Abaküs Yazılım
1. Hukuk Dairesi
Esas No: 2015/10019
Karar No: 2018/9402
Karar Tarihi: 20.04.2018

Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2015/10019 Esas 2018/9402 Karar Sayılı İlamı

1. Hukuk Dairesi         2015/10019 E.  ,  2018/9402 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

    DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL

    Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil davası sonunda, yerel mahkemece davanın reddine ilişkin olarak verilen karar davacı vekili tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi ..."un raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;

    -KARAR-

    Dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.
    Davacıya velayeten annesi ..., küçüğün ve davalıların ortak mirasbırakanı ...’in maliki olduğu 4860 ada 9 parsel sayılı taşınmazı davalı kızı ...’e, 4862 ada 6 parsel sayılı taşınmazı davalı oğlu ...’a, 147 ada 50 parsel sayılı taşınmazı müştereken davalılar ... ve ...’a, 147 ada 51 parsel sayılı taşınmazı davalı ...’e, ondan da davalı oğlu ...’e, 827 ada 760 parsel sayılı taşınmaz üzerindeki 11 no’lu daireyi davalı ... ve ...’a, ...’den davalı ...’e mirastan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olarak satış suretiyle temlik ettiğini, mirasbırakanın öğretmen emeklisi olup bu taşınmazları satmasını gerektirir bir durumunun olmadığını belirterek taşınmazların tapu kayıtlarının iptali ile mirasbırakan adına tescilini, 09/01/2013 tarihli ıslah dilekçesiyle küçük ...’nin miras payı oranında iptali ile adına tescilini istemiştir.
    Davalılar, satış işlemlerinin gerçek olup muvazaa bulunmadığını, davacı küçüğün babası ve kendilerinin de kardeşi olan ...’in avukat olup mirasbırakandan önce öldüğünü, mirasbırakananın, davacı küçüğün babasınada birtakım kazandırmalarda bulunduğunu, taşınmaz satın aldığını ve bedelsiz olarak taşınmaz devrettiğini, mirasbırakan, tarafından satılan arsa paralarının da küçüğün babasının hesabına yatırıldığını, taşınmazları yabancıya gitmemesi için satın aldıklarını, muristen kalan başkaca taşınmazlar da olduğunu, mirasbırakanın küçük torunundan mal kaçırma amacıyla hareket etmediğini belirterek davanın reddini savunmuşlardır.
    Mahkemece; iddianın kanıtlanamadığı ve murisin mal kaçırma amacıyla değil, mirasçılar arasında paylaştırma amacıyla hareket ettiğinin anlaşıldığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
    Dosya içeriği ve toplanan delillerden; mirasbırakan ...’in 09/02/2011 tarihinde ölümü üzerine dava dışı eşi ..., davalı çocukları ..., ..., ... ile kendinden önce 21/06/2007 tarihinde ölen oğlu ...’ in çocuğu olan torunu davacı küçük ...’nin mirasçı kaldıkları, 1966 yılında doğan davacı küçüğün babasının 1996 yılında hukuk fakültesinden mezun olduğu ve 1998 yılında avukatlık mesleğine başladığı, mirasbırakanın 4862 ada 6 parsel sayılı arsa nitelikli taşınmazını 06/08/2007 tarihinde satış yolu ile davalı oğlu ...’a, 4860 ada 9 parsel sayılı tarla nitelikli taşınmazını 06/08/2007 tarihinde satış suretiyle davalı kızı ...’e temlik ettiği, yine 147 ada 50 parsel sayılı kargir ev ve arsa nitelikli taşınmazın tamamı mirasbırakan adına kayıtlı iken 27/12/2001 tarihinde satış suretiyle davalı kızı ...’e temlik ettiği ve 24/04/2001 tarihinde ½ payının tekrar üzerine aldığı, ½ payın ise davalı ... uhdesinde kaldığı, mirasbırakanın sözü edilen ½ 02/08/2007 tarihinde davalı oğlu ...’a satış suretiyle temlik ettiği, 147 ada 51 parsel sayılı arsa nitelikli taşınmazın 02/08/2007 tarihinde satış suretiyle davalı kızı ...’e temlik ettiği, ...’in de bu taşınmazı 27/10/2011 tarihinde davalı kardeşi ...’e satış suretiyle devrettiği 827 ada 760 parsel sayılı taşınmaz üzerinde bulunan 11 no’lu mesken nitelikli ve kat irtifakına tabi bağımsız bölüm mirasbırakan adına kayıtlı iken 02/08/2007 tarihinde satış suretiyle ½ paylarla davalı çocukları ... ve ...’e temlik ettiği, ...’in bu taşınmazdaki ½ payını 27/10/2011 tarihinde satış suretiyle davalı kardeşi ...’e devrettiği, davacının babası ...’e mirasbırakan tarafından verildiği ileri sürülen ve eldeki davanın konusu olmayan 457 ada 43 parsel sayılı taşınmazdaki 8 no’lu mesken nitelikli bağımsız bölümün, ... tarafından dava dışı bir kişiden 25/12/2001 tarihinde satış suretiyle edinildiği, yine 65 ada 4 parsel sayılı taşınmaz üzerindeki işyeri nitelikli 4 no’lu bağımsız bölümün ½ payını dava dışı bir kişiden 19/07/1995 tarihinde satın aldığı bu taşınmazın ½ payının da aynı işlemle davacı ... tarafından edinildiği, yine eldeki davanın konusu olmayan 557 ada 614 parsel sayılı arsa nitelikli taşınmazın tamamı muris adına iken 13/02/1996 tarihinde satış suretiyle ½ payının küçüğün babası ...’e, ½ payının da davalı ...’a temlik edildiği, 4860 ada 11 parsel sayılı tarla nitelikli taşınmazın tamamı mirasbırakan adına iken 13/11/1996 tarihinde satış suretiyle ...’e temlik edildiği, mirasbırakanın dava dışı mirasçı eşi ...’ye herhangi bir temlik yapmadığı, davacı küçüğün babasının 2007 yılında ölümü ile mirasbırakan ve küçüğün annesi arasında bir takım sıkıntıların baş göstermesi üzerine mirasbırakan ve davalı ...’ın, küçükle kişisel ilişki tesisi için Aile Mahkemesine müracaat ettikleri, davalılara yapılan temliklerin genel itibariyle 2007 ve sonrasına ait olduğu, mirasbırakanın eşi ...’nin, küçük ...’nin babası ...’e mirasbırakan tarafından verildiği ya da kazandırıldığı iddia edilen taşınmazlarla ilgili ... 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2012/524 E. sayılı dosyası ile muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı iptal tescil davası açtığı anlaşılmaktadır.
    Bilindiği üzere; uygulamada ve öğretide "muris muvazaası" olarak tanımlanan muvazaa, niteliği itibariyle nisbi (mevsuf-vasıflı) muvazaa türü dür. Söz konusu muvazaada miras bırakan gerçekten sözleşme yapmak ve tapulu taşınmazını devretmek istemektedir. Ancak mirasçısını miras hakkından yoksun bırakmak için esas amacını gizleyerek, gerçekte bağışlamak istediği tapulu taşınmazını, tapuda yaptığı resmi sözleşmede iradesini satış veya ölünceye kadar bakma sözleşmesi doğrultusunda açıklamak suretiyle devretmektedir.
    Bu durumda yerleşmiş Yargıtay İçtihatlarında ve l.4.1974 tarih 1/2 sayılı İnançları Birleştirme Kararında açıklandığı üzere görünürdeki sözleşme tarafların gerçek iradelerine uymadığından, gizli bağış sözleşmesi de Medeni Kanunun 706, Borçlar Kanununun 213 ve Tapu Kanununun 26. maddelerinde öngörülen şekil koşullarından yoksun bulunduğundan, saklı pay sahibi olsun veya olmasın miras hakkı çiğnenen tüm mirasçılar dava açarak resmi sözleşmenin muvazaa nedeni ile geçersizliğinin tesbitini ve buna dayanılarak oluşturulan tapu kaydının iptalini isteyebilirler.
    Hemen belirtmek gerekir ki bu tür uyuşmazlıkların sağlıklı, adil ve doğru bir çözüme ulaştırılabilmesi, davalıya yapılan temlikin gerçek yönünün diğer bir söyleyişle miras bırakanın asıl irade ve amacının duraksamaya yer bırakmayacak biçimde ortaya çıkarılmasına bağlıdır. Bir iç sorun olan ve gizlenen gerçek irade ve amacın tespiti ve aydınlığa kavuşturulması genellikle zor olduğundan bu yöndeki delillerin eksiksiz toplanılması yanında birlikte ve doğru şekilde değerlendirilmeside büyük önem taşımaktadır. Bunun içinde ülke ve yörenin gelenek ve görenekleri, toplumsal eğilimleri, olayların olağan akışı, miras bırakanın sözleşmeyi yapmakta haklı ve makul bir nedeninin bulunup bulunmadığı, davalı yanın alış gücünün olup olmadığı, satış bedeli ile sözleşme tarihindeki gerçek değer arasındaki fark, taraflar ile miras bırakan arasındaki beşeri ilişki gibi olgulardan yararlanılmasında zorunluluk vardır.
    Öte yandan, muris sağlığında hak dengesini gözeten kabul edilebilir ölçüde ve tüm mirasçılarını kapsayan bir paylaştırma yapmışsa mal kaçırmak kastından söz edilmeyeceğinden olayda 1.4.1974 tarih 1/2 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararının uygulanamayacağı da kuşkusuzdur.
    Somut olayda, mirasbırakan ...’nin, dava dışı eşi ve mirasçısı ...’ye herhangi bir temlikte bulunmadığı, bir başka ifadeyle ...’yi de kapsar şekilde bir paylaştırma yapmadığı, mirasçı ...’nin, mirasbırakan tarafından davacı küçüğün babasına verildiği veya kazandırıldığı iddia edilen taşınmazlarla ilgili olarak davacıya karşı aynı sebeple açtığı başkaca bir iptal tescil davasının bulunduğu açıktır.
    Hal böyle olunca; mirasbırakan tarafından mirasçılar arasında hak dengesini gözeten, kabul edilebilir ölçüde ve geçerli bir paylaştırma yapıldığından söz edilemeyeceğinden yukarda değinilen ilkeler, toplanan ve toplanacak delillere göre bir karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir.
    Davacı vekilinin yerinde bulunan temyiz itirazlarının kabulü ile, hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK"un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 20.04.2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.



    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi