1. Hukuk Dairesi 2015/10776 E. , 2018/9418 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL
Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil davası sonunda, yerel mahkemece davanın kabulüne ilişkin olarak verilen karar davalı tarafından yasal süre içerisinde duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla, duruşma günü olarak saptanan 24.04.2018 Salı günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davalı ... ve vekili Avukat ..., Avukat ... ile temyiz edilen davacı ... ve vekili Avukat ... geldiler, duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen vekillerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Bilahare Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü:
-KARAR-
Dava, korkutma(ikrah) nedenine dayalı tapu iptali-tescil isteğine ilişkindir.
Davacı, adına kayıtlı bulunan 9 parsel sayılı taşınmazdaki 1 nolu dubleks meskenini davalının korkutması sonucunda devretmek zorunda kaldığını ileri sürerek tapu iptali-tescile karar verilmesini istemiştir.
Davalı, iddianın doğru olmadığını, aynı nedenle açılan ceza davasında da beraat ettiğini belirtip davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, taraflar arasındaki satış işleminin korkutma (ikrah) yoluyla gerçekleşmiş olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Getirtilen kayıtlardan, dava konusu 9 parsel sayılı taşınmazdaki 1 nolu dubleks meskenin(yazlık) davacı ... adına kayıtlı iken, 03.10.2006 tarihli resmi akitte davalı ..."ya satış yoluyla temlik edildiği anlaşılmaktadır.
Bilindiği üzere, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu"nun(TBK) 37. (818 sayılı Borçlar Kanunu"nun(BK) 29.) maddesine göre, bir kimse karşı tarafın veya üçüncü bir kişinin kendisi veya yakınlarının maddi veya manevi varlığına yönelik hukuka aykırı ve esaslı korkutması sonucu yaptığı sözleşme ile bağlı sayılamaz. TBK"nin 38. (BK"nin 30.) maddesinde belirtildiği gibi, korkutmadan(ikrah-tehdit) söz edilebilmesi için, korkutmanın sözleşmeyi yapan kimsenin veya yakınlarının kişilik haklarına veya mal varlıklarına yönelik olması, korkutmaya maruz kalanın sübjektif durumuna göre ağır ve derhal meydana gelebilecek nitelik taşıması, haksız(hukuka aykırı) sayılması, illiyet bağının bulunması yani sözleşmenin korkunun yarattığı etki sonucu yapılması zorunludur. Bu koşulların varlığı halinde iradesi sakatlanan taraf, isterse iptal hakkını kullanmak suretiyle hukuki ilişkiyi geçmişe etkili(makable şamil) olarak ortadan kaldırılabilir.
Hemen belirtilmelidir ki, yargılama sırasında dinlenen tanıkların beyanlarının soyut içerik taşıdığı, taşınmazın temlikinin davalının korkutması sonucunda gerçekleştiği yönünde somut bir olguya dayanmadığı görülmektedir.
Diğer taraftan; davacının eldeki davaya konu olayla ilgili olarak C.Savcılığına yaptığı şikayet üzerine, yağma v.s. suçlarından ... Ağır Ceza Mahkemesinde açılan 2008/23 es.s. kamu davasının yargılaması sonucunda; "katılan(davacı) ..."ın yazlık konutunun cebir ve tehdit ile devredildiğini gösterir her türlü şüpheden uzak, kesin ve inandırıcı delil bulunamadığı gibi suçun yasal unsurunun da oluşmadığı" gerekçesiyle davalı ..."nın beraatine karar verildiği ve kararın Yargıtay 8. Ceza Dairesi tarafından onanarak 20.10.2014 tarihinde kesinleştiği sabittir.
Yukarıda değinilen ilke ve olgular tüm dosya içeriği ile birlikte değerlendirildiğinde; somut olayda, korkutmanın(ikrahın) koşullarının gerçekleştiğini söyleyebilme olanağı bulunmamaktadır.
Hal böyle olunca; davanın reddine karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile kabul edilmesi isabetsizdir.
Davalının temyiz itirazı açıklanan nedenden ötürü yerindedir. Kabulü ile, hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK"un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, 30.12.2017 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Ücret Tarifesi gereğince gelen temyiz eden vekilleri için 1.630.00.-"ar TL duruşma vekâlet ücretinin temyiz edilenden alınmasına, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 24.04.2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.