21. Hukuk Dairesi 2017/4170 E. , 2017/9460 K.
"İçtihat Metni"
Davacı, ... ile Davalılar 1- ... Vek. Av. ... 2- ... Vek.Av. ... 3-... Vek. Av. ... 4- SGK Vek. Av. ... 5- ... aralarındaki tazminat davası hakkında ... Hukuk (İş) Mahkemesince verilen 05/05/2016 gün ve 2011/97-2016/118 sayılı kararın Bozulmasına ilişkin Dairemizin 11/05/2017 gün ve 2016/16707 E. 2017/3822 K. sayılı ilamına karşı davacı tarafından süresi içinde maddi hatanın düzeltilmesi yoluna başvurulmuş olmakla dosya incelendi. Gereği konuşulup düşünüldü.
K A R A R
Davacı 23/06/2017 tarihli dilekçe ile Dairemizin 11/05/2017 tarih, 2016/16707 Esas 2017/3822 Karar sayılı Bozma ilamında maddi hata olduğunu, maddi hatanın giderilmesini istemiştir.
İş Mahkemeleri Kanununun 8/3. maddesi gereğince İş Mahkemelerinden verilen kararlara ve buna bağlı Yargıtay ilamına karşı karar düzeltme yolu kapalıdır. Ancak; Yargıtay onama ya da bozma kararlarında açıkça maddi hatanın bulunduğu hallerde, dosyanın yeniden incelenmesi mümkündür. Zira maddi yanılgıya dayalı olarak verilmiş onama ya da bozma kararları ile hatalı biçimde hak sahibi olmak, evrensel hukukun temel ilkelerine ters düştüğünden karşı taraf yararına sonuç doğurmamalıdır. Dairemizin giderek Yargıtay’ın yerleşmiş görüşleri de bu doğrultudadır.
Maddi yanılgı kavramından amaç; Hukuksal değerlendirme ve denetim dışında, tamamen maddi olgulara yönelik, ilk bakışta yanılgı olduğu açık ve belirgin olup, her nasılsa, inceleme sırasında gözden kaçmış ve bu tür bir yanlışlığın sürdürülmesinin Kamu düzeni ve vicdanı yönünden savunulmasının mümkün bulunmadığı, yargılamanın sonucunu büyük ölçüde etkileyen ve çoğu kez tersine çeviren ve düzeltilmesinin zorunlu olduğu açık yanılgılardır.
Uygulamada zaman zaman görüldüğü gibi, Yargıtay denetimi sırasında, uyuşmazlık konusuna ilişkin maddi olgularda, davanın taraflarında, uyuşmazlık sürecinde, uyuşmazlığa esas başlangıç ve bitim tarihlerinde, zarar hesaplarına ait rakam ve olgularda ve bunlara benzer durumlarda; yanlış algılanma sonucu, açık ve belirgin yanlışlıklar yapılması mümkündür. Bu tür açık hatalarda ısrar edilmesi ve maddi gerçeğin göz ardı yapılması, yargıya duyulan güven ve saygınlığı sarsacağı gibi, Adalete olan inancı ortadan kaldırır ve yok eder.
Bu nedenledir ki; Yargıtay; bu güne değin maddi yanılgının belirlendiği durumlarda soruna müdahale etmiş baştan yapılmış açık maddi yanlışlığın düzeltmesini kabul etmiştir. Kaldı ki kimi açık maddi yanılgıya dayalı ve yanlışlığı son derece belirgin haksız ve adaletsiz sonuçların giderilmesi kamu düzeni açısından zorunludur. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 2002/10-895E ve 2002/838K, 2003/21-425E ve 2003/441K sayılı kararları da bu doğrultudadır.
Somut olayda, Dairemiz kararında maddi hatanın söz konusu bulunduğu anlaşılmakla Dairemizin 11/05/2017 tarih, 2016/16707 Esas 2017/3822 Karar sayılı Bozma kararının kaldırılmasına karar verilerek dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü:
1- Dosyadaki yazılara, temyiz edenin sıfatına ve temyiz kapsam ve nedenlerine göre, Davacı ile Davalı ... ve Dahili Davalı...vekillerinin aşağıdaki bentlerin kapsamı dışındaki sair temyiz itirazlarının reddine,
.../...
Dava, 17/08/1999 tarihli iş kazasında sigortalının maluliyeti nmaddi ve manevi zararlarının giderilmesi istemine ilişkindir.
Mahkemece, 1.693,20 TL maddi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalılar ...,...."den müştereken ve müteselsilen alınıp davacıya verilmesine, ..."nin sigorta poliçeleri kapsamında sorumlu tutulmalarına, manevi tazminat isteminin ise reddine karar verilmiştir.
Dosya kapsamındaki kayıt ve belgelerden; davacının... Firması tarafından işletilen ve davalı ... adına kayıtlı .... plakalı otobüste muavin olarak çalıştığı, 17.08.1999 tarihinde ..."dan ...."a seyir halinde iken, meydana gelen deprem neticesinde ...ilçesinde yıkılan köprüye davacının içinde bulunduğu aracın çarpması neticesinde davacının yaralandığı, birçok yolcu ve araç şoförünün ise hayatını kaybettiği, mahkemece verilen 13/11/2008 tarih 2008/131 Esas, 2008/204 Karar sayılı kararda Davalı ... hakkında davanın reddine, Davacının manevi tazminat istemişnden feragat etmiş olması nedeniyle manevi tazminat talebinin reddine, 3.386,40 TL tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılar ..., ... ve ....tarafından müteselsilen ödenmesine karar verilmiştir. Hükmün davalılardan....ve ... vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine Dairemizin 17/01/2011 tarih ve 2010/14134 Esas, 2011/21 Karar sayılı kararı ile bozulmasına karar verildiği, bozma kararına uyularak yapılan yargılamada SGK tarafından olayın iş kazası kabul edildiği, davacının %0 oranında malul kaldığı, iş kazasının gerçekleşmesinde %50 oranında Karayolları Genel Müdürlüğünün %50 oranında kaçınılmazlığın etkili olduğu, davacının geçici iş göremezlik süresi için maddi tazminat alacağının 3.386,40 TL olarak hesap edildiği, mahkemece bu tazminat alacağının yarısına hükmedildiği anlaşılmaktadır.
Bilindiği üzere hüküm son oturumda açıklanan kısa karar ve gerekçe ile bir bütündür.
Bunun yanında 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu(HMK)’nun 294/1 maddesinde mahkemelerin usule veya esasa ilişkin bir nihai kararla davayı sona erdireceği belirtilmektedir. Bilindiği gibi, hakimin davadan el çekmesini gerektiren, davayı sonuçlandıran kararlarına nihai kararlar denilmektedir. Nihai kararlar, usule ilişkin nihai kararlar veya esasa ilişkin nihai kararlar (hükümler) olmak üzere ikiye ayrılır. Usule ilişkin nihai kararlar, davanın esasıyla ilgili olmayan kararlar olup, başka bir ifade ile mahkemenin maddi hukuk bakımından değil de usul hukuku bakımından verdiği kararlardır (Pekcanıtez, Hakan/Atalay, Oğuz/Özekes, Muhammet: Hukuk Muhakemeleri Kanunu Hükümlerine Göre Medeni Usul Hukuku, 11. Bası, Ankara 2011, s.540).
Bu nedenle, mahkemece verilen görevsizlik, yetkisizlik, davanın açılmamış sayılmasına ilişkin kararlar usule ilişkin nihai kararlar olduğu gibi, dava şartı yokluğu nedeni ile verilen, usulden ret kararları (HMK m.115/2) da, usule ilişkin nihai kararlardır. Esasa ilişkin kararlar ise, hakimin uyuşmazlığın esasını inceleyerek verdiği kararlardır(HMK m. 294/1). Yani davada ileri sürülen taleplerin maddi hukuk açısından incelenerek esas bakımından kabul veya reddine ya da kısmen kabul ve kısmen reddine ilişkin kararlardır(Pekcanıtez/Atalay/Özekes: age., s.540). Esasa ilişkin nihai karar ile taraflar arasındaki uyuşmazlık (esastan) sona erer ve hüküm kesinleşince (kesin hüküm ortaya çıkınca), artık o uyuşmazlık (dava konusu) hakkında, aynı taraflar arasında, aynı dava sebebine dayanarak yeni bir dava açılamaz; açılırsa, kesin hükümden dolayı reddedilir (HMK m.303)(Kuru, Baki:Hukuk Muhakemeleri Usulü, İstanbul 2001, Cilt:3, s.3005).
Somut olayda, Mahkemece verilen 13/11/2008 tarih 2008/131 Esas, 2008/204 Karar sayılı kararda Davalı ... hakkında davanın reddine karar verildiği ve davacı temyizi olmaksızın dosyanın temyiz incelemesinden geçtiği dikkate alındığında, bu hüküm açısından taraflar yönünden kesin hüküm oluştuğu anlaşılmaktadır. Bu halde temyize esas kararda davacının maddi tazminat isteminden ... de sorumlu olacağı şekilde karar verilmesi hatalı olmuştur.
.../...
Mahkemece yapılacak iş ... hakkında red kararının kesinleştiği dikkate alınarak bu davalı hakkında kesin hüküm varlığından davanın reddine karar vermekten ibarettir.
2- Dairemizin 17/01/2011 tarih ve 2010/14134 Esas, 2011/21 Karar sayılı Bozma kararı doğrultusunda davaya konu olayın iş kazası olup olmadığının tespiti açısında davacı tarafça dava SGK’ya ihbar edilmiş ise de; mahkemece SGK’nın dahili davalı olarak kabul edilerek lehine red vekalet ücreti takdiri ile harçlardan sorumlu tutulması hatalı olmuştur.
3- Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 3/1.maddesinde; avukatlık ücretinin belirlenmesinde, avukatın emeği, çabası, işin önemi niteliği ve davanın süresi göz önünde tutulacağı; aynı maddenin 2.fıkrasında ise, müteselsil sorumluluk da dahil olmak üzere, birden fazla davalı aleyhine açılan davanın reddinde, ret sebebi ortak olan davalılar vekili lehine tek; ret sebebi ayrı olan davalılar vekili lehine ise, her ret sebebi için ayrı ayrı avukatlık ücretine hükmolunacağı belirtilmiştir.
Bu düzenleme çerçevesinde davalı ... ve Genel Sigorta lehine reddedilen kısım nedeniyle tek red vekalet ücreti takdir edilmesi gerekirken ayrı ayrı red vekaet ücreti takdiri hatalı olmuştur.
Mahkemece bu maddi ve hukuki olgular dikkate alınmadan hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O halde, davacı ve davalılar ... vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 20/11/2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.