “İncelenen dosya kapsamına, kararın dayandığı gerekçeye, davacının dayanmış olduğu Mart 1977 tarih, 18 sıra numaralı tapu kaydının dava dışı 298, 299, 737 ve 738; Mart 1977 tarih 19 sıra numaralı tapu kaydının 295, 296, 297 ve 1083 sayılı parsellere uygulandığı, çekişmeli taşınmazlar ile bu dosyadan tefrikine karar verilen 1465, 1473 ve 1478 sayılı parsellerin yörede ilk kez 1976 yılında yapılan tapulama çalışmaları sırasında, bitişikte bulunan devlet ormanları ile birlikte devlet ormanı olduklarından dolayı tapulama harici bırakıldıkları, 1999 yılındaki ek kadastroda ham toprak ve fundalık nitelikleri Hazine adına tespitlerinin yapıldığı, davacı tarafından dayanılan tapu kayıtlarının 4753 ve 5618 sayılı kanunlar gereğince oluştuğu, fen bilirkişi raporuna göre bu kayıtlara ait krokilerin uygulanma kabiliyetinin bulunmadığı, bu nedenle 3402 sayılı Kanunun 20/A maddesinde yer alan “tapu kayıtları ile diğer belgelerin kapsadığı yeri tayinde; kayıt ve belgeler, harita, plan ve krokiye dayanmakta ve bunların yerlerine uygulanması mümkün bulunmakta ise, harita, plan ve krokideki sınırlara itibar olunur." hükmünün uygulanamayacağı, aynı Kanunun 12. maddesi gereğince kadastrosu tamamlanan çalışma alanı içerisinde kalan eski tapu kayıtlarının, işleme tabi kayıt niteliğini kaybedeceği ve bu kayıtlara dayanılarak kadastro ve tapu sicil müdürlüklerinde işlem yapılamayacağı, ancak; zilyetlik belgesi niteliği taşıyacağı, taşınmazların 1958 tarihli memleket haritasında yeşil alanda kaldıkları ve bitişikte bulunan devlet ormanları ile aynı görünümde olup, ayrıcı unsur bulunmadığı, bu hali ile kullanım bulunmadığı anlaşılan çekişmeli yerlerle ilgili olarak Kadastro Kanununun 20/ B maddesindeki “Harita, plan ve krokiye dayanmayan kayıt ve belgelerde belirtilen sınırlar mahalline uygulanabiliyor ve bu sınırlar içinde kalan yer hak sahibi tarafından kullanılıyor ise, kayıt ve belgelerde gösterilen sınırlar esas alınarak tespit yapılır." hükmünün de uygulanma imkanının bulunmadığı, kaldı ki yörede yapılan orman kadastrosunun kesinleştiği 1982 yılından davanın açıldığı 1999 yılına kadar 20 yıllık zilyetlik süresinin de dolmadığı belirlenerek hüküm kurulmuş olmasına göre yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddi ile usul ve yasaya uygun olan hükmün ONANMASINA” karar verilmiş, Dairemiz kararına karşı Orman Yönetimi ve davacı şirket vekili karar düzeltme talebinde bulunmuşlar, Dairemizin 2013/7815 - 2014/3083 E.K. sayılı kararıyla “ Orman Yönetiminin karar düzeltme talebi yerinde görülmemiştir. Davacı şirketin karar düzeltme talebi kabul edilerek; Davacı şirketin
dayandığı tapu kayıtları, ilk tesisi Eylül 290 tarihli kayıttan gelen ... Çiftliği (tarla, çayır, mera, çiftlik, ebniyesi, han v.s. nitelikli) tapu kaydından gelmektedir. Tapu kaydında sınırlar ve nitelik belirtildiği halde, yüzölçümü belli değildir. Tapu kayıtları intikal görmüş, 1/2 hissesi Hazine, 1/2 hissesi ... v.s. adına kayıtlı iken 11.04.1958 tarihli zabıt ile ... Çiftliği 5939 dönüm 750 m², ...köy Çiftliği 5282 dönüm olarak belirlenip aralarında anlaşma sonucu ... Çiftliği tapu maliklerine bırakılıp ... Çiftliği ise Hazineye verilmiş, Hazine tarafından da 4753 ve 5618 sayılı kanunlara göre köylülere dağıtılarak, bu anlaşmaya göre toprak tevzi haritası yapılmıştır. Davacı şirket, tapu maliklerine bırakılan ... Çiftliğini 11.03.1977 tarih 18 ve 19 sayılı tapu kayıtları ile satın almıştır. Tapu kayıtlarında yüzölçüm yazılı değildir. Çekişmeli 1464, 1466, 1467, 1468, 1469, 1470, 1471, 1472, 1474, 1475, 1476, 1477 ve 1479 sayılı parsellerin, davacı şirket adına 1976 yılında yapılan tapulama sırasında tespit edilen 295, 296, 297, 298, 737 ve 738 sayılı parsellerle birlikte Mart 1977 tarih 18 ve 19 sayılı tapu kaydı kapsamında olduğu anlaşılmaktadır. Hazine ile tapu sahipleri arasında düzenlenen 11.04.1958 tarihli zabıt da bunu doğrulamaktadır. Tapu kaydının ilk tesisinden itibaren yüzölçümü yazılı değildir. Tapu kaydı kapsamı, sınırlarda belirtilen yerlere göre belirlenmiştir. Orman bilirkişi kurulu raporunda da taşınmazların orman sınırları dışında, orman sayılmayan yerlerden olduğu belirlenmiştir. Taşınmazların davacının dayandığı tapu kayıtları kapsamında, orman sınırları dışında ve orman sayılmayan yerlerden olduğu mahkemenin de kabulündedir. 3402 sayılı Kanunun 12/4. maddesine göre, kadastrosu tamamlanan yerlerde eski tapu kayıtlarının işleme tâbi kayıt niteliğini kaybedeceği, bu kayıtlara dayanılarak kadastro ve tapu müdürülüklerinde işlem yapılamaz ise de bu tür kayıtlar hukukî kıymetini koruyup delil olma niteliğini kaybetmez. Eski tapu kayıtlarına dayanılarak açılan tescil davalarında tapu kayıtlarının uyması halinde, arazi ya da orman kadastrosunun kesinleştiği tarihten itibaren 10 yıl veya 20 yıl zilyetlik süresi aranmaz. Bu nedenle, yerel mahkemenin davanın reddine karar vermesi ve Dairece kararın maddi yanılgı sonucu onanması doğru değildir. Ancak, davacı tarafın dayandığı tapu kayıtlarının niteliği tarla, çayır, mera, çiftlik ebniyesi, han v.s. olarak belirtildiği, tapu kaydı kapsamında olan çayır ve meralar kamu malı niteliğinde olmayacağı halde, yerel mahkemece çekişmeli taşınmazların niteliği ve kullanım durumu keşifte ziraat mühendisi bilirkişiler yardımıyla belirlenmemesi doğru görülmemiştir. O halde, yerel mahkemenin davayı reddetmesi usûl ve kanuna aykırı olduğundan, yerinde bir ziraat mühendisi ve fen elemanı bilirkişiler yardımıyla keşif yapıp, taşınmazların niteliği ve kullanım durumunu belirleyip, tüm delilleri birlikte değerlendirerek sonucuna göre karar vermesi için karar düzeltme talebinin kabulü ile hükmün bozulması gerekmiştir.” gereğine değinilerek onama kararı kaldırılarak hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
Mahkemece bozmaya uyularak yapılan yargılama sonucunda davacı ... tarafından davalılar aleyhine açılan davanın kabulü ile ... ilçesi, ...köy köyünde kain, 2 pafta 1476, 1477 numaralı parseller ile 1477 parselden ayrılma ...köy 19 sıra numaralı tapu kaydı içinde kalan 752 ( 149 ada 71 parsel ) ve 680 ( 150 ada 33 parsel ) numaralı parseller ile 3 pafta 1464, 1466, 1467, 1468, 1469, 1470, 1471, 1472, 1474 ve 1479 numaralı parsellerin yönünden davalılar adına olan tespitin iptaline, bu parsellerin keşif sonucu alınan 11/06/2018 tarihli bilirkişi raporunda gösterilen krokiler ve yüzölçümlerine göre tarım arazisi vasfıyla Kadastro Kanununun 40. maddesi uyarınca taşınmazları devralan ... adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiş, hüküm davacı .... vekili Av. ..., temlik alan davacı ... vekili Av. ..., davalı Hazine tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, kadastro tespitine itiraza ilişkindir.
Çekişmeli taşınmazların bulunduğu yörede 1982 yılında yapılıp, 20/10/1982 tarihinde ilân edilerek kesinleşen orman kadastrosu bulunmaktadır. Daha sonra 1991 yılında ...köy köyünde bulunan ormanların kadastrosu ve 3302 sayılı Kanun ile değişik 2/B madde uygulamaları yapılmış, bu çalışmanın sonuçları ise 25/05/1993 tarihinde ilân edilerek kesinleşmiştir.
Mahkemece; yargılama aşamasında davacı şirket vekili tarafından dava konusu taşınmazlar davacı temlik alan ..."a 20.08.2013 tarihli düzenleme şeklinde temlikname ve gayri menkul satış vaadi sözleşmesi ile devredilip sözleşme içeriğine göre temlik alanın açıkça devam eden yargılamayı bilerek taşınmazları devir ve temlik aldığını beyan etmesi nedeniyle temlikin 3402 sayılı yasa"nın 40.maddesine uygun bir işlem olduğu gerekçesi ile dava konusu 1476, 1477 parseller ile 1477 parselden ayrılma ...köy 19 sıra numaralı tapu kaydı içinde kalan 752 ( 149 ada 71 parsel ) ve 680 ( 150 ada 33 parsel ) numaralı parseller ile 3 pafta 1464, 1466, 1467, 1468, 1469, 1470, 1471, 1472, 1474 ve 1479 numaralı parsellerin yönünden davalılar adına olan tespitin iptaline, bu parsellerin keşif sonucu alınan 11/06/2018 tarihli bilirkişi raporunda gösterilen krokiler ve yüzölçümlerine göre tarım arazisi vasfıyla Kadastro Kanununun 40. maddesi uyarınca taşınmazları devralan ... adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiş ise de varılan sonuç dosya kapsamına usul ve yasa hükümleri uygun bulunmamaktadır. 3402 Sayılı Kadastro Kanunu"nun 25/son maddesinde " Bu Kanunun 26 ve 40 ıncı madde hükümleri saklı kalmak üzere, kadastro tutanağının düzenlenmesi gününden ve tutanak sonradan tamamlanmış ve düzeltilmiş ise, o günden sonra doğan haklara dair istekler, taksim şuyuun giderilmesi veya muhdesata bağlı olarak taşınmaz malı iktisap, muhdesatın yıkılıp kaldırılması ve benzeri nitelikte olan ve mahkemeden yenilik doğurucu hüküm almayı gerektiren dava ile ilgili isteklerin incelenmesi, kadastro mahkemesinin görevi dışındadır." düzenlemesi yeralmaktadır. Aynı Kanunun 26/D maddesi gereğince kadastro mahkemelerine dava açıldıktan sonra tespitten önceki haklara dayanarak davaya asli müdahil olarak katılanların iddialarına dair uyuşmazlıkların Kadastro Mahkemesince incelenip karara bağlanacağı belirtilir iken 26/3.maddesinde "Kadastro mahkemesinde görülmekte olan bir dava konusu taşınmaz mal, 40 ıncı madde uyarınca başkasına devredildiği takdirde, davaya devralan devam eder." denilmektedir. Yine 3402 sayılı Kadastro Kanunun 40.maddesinde " Çalışma alanlarında, kadastroya başladıktan sonra her türlü akit ve tescil işlemleri taşınmaz malların o andaki kadastro tespit durumu, kadastro müdüründen sorularak alınacak cevaba göre tapu sicil müdürlükleri tarafından yapılır ve kayıt örnekleri derhal kadastro müdürlüğüne gönderilir.
Kadastro tespiti kayıt sahibi veya mirascılarından başkası adına yapılmış ve kesinleşmemiş ise, kadastro sonucunu beklemeleri, ilgililere tebliğ olunur; ancak ilgililer kadastro sonunda hasıl olacak kesin durumu kabul edeceklerini noterde düzenlenmiş bir belge ile veya tapu sicil müdürü huzurunda tespit olunacak ifadeleri ile beyan ederek, aktin veya tescilin yapılmasını isterlerse, bu işlemler tapu sicil müdürlüğünde yapılır ve keyfiyet derhal kadastro müdürlüğüne, dava açılmış ise kadastro mahkemesine bildirilir." hükmü yer almaktadır. Kadastro Kanunu 40. maddesi ile kadastro çalışma alanlarında işe başlandıktan sonra eski zabıt defterlerinde kayıtlı yerler hakkında tapu malikleri tarafından yapılmak istenen akit ve tescil işlemlerinin yapılış şekli ile bu konuda tapu sicil müdürlükleri ile kadastro müdürlükleri arasında çalışma düzeni belirlenmiştir. Kural olarak kadastro çalışmalarına başlandığı zaman tespiti yapılan taşınmazlara ait tapu işlemleri tapu müdürlüklerince yapılmamalı işlemler durdurulmalıdır. Kadastro tespitlerinin kesinleşmesinin zaman alacağı haller için 40.maddedeki düzenleme getirilmiştir. Kadastro tespitinden sonra Tapu sicil müdürlüğü tarafından yapılan işlem sonucu taşınmaz iktisap eden kimse tespitin düzeltilmesini kadastro mahkemesine açacağı bir dava ile ya da açılan bir davaya müdahil olmak suretiyle isteyebilir. Bu düzenlemelere göre kadastro çalışma alanı içinde bulunan ve tespitten önce tapuda kayıtlı olan bir taşınmazın kadastro çalışmaları sırasında ya da kadastrosu tamamlanmış çalışma alanlarında tapu kütükleri yerine zabıt defterleri üzerinde işlem yapılması suretiyle tapu
sicil müdürlüklerinde tedavüle konu edilmesi durumunda 3402 sayılı Yasa nın 26. ve 40. maddeleri hükümlerinin ( öncesi tapulu olan bir taşınmazı tespitten sonra tapuda yapılan resmi bir işlem ile devralan kişi için ) uygulanması sözkonusu olup tapulu taşınmazı tapu dışı yol ile haricen satın alan kişi yönünden 40. maddenin uygulanması yerinde değildir. Somut olayda da davaya konu tespitten önce de tapuda kayıtlı olduğu iddia olunan taşınmazları tapu dışı yol ile tespit tarihinden sonraki bir tarihte 20.08.2013 tarihinde düzenleme şeklinde temlikname ve
gayri menkul satış vaadi sözleşmesi ile devralan ..."ın öncelikle davada usule uygun taraf sıfatının bulunup bulunmadığı tartışılmalı, usulen taraf olduğunun kabulü halinde davası yönünden Kadastro mahkemesinin görevli olmayıp Asliye Hukuk Mahkemesinin görevli olduğunun düşünülmesi gerektiği kanaati ile sayın çoğunluğun görüşüne katılmıyorum. Kadastro Mahkemesince yapılacak iş tespit günü itibariyle mevcut olan hukuki durumu belirleyip uyuşmazlığı bu çerçevede çözmekten ibarettir.
Kabule göre de davacı taraf dayanağı olan 11.03.1977 tarih 18 ve 19 numaralı tapu kayıtları tüm geldi ve gitti kayıtları ile getirtilmemiş, bu tapu kayıtlarının revizyon gördüğü tüm parsellere ilişkin kadastro tutanakları ve tespiti kesinleşmiş olanlara ait tapu kayıtları da dosya kapsamına alınmadan inceleme yapılmıştır. Hazine ile tapu sahipleri arasında düzenlenen 11.04.1958 tarihli zaptın haritaya bağlanıp bağlanmadığı araştırılmamış, var ise davacı dayanağı tapu kayıtlarının kapsamını tayinde bu haritadan da yararlanılmamıştır. Davacı taraf dayanağı olan tapu kayıtlarının geldisi Eylül 290 Şaban 291 tarih, D;79, V;79 sıra numaralı ve yüzölçümü yazılı olmayan tapu kaydı olup, sınırları "Vakfı mezburdan 1, 2 numara ile murakkam tarafları ... köprüsü nam-ı mevkiden ...Vakfı arazisi hududu olan ... ana deresinden dik yukarı kirazlı dereye andan ... Fındıklığından sırta varınca andan Boyalık yolu taş geçidinden ... çayırına varınca şimalen cebeciler çayırından ... Ağa tarlasının üst yanından eski koru kara tepe nam mevkie varınca ve andan şarken kalkan dere yolundan kum çukuru nam mevkiine varınca ve sol canibinden Kuloğlu deresinden yine ... Köprüsüne müntehi" olan gayri sabit hudutlu bu tapu kaydının sınırları itibariyle davalı taşınmazlara uyması halinde 3402 sayılı yasanın 20/B maddesinde belirtilen " Harita, plan ve krokiye dayanmayan kayıt ve belgelerde belirtilen sınırlar mahalline uygulanabilir ve bu sınırlar içinde kalan yer hak sahibi tarafından kullanılıyor ise, kayıt ve belgelerde gösterilen sınırlar esas alınarak tespit yapılır." hükmü gereğince tapu kaydına kullanım durumu nazara alınarak kapsam tayini gerektiği gözardı edilerek zilyetlik araştırması yapılmaması da usule uygun değildir. Davacı taraf dayanağı olan tapu kayıtlarından 1977 tarih 18 numaralı tapu kaydının revizyon gördüğü bir kısım parsellerden dava dışı 298 parsel 203013 m2, 299 parsel 1056422 m2, 737 parsel 1470250 m2, 738 parsel 546600 m2 yüzölçümü ile davacı taraf adına tespit edilmiş olup tapu kayıtlarına kapsam tayin edilir iken kaydın revizyon durumunun değerlendirilmemesi de isabetli değildir.
Yukarıda açıklanan düşünce ve kanaatim nedeniyle Sayın Çoğunluğun “1464, 1466, 1467, 1468, 1469, 1470, 1471, 1472, 1474 ve 1479 parseller yönünden davalı Hazine ile davacı Şirketin temyiz itirazlarının reddi ile bu parseller yönünden hükmün ONANMASINA, hakkında hüküm kurulmayan 1475 parsel yönünden tüm tarafların temyiz itirazlarının kabulü ile bu parsel yönünden hükmün bozulmasına, 752 ve 680 parseller yönünden davalı Hazine"nin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün bu parsel yönünden bozulmasına” ilişkin görüşüne katılmıyorum.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.