4. Hukuk Dairesi 2017/2843 E. , 2017/7204 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacılar ... ve ... vekilleri Avukat ... tarafından, davalılar ... ve ... aleyhine 17/01/2005 gününde verilen dilekçe ile sahte vekaletname ile yapılan araç satışına ilişkin işlemin iptali ile aracın gerçek malik adına tescilinin istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın kabulüne dair verilen 03/12/2014 günlü kararın Yargıtay’ca incelenmesi davalılardan ... vekili tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü.
1- Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı kanıtlarla yasaya uygun gerektirici nedenlere, özellikle delillerin değerlendirilmesinde bir isabetsizlik görülmemesine göre davalılardan ... vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları reddedilmelidir.
2- Davalılardan ... vekilinin diğer temyiz itirazlarına gelince;
a) Dava, sahte vekaletname ile yapılan araç satışına dayalı trafik kaydının iptali ve tescil istemlerine ilişkindir. Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiş, hüküm, davalılardan ... vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Davacılar vekili; davacılardan ...’ın, kendisine ait aracı galericilik ile uğraşan diğer davacıya harici olarak satarak bedelin tamamını tahsil ettiğini ve aracın trafik devir işlemlerinin gerçekleştirilmesi için bu davacı ile dava dışı Servet Çetinkaya’ya vekaletname verdiğini; bu vekaletnameye dayanarak adı geçen dava dışı kişinin, davalılardan ... ile dava konusu aracın harici olarak satışı için sözleşme yaparak, zilyetliğini bu davalıya devrettiğini ancak davalı tarafından satış bedelinin ödenmediğini akabinde yaptıkları araştırma sonucu aracın, tescil sahibi olan davacılardan ...’a ait kimlik bilgileri kullanılarak sahte bir vekaletname ile davalılardan ...’a satıldığını tespit ettiklerini, satış sözleşmesine esas olan vekaletnamenin sahte olduğunu beyan ederek, davalılardan ... adına yapılan araç tescil kaydının iptali ile araç bedelinin davacılardan ... tarafından tahsil edilmesi nedeniyle diğer davacı ... adına kayıt ve tesciline karar verilmesini istemiştir.
Davalılardan ...; dava konusu aracı, trafik kaydında malik olarak görünen kişinin vermiş olduğu satışa ilişkin vekaletname ile aldığını, iyi niyetli olması nedeniyle davanın reddi gerektiğini savunmuştur.
Davalılardan ..., davaya cevap vermemiş ve duruşmalara katılmamıştır.
Mahkemece, dava konusu aracın davalılardan ... tarafından sahte vekaletname düzenlenerek davalılardan ...’a satıldığı, sahte belge ile yapılan devir işleminin geçerli olmayıp mülkiyeti davalıya geçirmediği; davacılardan ...’ın ise tescil sahibi olduğu uyuşmazlık konusu aracı, diğer davacıya harici olarak satarak, bedelini aldığı ve aracın diğer davacı ... adına tescil edilmesine muvafakat verdiği gerekçesi ile davanın kabulüne ve davalılardan ... adına yapılan tescilin iptali ile aracın davacılardan ... adına kayıt ve tesciline karar verilmiştir.Türk Medeni Kanunu"nun 988. maddesi; bir taşınırın emin sıfatıyla zilyedinden o şey üzerinde iyiniyetle mülkiyet veya sınırlı ayni hak edinen kimsenin edinimi, zilyedin bu tür tasarruflarda bulunma yetkisi olmasa bile korunur hükmünü öngörmektedir. Bir malın zilyedi onu başkasına emanet etmiş olmayıp çaldırma, gasp, unutma gibi bir nedenle elinden çıkarmış bulunuyorsa, üçüncü şahıs böyle bir malı iyi niyetle iktisap etmiş olsa dahi onun iktisabı geçerli değildir. Gerçekten Medeni Kanun"un 989. maddesi bu konuda açık düzenleme içermektedir. Taşınırı çalınan, kaybolan ya da iradesi dışında başka herhangi bir şekilde elinden çıkan zilyed, o şeyi elinde bulunduran herkese karşı beş yıl içinde taşınır davası açabilir.Görülüyor ki, kanun iyi niyetin korunması hususunda emanet bırakılan mallarla sahibinin elinden rızası olmaksızın çıkan mallar arasında bir ayrım yapmıştır. Bu ayrım şu düşünceye dayanmaktadır; malı başkasına emaneten bırakan kimse az çok risk altına girmiş ve emaneten verdiği şeyin alan tarafından başkasına geçirilmesi tehlikesini göze almış sayılabilir. Oysa bir malı rızası olmadan elinden çıkaran kimsenin böyle bir riske önceden katlandığı söylenemez. Böyle olunca bir malı iyi niyetle iktisap eden üçüncü kişinin menfaati, malı emaneten veren kimsenin menfaatine tercih edilmekte; rızası olmadan malını elinden çıkaran kimsenin menfaatine ise feda edilmemektedir. Sahibinin elinden rızası olmadan çıkan bir şeyi iyi niyetli üçüncü kişi bir açık artırmadan, pazardan veya bu gibi eşyayı satan bir kimseden iktisap ederse asıl mal sahibinin gerek bu şahıs gerekse daha sonraki müktesipler aleyhine açacağı iade davasını kazanabilmesi şöyle bir şarta bağlanmıştır: Böyle hallerde iyi niyetli üçüncü kişinin bu malı iktisap etmesi için verdiği bedel, iadeyi isteyen davacı yani asıl mal sahibi tarafından ona iade edilmelidir. Eğer bu şart yerine getirilmezse mahkeme asıl mal sahibinin açacağı iade davasını kabul edemez. Hukuk Genel Kurulunun 25/09/2002 tarih, 2002/4-608 esas, 2002/643 karar sayılı ilamı da bu yöndedir.Dosya kapsamından; davacılardan ...’ın aracının, davalılardan ... tarafından adı geçen davacının kimlik bilgileri kullanılarak sahte bir vekaletname ile davalılardan ...’a satıldığı ve adına tescil yapıldığı anlaşılmaktadır.Davacılardan ..., kendisine ait aracın diğer davacıya devrinin gerçekleştirilmesi için dava dışı ...’ya usulüne uygun vekaletname vermiş olduğundan araç davacıların elinden rıza ile çıkmıştır. Bu noktada davalılardan ...’ın iyi niyetli olup olmadığının irdelenmesi gerekir. Davalı hakkında dolandırıcılık suçundan ek kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verildiği anlaşılmıştır. Olayla ilgili ceza soruşturması ve dosyaya sunulan deliller birlikte değerlendirildiğinde galericilik ile uğraşan davalılardan ...’ın diğer davalı ile birlikte hareket ederek, davacıları zarara uğratmak istediği yönünde bir delil bulunmadığından iyi niyetli kabul edilmesi gerekir. Kaldı ki mahkemece anılan davalının iyiniyetli olmadığı yönünde bir tespit yapılmamıştır.Şu durumda; davacıların araç mülkiyetinin tespiti davasında olumlu sonuç olabilmesi için davalılardan ... tarafından, diğer davalı ..."e ödenen satış bedelinin davacılar tarafından kendine ödenmesi gerekir. Mahkemece, hükümde ödeme koşulu belirtilmeden yazılı gerekçe ile davanın kabulüne karar verilmesi doğru değildir. Kararın bu nedenle bozulması gerekmiştir.
b) Dava dilekçesinde, dava konusu aracın davacıya ait olduğunun tespiti talep edilmeyip, mevcut trafik tescil kaydının iptali ile davacılardan ... adına tescili talep edilmişse de; yargılama sonucunda tesis edilen tescil işlemi, idari bir işlem olup trafik kaydındaki tescilin iptali ile tescile karar verilmesi, idareyi işlem yapmaya zorlayıcı bir karardır. Oysa adli yargı yerinde, idareyi işlem yapmaya zorlayıcı türden bir karar verilemez. Davacı tarafından tespit istenilmeyip, tescil kararı istenilmişse de çoğun içinde azın da olduğu ilkesinden hareketle mahkemece, davalılardan ... tarafından davalılardan ...’e ödenen noter satış sözleşmesinde yer alan bedelin davacılar tarafından kendisine ödenmesi şartına bağlı olarak, davaya konu aracın mülkiyetinin tespitine karar verilmekle yetinilmesi gerekirken, tescilin iptali ile davacılardan ... adına kayıt ve tesciline karar verilmesi doğru değildir. Kararın bu nedenle de bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Temyiz edilen kararın yukarıda (2/a-b) nolu bentte açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, diğer temyiz itirazlarının ilk bentte açıklanan nedenlerle reddine ve peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 14/11/2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.