10. Hukuk Dairesi 2020/6073 E. , 2020/6451 K.
"İçtihat Metni"
Mahkemesi :İş Mahkemesi
Dosyadaki yazılara, toplanan delillere, hükmün dayandığı gerektirici nedenlerle temyiz kapsam ve nedenlerine göre; davacı ve davalı vekillerinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddine karar verilmiştir.
Dava, sigortalının 06/07/2005 tarihinde meydana gelen iş kazası sonucu sürekli iş göremezliği nedeniyle maddi ve manevi zararların giderilmesi istemine ilişkindir.
1-Mahkemenin, Yargıtay Dairesince verilen bozma kararına uyması sonunda, kendisi için o kararda gösterilen şekilde inceleme ve araştırma yaparak, yine, o kararda belirtilen hukuki esaslar gereğince hüküm verme yükümlülüğü doğar. “Usuli kazanılmış hak” olarak tanımlayacağımız bu olgu; mahkemeye, hükmüne uyduğu Yargıtay bozma kararında belirtilen çerçevede işlem yapma ve hüküm kurma zorunluluğu getirdiği gibi, mahkemenin kararını bozmuş olan Yargıtay Hukuk Dairesince; sonradan, ilk bozma kararı ile benimsemiş olduğu esaslara usuli kazanılmış hakka aykırı bir şekilde, ikinci bir bozma kararı verilememektedir (09.05.1960 gün ve 21/9 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı, Hukuk Genel Kurulu’nun 12.07.2006 gün, 2006/9-508 E., 2006/521 sayılı Kararı).
Mahkemenin, Yargıtay’ın bozma kararına uyması ile bozma kararı lehine olan taraf yararına bir usuli kazanılmış hak doğabileceği gibi, bazı konuların bozma kararı kapsamı dışında kalması yolu ile de usuli kazanılmış hak gerçekleşebilir. (Prof. Dr. Baki Kuru, Usuli Müktesep Hak (Usule İlişkin Kazanılmış Hak) Dr. A. Recai Seçkin’e Armağan, Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Yayınları No. 351 Ankara, 1974, sayfa 395 vd.)
Yargıtay tarafından bozulan bir hükmün bozma kararının kapsamı dışında kalmış olan kısımları kesinleşir. Bozma kararına uymuş olan mahkeme kesinleşen bu kısımlar hakkında yeniden inceleme yaparak karar veremez. Bir başka anlatımla, kesinleşmiş bu kısımlar, lehine olan taraf yararına usuli kazanılmış hak oluşturur. (04.02.1959 gün ve 13/5 sayılı YİBK).
Mahkemece Kapatılan 21. Hukuk Dairesince verilen bozma kararına uyma karar verilmiş ise de, bozma gereğinin tam olarak yerine getirildiğinden bahsedilmesi mümkün olmayıp yapılan araştırma ve incelemenin hüküm kurmaya yeterli olmadığı görülmektedir. Önceki bozma ilamında "%100 kusur üzerinden davalının sorumlu olduğu yeni bir hesap raporu alınmasının ve fakat alınacak bu raporda hükme esas teşkil eden hesap raporundaki donelerin dikkate alınmasının ve taraflar lehine oluşan usulü kazanılmış haklara riayet edilerek rapor neticesine göre bir karar verılmesinin gerektiği” şeklinde detaylı ve yol gösterici açıklama yapılarak karar bozulmuştur.
Somut olayda, Mahkemenin bozma ilamına uyma kararı verdikten sonra yeni bir hesap bilirkişi raporu aldığı ancak anılan bu raporda Mahkemenin bir önceki hükmünde esas aldığı hesap raporundaki doneleri dikkate almadığı, işlemiş bilinen dönemin ileri çekildiği ve böylelikle davalı lehine oluşan usuli kazanılmış hakların ihlal edildiği anlaşılmakla, anılan bu hesap raporunun esas alınarak hüküm kurulması hatalı olmuştur.
2- Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi‘nin 10/4 maddesinde; Manevi tazminat davasının, maddi tazminat veya parayla değerlendirilmesi mümkün diğer taleplerle birlikte açılması durumunda; manevi tazminat açısından avukatlık ücreti ayrı bir kalem olarak hükmedileceği belirtilmiştir.
Somut olayda; davacı ve davalı vekilleri lehine maddi ve manevi tazminat yönünden tek vekalet ücretine hükmedilmesi de hatalı olmuştur.
Bu açıklamlar doğrultusunda mahkemece yapılacak iş, bozma öncesi aldırılan hesap raporu tarihindeki verilerin taraflar yönünden kesinleşmiş olduğu ve böylelikle davalı lehine usuli kazanılmış hak oluştuğu gözetilerek, bozma öncesi davacının maddi zararının hesaplandığı 17/07/2017 tarihli hesap bilirkişi raporundaki veriler ile %100 kusur üzerinden davalının sorumlu olduğu yeni bir hesap raporu almak ve fakat yine taraflar lehine oluşan usulü kazanılmış haklara riayet edilerek rapor neticesine göre bir karar vermekten ibarettir
Mahkemece, açıklanan bu maddi ve hukuki esaslar gözetilmeden yanılgılı değerlendirme sonucu yazılı biçimde hüküm kurulmuş olması, usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davacı ve davalı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ : Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde taraflara iadesine, 12/11/2020 gününde oybirliğiyle karar verildi.