11. Hukuk Dairesi 2017/62 E. , 2018/6063 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :TİCARET MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
Taraflar arasında görülen davada ... Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 16/02/2016 tarih ve 2015/133-2016/50 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesinin davacı vekili tarafından istenildiği ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, davacı şirketin eski ortağı olan davalının şirketteki hisselerinin tümünü satarak devrettiğini, dava dışı ..."ün şirketin ortağı ve sorumlu müdürü durumuna geçtiğini, davalının ortak olduğu dönemdeki şirket borçlarının davacı şirket temsilcisi ... tarafından ödendiğini, davalı ile yapılan 13.03.2013 tarihli sözleşmeye göre davalının hisselerinin ..."e devrinden önceki tarihteki tasarruf işlemleri ile oluşan borçlardan sorumluluğun davalı ..."e ait olacağının kararlaştırıldığını, bu ödenen borların davalıdan tahsili için davalıya icra takibi yapıldığını, davalını itiraz ederek takibi durduğunu iddia ederek itirazın iptali ile takibin devamına, % 20 oranından aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili, talebin zamanaşımına uğradığını, davacı şirketteki hissesini tüm aktifi, pasifi, hukuki ve mali yükümlülükleri ile birlikte 10.12.2012 tarihinde noterden yapılan sözleşme ile ..."e devrettiğini, devir tarihi itibari ile şirketle hiçbir bağının kalmadığını, davacı şirket ile aralarında hiçbir sözleşme bulunmadığını, 17.04.2013 tarihli protokol gereği davacı şirketten alacaklı olan tarafa yapılan ödemelerin tarafından talep edilmesinin mümkün olmadığını, davacı şirketin fotokopisini dosyaya sunduğu 13.03.2013 tanzim tarihli belgeye dayalı olarak kendisinin bir talepte bulunamayacağını, bu belgenin hiçbir hukuki değerinin bulunmadığını savunarak davanın reddi ile davacı aleyhine % 20 oranında kötüniyet tazminatına hükmedilmesini istemiştir.
Mahkemece iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre; davalı ... ile ... arasında düzenlenen 13.03.2013 tarihli sözleşmenin TBK"nın 129. maddesi çerçevesinde 3. kişi yararına sözleşme olduğu, bu nedenle davacı şirketin davalıdan talepte bulunma hakkına sahip bulunduğu, davacı şirketin ve ...’ün borçlu olarak belirtildiği ve 2011/3932 ile 2011/4457 Esas sayılı icra dosyalarına karşılık verilen bonoların ödendiği, ancak bu icra dosyalarındaki borcun sebebi
olan çeklerin dava dışı ... tarafından keşide edildiği, davacı şirketin bu çeklere dayalı olarak yaptığı ödemenin tahsili için öncelikle ...’a başvurması gerektiği, keşideci ..."tan tahsil edememesi halinde ancak davalı ...’den talep edebileceği, bu yola başvurulmadan davalı ...’e başvurulamayacağı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Kararı davacı vekili temiz etmiştir.
Dava, davalı ile dava dışı ... arasında yapılan üçüncü kişi yararına sözleşmeye dayalı alacak istemine ilişkindir. Davacı, 13/03/2013 tarihli sözleşme gereğince davacı şirketin eski müdürü ve ortağı olan davalının şirketten ayrılırken şirketin eski borçlarını sözleşme ile üstlendiğini, buna rağmen eski borçlar nedeni ile şirket aleyhine başlatılan 2 adet takipte ödeme yapılmak zorunda kalındığını iddia ederek sözleşmeye dayalı icra dosyasında alacaklıya ödenen paranın davalıdan tahsilini talep etmiştir. 13/03/2013 tarihli sözleşme içeriği incelendiğinde sözleşmenin 3. maddesinde dava dışı ...’ün davacı şirket müdürlüğüne gelmeden önce doğacak bütün borçların (davalı şirket müdürü ...’ün hataları yüzünden olduğu belirtilerek şirket eski müdürü davalının şahsına ait olduğu belirtilmiş, ayrıca sözleşmenin 1. maddesinde davacının ödeme yapmak zorunda kaldığı ... . İcra Müdürlüğü’nün 2011/3932 Esas sayılı dosyasına gelen borçların tamamının davalıya ait olduğu kararlaştırılmıştır. Mahkemece, sözleşme biçimine bakıldığında ödeme yapıldığı hususunda ihtilaf bulunmadığına göre, davacının yapılan ödemenin sözleşmeye dayanılarak davalıdan tahsilini talep edebileceği gözetilerek sonucuna göre karar verilmesi gerekirken zararın doğmadığından bahisle yazılı gerekçelerle karar verilmesi doğru görülmemiş, kararın davacı yararına bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz itirazının kabulü ile kararın davacı yararına BOZULMASINA, ödediği peşin temyiz harcının isteği halinde temyiz edene iadesine, 08/10/2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.