11. Hukuk Dairesi 2016/12570 E. , 2018/6010 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :TİCARET MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
Taraflar arasında görülen davada ... . Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 24/05/2016 tarih ve 2014/796-2016/481 sayılı kararın duruşmalı olarak incelenmesi taraf vekilleri tarafından istenmiş olduğu anlaşılmakla, duruşma için belirlenen 02/10/2018 günü başkaca gelen olmadığı yoklama ile anlaşılıp hazır bulunan davacı vekili Av. ... dinlenildikten sonra duruşmalı işlerin yoğunluğu ve süre darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması ileriye bırakıldı. Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, taraflar arasında 20/03/2008 tarihli acentelik sözleşmesinin akdedildiğini, davalının 24/11/2011 tarihli mail ve 24/12/2011 tarihli noter tasdikli ihtarı ile sözleşmeyi feshettiğini bildirdiğini, davalının feshinin haksız olduğunu, davacının haksız fesih nedeni ile poliçe komisyon ve müşteri portföy kazancından mahrum kaldığını ileri sürerek, fazlaya dair haklar saklı kalmak kaydı ile 100.000,00 TL maddi tazminatın 24/12/2012 tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte tahsilini, davacının acenteliğinin iptali ile iş yapamaz duruma gelmesi, ticari itibarının zedenlenmesi nedeniyle 30.000,00 TL manevi tazminatın dava tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte tahsilini, ödenmeyen kampanya komisyonlarından 10.000,00 TL"nin komisyon ödemelerinin yapılması gereken tarihten itibaren işletilecek ticari faizi ile birlikte tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, davacının sözleşmede belirtilen şartlara ve talimatlara uymadığını, sözleşmenin haklı olarak feshedildiğini, davacının son iki yıldır kendisine verilen hedefleri gerçekleştiremediğini, bu nedenle de müvekkilinin zararına sebebiyet verdiğini, haklı fesih nedeniyle de davacının portföy tazminatı ve komisyon taleplerinin dayanağının olmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre; taraflar arasında 20/03/2008 tarihinde acentelik sözleşmesinin düzenlendiği, fesih tarihi olan 24/12/2011 tarihine kadar davacının acentelik sözleşmesi kapsamında faaliyetini sürdürdüğü, davalının aralarındaki acentelik sözleşmesini haksız olarak feshettiği, davacının sözleşme
kapsamında davalıdan talep edebileceği komisyon alacağının bulunmadığı, davacının haksız gerçekleşen fesih sebebi ile portföy tazminatı talep edebileceği, manevi tazminat şartlarının gerçekleşmediği gerekçesiyle, davacının ödenmeyen kampanya komisyonu isteminin reddine, davacının haksız fesih nedeni ile maddi tazminat isteminin kısmen kabulüne, 24.647,27 TL nin 24/12/2012 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, bakiye istemin reddine karar verilmiştir.
Kararı, taraf vekilleri temyiz etmiştir.
1-Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre taraf vekillerinin aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.
2-Dava, taraflar arasında düzenlenen sigorta acenteliği sözleşmesinin haksız feshedildiği iddiasına dayalı, ödenmeyen kampanya komisyonu ve portföy tazminatı ile manevi tazminatın tahsili istemine ilişkindir. Mahkemece, bilirkişi raporuna itibar edilerek portföy tazminatına hükmedilmiş, sair talepler reddedilmiştir. Ancak, hükme temel alınan bilirkişi raporu karar vermeye elverişli değildir.
Genel olarak portföy tazminatı, acentelik sözleşmesi sona erdikten sonra, bu ilişkinin devamı boyunca acentenin kişisel gayretiyle yarattığı müşteri çevresinden akidinin halen yararlanması, acentenin ise yararlanmaması nedeniyle uğradığı kaybın karşılığıdır. Somut olayda sözleşmenin feshinden sonra yürürlüğe giren 6102 sayılı ..."nın 122. maddesinde açıkça "denkleştirme istemi" olarak tanımlanan, doktrinde de "müşteri tazminatı", "portföy tazminatı", "portföy akçesi" olarak da ifade edilen bu tür tazminat, mülga 6762 sayılı ..."nın sigorta hükümlerinde açıkça düzenlenmemiştir. Ancak, anılan Kanun"un 134. maddesinde muhik bir sebep olmadan ve üç aylık ihbar müddetine riayet etmeksizin akdi fesheden tarafın, başlanmış işlerin tamamlanmaması yüzünden diğer tarafın uğradığı zararı tazmine mecbur olduğu, müvekkilin veya acentenin iflas veya ölümü yahut hacir altına alınması sebebiyle acentelik mukavelesi sona ererse, işlerin tamamen görülmesi halinde acenteye verilmesi gereken ücret miktarına nispetle tayin olunacak münasip bir tazminatın acenteye yahut yukarıdaki hallere göre onun yerine geçenlere verileceği hükme bağlanmıştır. Fesihten sonraki tazminat alacağı bu şekilde belirlenmiştir. Ayrıca, fesih tarihi itibariyle yürürlükte bulunan ve uyuşmazlığa uygulanması gereken 5684 sayılı Sigortacılık Kanunu"nun 23/16. maddesi uyarınca sözleşme ilişkisinin sona ermesinden sonra sigorta şirketi sigorta acentesinin portföyü sayesinde önemli menfaatler elde ediyor ve hakkaniyet gerektiriyorsa, sigorta acentesi, sigorta şirketinden tazminat talep edebilecektir.
Somut olayda hesaplama yapılırken, davacı acentenin, davalı adına ne tür poliçeler düzenlediği, bu poliçelerin süreleri, davalının acentenin portföyünden ne gibi önemli menfaatler elde edeceği ve hakkaniyet ilkesi gereği portföy tazminatı verilmesinin gerekip gerekmediği hususları tartışılmamıştır. Bu durum karşısında, taraf delilleri de nazara alınarak portföy tazminatı isteminin açıklanan şekilde değerlendirilmesi ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş ve kararın bu nedenle taraflar yararına bozulması gerekmiştir.
3-Ayrıca, kabule göre de, davada kabul edilen kısım üzerinden hesaplanan karar ve ilam harcından davalı sorumlu olup, belirlenen karar harcının peşin alınan harçtan mahsubu ile fazla harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine karar verilmişse de peşin harçtan düşülen 1.683,66 TL harç ile başvuru harcının davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine karar verilmesi gerekirken bu yönde hüküm kurulmayarak harçtan sorumluluğun davacı üzerinde bırakılması doğru olmamış, kararın davacı yararına bozulması gerekmiştir.
4-Bozma sebep ve şekline göre, davacı vekilinin vekalet ücreti ve yargılama giderlerine ilişkin temyiz itirazlarının incelenmesine bu aşamada gerek görülmemiştir.
SONUÇ : Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle taraf vekillerinin sair temyiz itirazlarının reddine, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle taraf vekillerinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın taraflar yararına, (3) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın davacı yararına BOZULMASINA, (4) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin vekalet ücreti ve yargılama giderlerine ilişkin temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, takdir olunan 1.630,00 TL duruşma vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, ödedikleri peşin temyiz harcının istekleri halinde temyiz edenlere iadesine, 04/10/2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi