21. Hukuk Dairesi 2017/741 E. , 2017/9399 K.
"İçtihat Metni"...
Davacı, davalılardan işverene ait işyerinde geçen çalışmalarının tespitine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin reddine karar vermiştir.
Hükmün davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okundu, işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar verildi.
K A R A R
1- Yerel Mahkeme, parasal değeri bulunmayan işbu hizmet tespiti davasının reddine yönelik kararın, kesinlik sınırının altında kaldığından bahisle, 13.07.2015 tarihli ek kararı ile davacının temyiz isteminin reddine karar vermiştir.
Davacı vekili, 22.07.2015 tarihinde tebliğ edilen temyiz talebinin reddine dair ek kararı, 24.07.2015 tarihinde süresinde temyiz etmiştir.
Temyiz edilen gerekçeli kararın 24.06.2015 tarihinde tebliğ edildiği, davacı vekilinin 02.07.2015 tarihli temyiz istemi hükmün tebliğ tarihine göre süresinde olmakla temyiz isteminin reddine dair Ek kararın bozularak KALDIRILMASINA,
2-İşin esasına gelince;
Dava, davacının 1982-20.02.2012 tarihleri arasında davalı işverenlere ait işyerlerinde geçen ve davalı Kuruma bildirilmeyen sigortalı çalışmalarının tespiti istemine ilişkindir.
Mahkemece, davanın reddi ile hükümde yazılı şekilde karar verilmiş ise de bu sonuca eksik araştırma ve inceleme ile gidilmiştir.
Davanın yasal dayanağını oluşturan 506 sayılı Yasa"nın 79/10. ve 5510 sayılı Yasa"nın 86/9. maddeleri bu tip hizmet tespiti davaları için özel bir ispat yöntemi öngörmemiş ise de, davanın niteliği kamu düzenini ilgilendirdiği ve bu nedenle özel bir duyarlılık ve özenle yürütülmesi gerektiği Yargıtay"ın ve giderek Dairemizin yerleşmiş içtihadı gereğidir.
Bu tür davalarda öncelikle davacının çalışmasına ilişkin belgelerin işveren tarafından verilip verilmediği yöntemince araştırılmalıdır. Bu koşul oluşmuşsa işyerinin gerçekten var olup olmadığı kanun kapsamında veya kapsama alınacak nitelikte bulunup bulunmadığı eksiksiz bir şekilde belirlenmeli daha sonra çalışma olgusunun varlığı özel bir duyarlılıkla araştırılmalıdır. Çalışma olgusu her türlü delille ispat edilebilirse de çalışmanın konusu niteliği başlangıç ve bitiş tarihleri hususlarında tanık sözleri değerlendirilmeli, dinlenen tanıkların davacı ile aynı dönemlerde işyerinde çalışmış ve işverenin resmi kayıtlara geçmiş bordro tanıkları yada komşu işverenlerin aynı nitelikte işi yapan ve bordrolarına resmi kayıtlarına geçmiş çalışanlardan seçilmesine özen gösterilmelidir. Bu tanıkların ifadeleri ile çalışma olgusu hiçbir kuşku ve duraksamaya yer vermeyecek şekilde belirlenmelidir. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 16.9.1999 gün 1999/21-510-527, 30.6.1999 gün 1999/21-549-555- 3.11.2004 gün 2004/21- 480-579 sayılı kararları da bu doğrultudadır.
Somut olayda, davacının davalı işyerlerinden bir kısım hizmetinin bildirildiği anlaşılmış olup askerlik hizmeti dışında kesintisiz blok halinde çalışmanın varlığı halinde hak düşürücü sürenin söz konusu olmayacağı göz önünde bulundurularak, işbu hizmet tespiti davasının kamu düzenine ilişkin olması ve re’sen araştırma ilkesinin geçerliliği sebebi ile araştırmanın genişletilmesi gerekirken eksik araştırma ve inceleme ile karar verilmiş olması hatalıdır.
Yapılacak iş, 2556 sicil numaralı işyerinin hangi tarihler arasında yasa kapsamında olduğunu davalı Kurumdan sormak, davalı işyerlerinin ihtilaflı döneme ilişkin dönem bordrolarını getirtmek, bordrolarda kayıtlı ve tarafsız tanıklar saptanarak bunların bilgilerine başvurmak, beyanı alınan tanıkların hizmet cetvellerini davalı Kurumdan istemek, bordolarda adı geçen kişilerin adreslerinin tespit edilememesi veya beyanları ile yetinilmediği takdirde, ... Kurumu, zabıta, maliye, meslek odası aracılığı ve muhtarlık marifetiyle işyerine o tarihte komşu olan diğer işyerlerinde uyuşmazlık konusu dönemde çalıştığı tespit edilen kayıtlı komşu işyeri çalışanları; yoksa işyeri sahipleri araştırılıp tespit edilerek çalışmanın niteliği ile gerçek bir çalışma olup olmadığı yönünde yöntemince beyanlarını almak ve davacının çalışmasının tespitini istediği 1982 yılında 12 yaşında olduğunu da göz önüne alarak, gerçek çalışma olgusunu somut ve inandırıcı bilgilere dayalı şekilde ortaya koyduktan sonra sonucuna göre karar vermekten ibarettir.
Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular göz önünde tutulmaksızın eksik inceleme ve araştırma ile yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davacının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 20.11.2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.
...