3. Hukuk Dairesi 2016/15480 E. , 2018/4057 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı vekili özetle; elektrik tüketim bedeli alacağı dolayısıyla 1678 nolu elektrik abonesi olan davalı aleyhine ... 4. İcra müdürlüğünün 2013/8402 E sayılı takip dosyasıyla başlatmış oldukları takibe davalının haksız itirazı nedeniyle takibin durduğunu belirterek itirazın iptaline, takibin devamına ve icra inkar tazminatına mahkumiyetine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı; davacı tarafa borcunun olmadığını, söz konusu sayacın hatalı ve hafızasının karışmış olduğunun kurum tarafından tespit edildiğini, işyerine ait daha önceki faturaların getirtilerek karşılaştırılması halinde durumun anlaşılacağını belirterek davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece; davacı vekiline 19.11.2015 tarihli heyet raporundaki tüm eksiklikleri tamamlamak üzere ihtarlı kesin süre verilmesine rağmen davacı tarafça eksik belgelerin dosyaya sunulmadığı, bu itibarla davacının bilirkişi incelemesine dayanmaktan vazgeçmiş sayıldığı ve bu durumun davalı açısından kazanılmış hak teşkil ettiği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekilince temyiz edilmiştir.
Dava, elektrik aboneliğinden kaynaklanan alacağın tahsili için yapılan icra takibine vaki itirazın iptali talebine ilişkindir.
1- Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre; davacı tarafın sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2- Davanın kabulü müessesi HMK madde 308’de düzenlenmiştir. Buna göre; “Kabul, davacının talep sonucuna, davalının kısmen veya tamamen muvafakat etmesidir. Kabul, ancak tarafların üzerinde serbestçe tasarruf edebilecekleri davalarda hüküm doğurur.”
Davayı kabul, açılmış olan bir davanın kabulü anlamına geldiği için davalı tarafından, mahkemeye yapılacak tek taraflı bir irade beyanı ile mümkün olmaktadır. Bu irade beyanı ise duruşma sırasında sözlü olabileceği gibi dilekçe ile de olabilmektedir. Bu kabul beyanının davacıya ulaşması kabulün geçerliliği için şart değildir. Davayı kabul ile dava konusu uyuşmazlığın tartışıldığı dava esastan sona ermektedir. Bu itibarla kabul, şarta bağlı yapılamamaktadır.
Davalı davanın açılmasından ilamın kesinleşmesine kadar davayı kabul edebilir. Kabul, talep sonucunun tümüne ilişkin olabileceği gibi, bir kısmına ilişkin de gerçekleştirebilir.
Somut olayda; mahallinde 13.2.2015 tarihinde elektrik mühendisi marifetiyle keşif yapılmış, bilirkişi 24.02.2015 tarihli raporunda davacı kurumun hatalı tahakkuk yaptığını, son bir yıllık tüketime göre davalıdan 27.077,92 TL (KDV % 18 dahil) alacaklı olduğunu belirtmiştir.
Bu rapora, davacı vekili itiraz etmiş ise de, davalı vekili; rapora itirazlarının bulunmadığını belirterek, asıl alacağın %18 KDV dahil 27.000 TL olarak kabulü ile icra dosyası alacağının bu miktar üzerinden yeniden hesaplanmasını talep etmiştir. Eş söyleyişle, davalı vekilinin bilirkişi raporuna beyan dilekçesinde asıl alacağın %18 KDV dahil 27.000 TL üzerinden kabulü bulunmaktadır.
Bu itibarla, davalının bu kabul beyanı da göz önüne alınarak davanın %18 KDV dahil 27.000 TL"lik kısmı yönünden kabulüne karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine, ikinci bentte açıklanan nedenlerle hükmün HUMK.nun 428. maddesi gereğince davacı yararına BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK"nun Geçici Madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK"nun 440. maddesi gereğince karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 16.04.2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.