21. Hukuk Dairesi 2016/5741 E. , 2017/9405 K.
"İçtihat Metni"...
Davacılar, murisinin 3201 sayılı Yasa kapsamındaki borçlanma talebinin geç kabul edilmesi nedeniyle emekli olamamasının verdiği üzüntü nedeniyle maddi ve manevi tazminatın Kurumdan tasiline karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kısmen kabulüne karar vermiştir.
Hükmün, taraf vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okundu, işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar verildi.
K A R A R
1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillere, hükmün dayandığı gerektirici nedenlere göre, davacıların tüm temyiz itirazlarının reddine,
2-Dava; davacılar murisinin 3201 sayılı Yasa kapsamındaki borçlanma talebinin geç kabul edilmesi ve bu nedenle emekli olamamasının verdiği üzüntü nedeniyle fazlaya ilişkin hakları saklı kalarak 20.000,00 TL maddi ve davacıların her biri için ayrı ayrı 5.000,00 TL olmak üzere toplam 30.000,00 TL manevi tazminat istemine ilişkindir.
Mahkemece; davanın görev nedeni ile reddine dair verilen ilk karar Dairemizin 23.03.2012 Tarih ve 2012/6386 E, 2012/4451 K sayılı kararı ile; uyuşmazlığın ... ile sigortalı hak sahipleri arasındaki tazminat istemine ilişkin olması nedeni ile mahkemece işin esasının incelenerek çıkacak sonuca göre bir karar verilmesi gerektiği belirtilerek bozulmuş, bozma kararına uyan mahkemece son olarak; maddi tazminat talebinin kısmen kabulü ile 3.219,09 TL"nin 23.06.2005 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsili davacılara ödenmesine, fazlaya ilişkin maddi tazminat talebinin reddine, manevi tazminatın koşulları oluşmadığından manevi tazminat talebinin reddine karar verilmiştir.
Dosyadaki kayıt ve belgelerden; davacılar murisinin, 22.03.2005 tarihli dilekçe ile 05.05.2002 tarihinde kesin dönüş yaptığını belirterek prim borçlanmasının ve emekli olması için gereğinin yapılmasını talep ettiği, ancak davalı Kurum tarafından 12.04.2005 tarihli yazı ile; 3201 sayılı Yasa"nın 3. maddesinde yurda kesin dönüş tarihinden itibaren 2 yıllık süre içerisinde borçlanma talebinde bulunulması gerektiğinden bahisle talebin reddedildiği, bunun üzerine davacılar murisinin dava açtığı, ...31.05.2005 Tarih ve 2005/312 E, 2005/247 K sayılı dosyasında; işbu dosyadaki davacıların murisi olan davacının, davalı Kurum tarafından 22.03.2005 tarihli borçlanma talebinin reddedildiğini belirterek; Kurum işleminin iptalini ve davacının borçlanma talebinin kabulünü talep ettiği, mahkemece;
davacının yurtdışında geçen çalışma sürelerini kesin dönüş tarihine bakılmaksızın borçlanabileceğinin tespitine, aksi yöndeki Kurum işleminin iptaline karar verildiği, kararın Yargıtay"ca onanarak kesinleştiği, kararın kesinleşmesi üzerine davacılar murisi tarafından
./..
26.05.2006 tarihli dilekçe ile günlüğü 2 dolar üzerinden borçlanma talebinde bulunulduğu, ancak davalı Kurum tarafından günlüğü 3,5 dolar üzerinden hesaplama yapılarak borçlanma bedeli bildirildiği, bunun üzerine davacılar murisinin dava açtığı ve davalı Kurum işleminin iptalini, ilk talep tarihindeki şartlarla günlüğü 2 dolar üzerinden borçlanma yapması gerektiğinin tespitine karar verilmesini talep ettiği, mahkemece dava kabul edilerek; murisin 12.04.2005 tarihindeki şartlarla günlüğü 2 dolar üzerinden borçlanma yapması gerektiğinin tespitine karar verildiği, ancak bu dava sırasında murisin 22.01.2007 tarihinde vefat ettiği, bu kararın da Yargıtay"ca 11.02.2010 tarihli karar ile onandığı, davacılar murisinin Türkiye"de 1967 – 1972 yılları arasında 469 gün SSK"lı çalışması ve 25.07.1977 – 31.12.1999 tarihleri arasında da yurtdışı çalışması bulunduğu, murisin eşi Emine tarafından 07.02.2007 tarihinde günlüğü 3,5 dolar üzerinden hesaplama yapılarak belirlenen yurtdışı borçlanma miktarının ödendiği, ayrıca 1 yıl, 8 ay askerlik borçlanması yapıldığı, murisin eşine 01.03.2007 tarihinden itibaren ölüm aylığı bağlandığı, Dairemizin anılan bozma kararından sonra mahkemece davalı Kurum"dan; murisin 31.03.2005 tarihine kadar tahsis talebinde bulunması halinde, murise 01.04.2005 – 24.01.2007 tarihleri arasında ne kadar maaş ödenmesi gerektiğinin sorulduğu, davalı Kurum tarafından 10.175,09 TL maaş ödeneceğinin bildirildiği, raporu hükme esas alınan bilirkişi tarafından; murisin maddi zararının, ilk talebi üzerine 506 sayılı Yasa kapsamında yaşlılık aylığı bağlanmasına yetecek şekilde borçlanma yapsa idi elde edeceği maaş ile bu maaşı elde etmek için yapacağı borçlanma bedeli arasındaki fark olduğunun, davacılar tarafından, davalı Kurumca gönderilen aylık miktarlarına itiraz edildiğinin, bu nedenle aylık hesabı da yapıldığının, murisin; 15 yıl, 3600 gün ve 55 yaş şartına göre aylık bağlanması için yaş şartını 2004 yılında doldurduğundan 3600 güne tamamlanacak şekilde borçlanma yapmasının muris için en az maliyetli aylık imkanı olduğundan yapılacak borçlanmanın yurtiçi hizmet süresi olan 469 gün düşüldüğünde ( 3600 – 469 ) 3131 gün olacağının kabul edildiğinin, borçlanmanın yine en avantajlı olacak şekilde 31.12.1999 tarihinden geriye doğru 3131 gün şeklinde yapılacağının, murisin borcunu günlük 2 dolar üzerinden 31.03.2005 tarihinde ödeyeceğinin kabulü ile sonuca gidildiğinin, yapılan hesaplamaya göre murisin süresinde alamadığı aylıklar toplamının 11.648,99 TL olduğunun, bu miktardan da herhalde borçlanma için ödemesi gereken bedel olan ( 3131 gün x 2 dolar x 1,3462 TL ) 8.429,90 TL"nin mahsubu ile 3.219,09 TL olduğunun, hak sahibi eşin ise 900 güne tamamlayacak şekilde borçlanma yaptığının ve sonrasında kendisine taban ölüm aylığı bağlandığının, yukarıda yapılan hesabın da taban yaşlılık aylığı hesabı olduğunun, dolayısıyla hak sahibi eşin zararı bulunmadığının bildirildiği anlaşılmaktadır.
3201 sayılı Yasa"nın yurtdışı borçlanması ile yaşlılık aylığı bağlanmasına ilişkin, “ Aylık Tahsisi ve Aylığın Bağlanması ” başlıklı 6. maddesinde; “...tahakkuk ettirilen borcun tamamının ödenmiş olması ” ve “ borcun tamamının ödenmesinden sonra yazılı istekte bulunulması ” şartları yer almaktadır.
Somut olayda; davacılar murisi tarafından vefat tarihinden önce yurtdışı borçlanma bedelinin ödenmediği, bu itibarla murise aylık bağlanması hususunda Yasa"da aranan şartların gerçekleşmediği dikkate alınarak maddi tazminat talebinin de reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
./..
O halde, davalı Kurum vekilinin bu yönü amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, aşağıda yazılı temyiz harcının davacıya yükletilmesine, 13.11.2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.
...