
Esas No: 2018/2527
Karar No: 2018/7321
Yargıtay 20. Hukuk Dairesi 2018/2527 Esas 2018/7321 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı ile davalı Hazine tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı sulh hukuk mahkemesine sunduğu 04/05/2011 tarihli dava dilekçesi ile; sınırlarını bildirdiği Sayağzı mahallesinde bulunan yaklaşık 6900 m2 taşınmazın tapuda kayıtlı olmadığını, kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği yolu ile taşınmaz edinme koşullarının lehine oluştuğunu belirterek,TMK’nın 713. maddesi uyarınca adına tescilini talep ve dava etmiştir.
Sulh hukuk mahkemesince dava değeri bakımından mahkemenin görevsizliğine ilişkin verdiği kararın kesinleşmesi üzerine asliye hukuk mahkemesince yapılan yargılama sonucu davacının davasının reddine, davalı Hazinenin tescil talebinin kabulü ile Mersin ili, ... mah. kain fen bilirkişisi ..."un 25/05/2015 havale tarihli raporunda (A) harfi ve kırmızı renk ile gösterilen 6.881 m²"lik taşınmazın davalı Hazine adına arsa vasfında tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiş, hüküm davacı tarafından esasa yönelik olarak davalı Hazine bakımından ise vekalet ücretine yönelik olarak temyiz edilmiştir.
Dava, TMK"nın 713. maddesi gereğince açılan tapusuz taşınmazın tescili istemine ilişkindir.
Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yörede 6831 sayılı Kanun hükümlerine göre yapılıp 11/04/1989 yılında ilan edilerek kesinleşen orman kadastrosu ve 2/B uygulaması, 1964 yılında yapılıp kesinleşen arazi kadastrosu vardır. Arazi kadastrosunun kesinleşme tarihi ile davanın açıldığı tarih arasında 20 yıllık süre geçmiştir.
Mahkemece dava konusu taşınmazın 1987 yılında imar planı içinde olması, taşınmazın imar planı içine alındığı tarihe kadar 20 yıllık kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğin dolmadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmişse de; delillerin değerlendirilmesinde hataya düşülmüş ve eksik inceleme ve araştırma ile hüküm kurulmuştur.
Şöyle ki; ... Belediye Başkanlığınca dosyaya gönderilen 13/02/2014 havale tarihli yazı cevabında; dava konusu taşınmazın 1/1000 ölçekli imar planında kaldığı, taşınmazın içinde bulunduğu Sayağzı köyünün 01/12/1987 tarihinde ... Belediyesi hudutları içine alındığı bildirilmiştir. Mahkemece; bu yazı “taşınmazın 1987 tarihli imar planında kaldığı” şeklinde yorumlanmış ise de; bahsi geçen yazı cevabında, imar planının tarihinin belirtilmediği, 1987 tarihinin taşınmazın bulunduğu köyün belediye sınırları içine alınma tarihi olduğu anlaşılmıştır. Dosya kapsamından dava konusu taşınmazın 1987 yılında imar planı içine alındığına dair belgeye rastlanmamış olup, Dairemizin iade kararı ile dosyaya gelen yazıdan ise dava konusu taşınmazın 24/02/2004 tarihli 1/1000 ölçekli imar planı içinde kaldığı bildirilmiştir.
Bundan başka dava konusu taşınmazın çevresinde bulunan 1355 ve 1375 parsel sayılı taşınmazların hükmen tescil edildiği belirlenmiş ise de; bu taşınmazlara ilişkin dava dosyaları getirtilmek sureti ile incelenmemiş, dava konusu taşınmazı ne şekilde tarif ettikleri araştırılmamıştır.
Hükme esas alınan bilirkişi raporlarında 1961 ve 1990 tarihli memleket haritaları incelenmiş ise de bu haritaların dayanağı hava fotoğrafları incelenmemiş, keşifte mahalli bilirkişilerce dava konusu taşınmazın meyve ağaçları dikilmeden önce ekin ekilmek sureti ile kullanıldığı beyan edilmiş olmasına rağmen memleket haritalarının dayanağı hava fotoğrafları ile dava tarihinden, taşınmaz imar planına alınmışsa imar planı tarihinden 20 yıl öncesine ilişkin hava fotoğrafları stereoskopik inceleme yapılmak sureti ile mahalli bilirkişilerin beyanları denetlenmemiştir.
Bu nedenle; mahkemece, taşınmazın bulunduğu yöreye ait imar planının bulunup bulunmadığının, varsa imar planı kapsamına alınma tarihinin taşınmaz başında yapılan keşfe bağlı olarak düzenlenen kroki gönderilerek ilgili belediyeden sorulup belirlenmesi, bilirkişilerce incelenen memleket haritalarının dayanağı hava fotoğrafları ile dava tarihinden, taşınmaz imar planına alınmışsa alınma tarihinden 15-20 yıl öncesine ilişkin memleket haritası ve hava fotoğrafı ve fotogrametri yöntemiyle kadastro çalışmalarına altlık olarak düzenlenen kadastro paftası ilgili yerlerden getirtilip, önceki bilirkişiler dışında halen Tarım ve Orman Bakanlığı ve bağlı birimlerinde görev yapmayan bu konuda uzman orman yüksek mühendisleri arasından seçilecek bir mühendis ve bir fen elemanı aracılığıyla yeniden yapılacak inceleme ve keşifte, çekişmeli taşınmazlar ile birlikte çevre araziye de uygulanmak suretiyle taşınmazların bu belgelerde ne şekilde nitelendirildiği belirlenmeli; taşınmazın toprak yapısı, eğimi, bitki örtüsü ve çevresi incelenmeli; fen ve uzman orman bilirkişiler eliyle taşınmazın konumunu gösteren orijinal-renkli (renkli fotokopi) memleket haritası ve hava fotoğraflarının ölçeği kadastro paftası ölçeğine, yine kadastro paftası ölçeği de memleket haritası ve hava fotoğraflarının ölçeğine çevrildikten sonra, her iki harita komşu ve yakın komşu parselleri de içine alacak şekilde birbiri üzerine aplike edilmek suretiyle, çekişmeli tüm taşınmazların konumunu çevre parsellerle birlikte aynı haritalar üzerinde gösterecekleri yalnız büro incelemesine değil, uygulamaya ve araştırmaya dayalı, bilirkişilerin onayını taşıyan, taşınmazın üzerinde bulunan bitki örtüsünün cinsi varsa ağaçların dağılımı yaşı ve cinsini belirttikleri, taşınmazda kullanım olup olmadığını, varsa ne şekilde kullanıldığını açıkladıkları krokili bilimsel verileri bulunan yeterli rapor alınmalı, davacı yararına 3402 sayılı Kanunun 14. ve 17. maddelerinde zilyetlikle kazanma koşullarının gerçekleşip gerçekleşmediğinin belirlenmesi için, imar ve ihya üzerinde durulup, bu konuda ve zilyetliğin tespiti yönünden tanık beyanlarına başvurulmalı; parselin öncesinin ne olduğu, imar ve ihyanın hangi tarihte tamamlanıp bittiği, zilyetliğin hangi tarihte başlayıp kimler tarafından ne biçimde sürdürüldüğü, davalı yerdeki kullanımın ekonomik amacına uygun olup olmadığı, tanıkların imar-ihya ve zilyetlik olgusunu hangi olaylarla nasıl hatırladıkları saptanmalı; imar ihya edildiğinin ve üzerinde sürdürülen zilyetliğin, başlangıç ve süresinin, kullanılıp kullanılmadığının ve tasarruf sınırlarının ne olduğu hususunda takdiri delil olan yerel bilirkişi ve tanık sözleri bilirkişi raporları ile denetlenmeli, taşınmaz ve çevresinin genel görünümünü gösterir dört taraftan çekilmiş fotoğraflar dosyaya konulmalı, tüm kanıtlar toplanıp birlikte değerlendirilmeli; oluşacak sonuç çerçevesinde bir karar verilmelidir. Belirtilen hususlar gözetilmeksizin, yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve kanuna aykırı görülmüştür.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; davacının temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, Hazinenin vekalet ücretine yönelik temyiz itirazlarının incelenmesine bu aşamada yer olmadığına, temyiz harcının istek halinde iadesine 13/11/2018 günü oy birliği ile karar verildi.