21. Hukuk Dairesi 2016/13123 E. , 2017/1161 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
Davacı, davalılardan işverene ait işyerinde geçen çalışmalarının tespitine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kısmen kabulüne karar vermiştir.
Hükmün davacı ile davalılardan Kurum vekillerince temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.
K A R A R
Dava; davacının davalı işyerinde 01.06.1988 – 15.01.1996 tarihleri arasında geçen çalışmalarının tespiti istemine ilişkindir.
Mahkemece; davacının davalı şirkete ait iş yerinde 01.09.1990 – 31.12.1995 tarihleri arasında asgari ücretle çalıştığının tespitine dair verilen ilk karar Dairemizin 01.04.2015 Tarih ve 2014/25427 E, 2015/6922 K sayılı kararı ile eksik inceleme yapıldığından bahisle bozulmuş, bozma kararına uyan mahkemece son olarak; davacının davalı şirkete ait iş yerinde 01.09.1990 – 30.04.1992 tarihleri arasında asgari ücretle çalıştığının tespitine karar verilmiştir.
Dosyadaki kayıt ve belgelerden; 01.06.1988 – 31.08.1990 tarihleri arasında davacının davalı işyerinden, 01.09.1994 – 03.01.1996 tarihleri arasında da dava dışı bir işyerinden davalı Kurum"a bildirilen çalışmalarının bulunduğu, Dairemizin anılan bozma kararından önce dinlenilen bordro tanıklarının davacının talep ettiği tüm dönemde kayıtlı çalışan olmadıkları, bozma kararında da bu husus belirtilerek; davacının talep ettiği dönemin tümünde çalışmaları kayıtlara geçen bordro tanıklarının ve komşu işyeri tanıklarının dinlenilmelerinin gerektiğinin belirtildiği, ancak mahkemece davacı vekiline bordro tanıklarının bildirilmesi için süre verildiği ve davacı vekilince bordro tanıklarından birinin ağır hasta olduğunun, diğerinin de vefat ettiğinin, bu nedenle de daha önce dinlenilen bordro tanıklarının beyanları dikkate alınarak karar verilmesinin talep edildiği, mahkemece komşu işyeri tanıklarının araştırılmadığı ve daha önce dinlenilen bordro tanıklarının çalışma süreleri dikkate alınarak sonuca gidildiği anlaşılmaktadır.
Bozmaya uyulduğu halde, bozma gerekleri yerine getirilmemiştir. 09.05.1960 gün ve 21/9 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca bozma kararına uyan mahkeme artık bozma kararı gereğince işlem yapmak ve hüküm vermek zorundadır.
Mahkemenin, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu"nun 06.03.2002 gün ve 1/119-135 sayılı kararında da belirtildiği üzere; bozma kararına uyması ile bozma kararı lehine olan taraf yararına usuli kazanılmış hak doğar ve mahkemenin bozma kararı doğrultusunda işlem yapma ve hüküm verme yükümlüğü vardır. Bu ilke Usul Kanunu"nun dayandığı ana esaslardan olup kamu düzeni ile ilgilidir. Yargıtay"ın bozma kararına uymuş olan mahkemenin, bu uyma kararı ile bağlı olup bozma gereğince değerlendirme yaparak yeni hükümünü tesis etme zorunluluğu vardır.
Somut olayda; her ne kadar davacı vekili daha önce dinlenilen bordro tanıklarının beyanları esas alınarak karar verilmesini talep etmişse de; mahkemece davanın kamu düzenine ilişkin olduğu ve bordrolarda isimleri bulunan diğer kayıtlı çalışanlar arasından re"sen seçilecek bordro tanıklarının dinlenilmesi gerektiği göz ardı edilerek ve komşu işyeri tanıkları araştırılmadan sonuca gidilmesi isabetsiz olmuştur.
Mahkemece yapılacak iş; davacının talep ettiği dönemin tümünde çalışması bulunan bordro tanıklarını tespit ederek dinlemek, bordro tanığı bulunamaz ise veya ifadeleri hüküm kurmak için yeterli görülmez ise; davalı Kurum"dan sorarak veya zabıta araştırması ile talep edilen dönemde davalı işyerine komşu olan işyeri sahiplerini ve bu işyerlerindeki çalışmaları kayıtlara geçmiş çalışanları tespit ederek dinlemek, komşu işyeri tanığı olduğunu beyan eden ..."in gerçekten komşu işyeri tanığı niteliğini haiz olup olmadığını araştırmak ve böylece toplanan deliller değerlendirilerek varılacak sonuca göre hüküm kurmaktan ibarettir.
Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular göz önünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde davacının ve davalı Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde temyiz edenlerden davacıya iadesine
20.02.2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.