17. Hukuk Dairesi 2016/19186 E. , 2019/7732 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi (Tüketici Mahkemesi Sıfatıyla)
Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
- K A R A R -
Davacılar vekili, davacıların miras bırakanı ..."nın dava dışı ... A.Ş’den kredi sözleşmesi ile kredi kullandığını, kredi taksitleri devam ederken 22.11.2014 tarihinde vefat ettiğini, bu kredi kapsamında davacıların murisine davalı sigorta şirketi nezdinde 01.11.2011, 02.12.2011, 24.02.2012 başlangıç tarihli 3 adet hayat sigorta poliçesi tanzim edildiğini bildirerek şimdilik 3.500,00 TL riziko bedelinin ödeme tarihinden itibaren başlayacak en yüksek banka faiziyle birlikte davalıdan tahsilini istemiş, ıslah dilekçesi ile talebini 15.700,00 TL’ye çıkarmıştır.
Davalı vekili, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, iddia, savunma ve toplanan kanıtlara göre; davanın kabulü ile 3.500,00 TL’nin dava tarihinden, 12.200,00 TL’nin ıslah tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte toplam 15.700,00 TL’nin davalıdan alınarak davacılara verilmesine karar verilmiş; hüküm, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davalı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan ve yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.
2-Dava, banka kredisi kapsamında düzenlenen hayat sigorta poliçesi tazminat istemine ilişkindir.
Sigorta sözleşmeleri iyi niyet sözleşmeleri olup, taraflar sözleşme kurulması aşamasında birbirlerini aydınlatma yükümlülüğü altındadır.
Riziko ve dava tarihinde yürürlükte bulunan 6102 Sayılı TTK’nın 1439. maddesinde "(1)Sigortacı için önemli olan bir husus bildirilmemiş veya yanlış bildirilmiş olduğu takdirde, sigortacı 1440. maddede belirtilen süre içinde sözleşmeden cayabilir veya prim farkı isteyebilir. İstenilen prim farkının on gün içinde kabul edilmemesi hâlinde, sözleşmeden cayılmış kabul olunur. Önemli olan bir hususun sigorta ettirenin kusuru sonucu öğrenilememiş olması veya sigorta ettiren tarafından önemli sayılmaması durumu değiştirmez.
(2)Rizikonun gerçekleşmesinden sonra, sigorta ettirenin ihmali ile beyan yükümlülüğü ihlal edildiği takdirde, bu ihlal tazminatın veya bedelin miktarına yahut rizikonun gerçekleşmesine etki edebilecek nitelikte ise, ihmalin derecesine göre tazminattan indirim yapılır. Sigorta ettirenin kusuru kast derecesinde ise beyan yükümlülüğünün ihlali ile gerçekleşen riziko arasında bağlantı varsa, sigortacının tazminat veya bedel ödeme borcu ortadan kalkar; bağlantı yoksa, sigortacı ödenen primle ödenmesi gereken prim arasındaki oranı dikkate alarak sigorta tazminatını veya bedelini öder." düzenlemesi yer almaktadır.
Yine poliçe ve riziko tarihinde yürürlükte bulunan Hayat Sigortaları Genel Şartları’nın C.2 maddesinde "Sözleşmenin Yapılması Sırasındaki Beyan Yükümlülüğü:
2.1-Sigortacı, bu sözleşmeyi, gerek sigorta ettiren gerekse bilgisinin olduğu hallerde hayatı sigorta edilenlerin ve temsilci aracılığıyla sigorta yapılıyorsa temsilcinin de beyanını esas tutarak yapmıştır.
2.2-Gerek sigorta ettiren gerekse sigortalı ve temsilci,sigorta sözleşmesinin yapılması sırasında kendisince bilinen ve sigortacının sözleşmeyi yapmamasını veya daha ağır şartlarla yapmasını gerektirecek bütün halleri bildirmekle yükümlüdür. Bu yükümlülüğün ihlali halinde, sigortacı durumu öğrendiği tarihten itibaren bir ay içinde sözleşmeden cayabilir veya sözleşmeyi yürürlükte tutarak sekiz gün içinde prim farkını talep edebilir. Ancak, sigortacının bildirilmemiş, eksik veya yanlış bildirilmiş olan hususları bilmesi veya ihbar etmemenin ya da yanlış ihbar etmenin kusura dayanmaması halinde cayma caiz değildir. Bu durumda rizikonun kabul edildiğinden daha yüksek olması nedeniyle daha fazla bir prim alınması gerekiyorsa sigortacı durumu öğrendiği tarihten itibaren sekiz gün içinde prim farkını talep edebilir.
Sigorta ettiren, talep edilen prim farkını kabul ettiğini sekiz gün içinde bildirmediği takdirde sözleşmeden cayılmış olur. Ancak, prim farkının kabul edilmemesi nedeniyle sözleşmeden cayılması sigortacının gerçeğe aykırı veya eksik beyanı öğrendiği tarihten itibaren bir aylık süre içinde söz konusudur.
Beyan yükümlülüğünün kasıtlı ihlalinde sigortacı riziko gerçekleşmiş olsa bile sözleşmeden cayabilir ve prime hak kazanır.
Kastın söz konusu olmadığı durumlarda riziko; sigortacı durumu öğrenmeden önce veya sigortacının cayabileceği veya caymanın hüküm ifade etmesi için geçecek süre içinde gerçekleşirse, sigortacı tazminatı o tazminata ilişkin olarak tahakkuk ettirilen prim ile tahakkuk ettirilmesi gereken prim arasındaki orana göre öder.
2.3-Cayma veya prim farkını talep etme hakkı süresinde kullanılmadığı takdirde düşer.
2.4-Sözleşme akdedilmesinden itibaren aralıksız veya itirazsız olarak iki yıl süreyle yürürlükte kalmışsa artık sigortacı sözleşmeden cayamaz ancak durumu öğrendiği tarihten itibaren sekiz gün içinde prim farkını talep edebilir. Ancak, sigortalı talep edilen prim farkını kabul etmezse rizikoya ilişkin olarak alınan prim ile alınması gereken prim arasındaki oran çarpılır çıkan miktar tazminat olarak ödenir.
2.5- Eksik ve yanlış beyan fazla prim alınmasına neden olmuşsa, fazla alınan miktar sigorta ettirene gün esası üzerinden iade olunur." hükmü düzenlenmiştir.
Somut olayda, muris ile davalı sigorta şirketi arasında 01.11.2011 başlangıç tarihli 4 yıllık, 02.12.2011 başlangıç tarihli 5 yıllık, 24.02.2012 başlangıç tarihli 5 yıllık 3 adet hayat sigorta poliçesi düzenlenmiş, muris 22.11.2014 tarihinde vefat etmiştir. Davalı sigorta şirketinin davalı mirasçıların başvurusu üzerine 27.01.2015 tarihli cevabi yazısında; müteveffada sözleşmeler öncesinde kanser hastalığı bulunması ve bu durumu bildirmemesi nedeni ile Hayat Sigortaları Genel Şartları C.2.2 maddesine istinaden ödeme yapamayacağını bildirmiştir. Dosya içerisinde bulunan sigorta soru formunda muris el yazısı ile sağlığı ile ilgili sorulara hayır cevabı vermiş, şimdi tamamen sıhhate misiniz sorusuna evet cevabı vermiş ve imzası ile tevsik etmiştir. Öncelikle davacıların murisi sigortalı ...’nın ölüm nedeni tespit edilmesi gerekmektedir. Ölüm belgesinde de sigortalı murisin ölüm nedeni metastatik akciğer kanseri olarak belirtilmiştir. Murise Başkent Hastanesi’nde 18.01.2011 tarihinde rektum kanseri tanısı konulmuş, 24.01.2011 tarihinde muris bu nedenle operasyon geçirmiş, 10.09.2014 tarihinde yapılan testlerde akciğerde kitle bulunmuştur. Murisin ilk rahatsızlığı için yapılan 23.06.2014 tarihli patoloji raporunda; makroskopi : en büyüğü 02 cm en küçüğü 01 cm çaplı 3 adet biopsi meteryali 1 bl 3 py. tanı: hiperplastik polip (kolon 17 cmden kolonoskopik biopsi) belirtilmiştir. Mahkemece, dava konusu poliçeler öncesi tanısı konulan rektum kanserinin ölüme neden olan metastatik akciğer kanserine sebep olup olmadığı, murisin hastalıkları ile ölümü arasında illiyet bağı olup olmadığı konusunda rapor almaksızın yazılı şekilde ehil olmayan hukukçu bilirkişiden rapor alınarak hüküm kurulmuş olması eksik incelemedir.
O halde, mahkemece ATK’dan murisin tedavi gördüğü ve iddia edilen hastalıkla ölüm rizikosu arasında doğrudan illiyet bağının olup olmadığı, başka bir anlatımla ölümün beyan edilmeyen hastalıktan meydana gelip gelmediği hususunda rapor alarak yukarıdaki açıklamalar ışığında sonucuna göre karar verilmesi gerekirken eksik araştırma ile hüküm kurulması doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine, (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davalıya geri verilmesine 18/06/2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.