4. Hukuk Dairesi 2017/2155 E. , 2017/7203 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ:Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacı ...Ş. vekili Avukat ... tarafından, davalılar ... ve diğerleri aleyhine 13/10/2006 gününde verilen dilekçe ile kurum zararının tahsili istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; bozma ilamı doğrultusunda, davalılardan ... lehine nispi vekalet ücret takdirine dair verilen 14/12/2016 günlü kararın Yargıtay’ca incelenmesi davacı vekili tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü.
Dosyadaki yazılara, kararın bozmaya uygun olmasına, delillerin değerlendirilmesinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre yerinde görülmeyen bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve yasaya uygun olan hükmün ONANMASINA 14/11/2017 gününde oyçokluğuyla karar verildi.
KARŞI OY YAZISI
Dava, davacı bankanın görevlisi davalılar ile onlarla işbirliği içerisinde hareket ettiği iddia olunan davalıların haksız eylemleri ile davacıyı zarara uğrattıkları iddiasına dayalı tazminat istemine ilişkindir.
Mahkemece 19/09/2012 günü verilen ilk kararda "davanın davalılardan ... ve ... yönünden kısmen kabulüne, diğer davalılar yönünden reddine" karar verilmiş, davacı ve davalılardan ..., ..., ..., ... ve ..."un temyizi üzerine, 4. Hukuk Dairesi 21/05/2015 günlü kararı ile; "1-Davalılardan ..., ..., ... ve ..."un tüm, davalılardan ..."in aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazlarının reddine,
2-Davalı ... yönünden dava kısmen kabul edildiğine göre, davalı yararına avukatlık ücretine hükmedilmemesi nedeniyle" bozulmuş, davacı ve davalılardan ..., ... ve ..."in karar düzeltme istekleri reddedilmiştir.Yerel Mahkemece bu defa bozmaya uyularak yapılan yargılama sonunda; "Diğer hususlardaki itirazların ve taleplerin Yargıtay Bozma ilamı ile reddedildiği ve önceki kararın diğer kısımlarının bu şekilde kesinleştiği gerekçesiyle diğer kısımlarla ilgili karar verilmediği" belirtilerek, sadece ... yararına vekalet ücretine hükmedilmiştir.Davacının temyizi üzerine dosya yeniden dairemize gelmiştir.
6100 sayılı HMK"nun "Hükmün kapsamı" başlıklı 297. maddesine göre;
(1) Hüküm “Türk Milleti Adına” verilir ve bu ibareden sonra aşağıdaki hususları kapsar:
a) Hükmü veren mahkeme ile hâkim veya hâkimlerin ve zabıt kâtibinin ad ve soyadları ile sicil numaraları, mahkeme çeşitli sıfatlarla görev yapıyorsa hükmün hangi sıfatla verildiğini.
b) Tarafların ve davaya katılanların kimlikleri ile Türkiye Cumhuriyeti kimlik numarası, varsa kanuni temsilci ve vekillerinin ad ve soyadları ile adreslerini.
c) Tarafların iddia ve savunmalarının özetini, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususları, çekişmeli vakıalar hakkında toplanan delilleri, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesini, sabit görülen vakıalarla bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebepleri.
ç) Hüküm sonucu, yargılama giderleri ile taraflardan alınan avansın harcanmayan kısmının iadesi, varsa kanun yolları ve süresini.
d) Hükmün verildiği tarih ve hâkim veya hâkimlerin ve zabıt kâtibinin imzalarını.
e) Gerekçeli kararın yazıldığı tarihi.
(2) Hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir."Hükmün yazılması" başlıklı 298. maddesi ise;
(1) Hüküm, hükmü veren hâkim, toplu mahkemelerde başkan veya hükme katılmış olan hâkimlerden başkanın seçeceği bir üye tarafından yazılır.
(2) Gerekçeli karar, tefhim edilen hüküm sonucuna aykırı olamaz.
(3) Hükümde gerekçesi ile birlikte karşı oya da yer verilir.
(4) Hüküm, hükmü veren hâkim veya hâkimler ile zabıt kâtibi tarafından imzalanır.
Açıklanan hükümlerin ortaya koyduğu bu biçim yargıda açıklık ve netlik prensibinin gereğidir. Aksi hal, yani tereddüt ve ihtilaflar yaratır. Hatta giderek denilebilir ki, dava içinden davalar doğar ve hükmün hedefine ulaşması engellenir. Kamu düzeni ve barışı oluşturulamaz.Yerel mahkeme kararı, bozma kararı ile birlikte ortadan kalkıp hukuki geçerliliğini yitirmekte olup, bozulan karar sonraki kararın eki niteliğinde değildir. Bu nedenle bozma kararına uyulduktan sonra kurulacak yeni hüküm HMK"nun 297. maddesine uygun olarak oluşturulmalıdır.
Nitekim Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 14/05/2014 gün ve 2013/9-1089 esas - 2014/657 10/10/2012 gün 2012/9-851 esas, 2012/705 karar sayılı kararlarında da aynı ilkeler vurgulanmıştır.Bu nedenle, mahkemece kararın hüküm fıkrasında yer alan ve bozmaya konu yapılmayan kısım yönüyle de ilk hükümdeki gibi karar verilmesi gerekmektedir.Bu haliyle, yerel mahkemenin HMK"nun 297. maddesi gözetilmeksizin, yazılı şekilde hüküm kurması usul ve yasaya aykırı olduğundan kararın bozulması gerektiğini düşündüğümden sayın çoğunluğun onama görüşüne katılmıyorum. 14/11/2017