3. Hukuk Dairesi 2018/348 E. , 2018/4332 K.
"İçtihat Metni"Davacı ... Gayrimenkul Yatırım Tic. A.Ş. ile davalılar ... ve ... aralarındaki kiralananın tahliyesi davasına dair ... 2.Sulh Hukuk Mahkemesinden verilen 17/12/2015 günlü ve 2015/718 E.-2015/1016 K. sayılı hükmün onanması hakkında dairece verilen 31/10/2017 günlü ve 2017/6899 E.-2017/14965 K. sayılı ilama karşı davacı vekili tarafından kararın düzeltilmesi istenilmiştir.
Düzeltme isteğinin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı malik olduğu taşınmazda, davalının 01.08.2013 tarihinden itibaren kiracı olduğunu, taşınmazın bulunduğu eski binayı tamamen yıkarak taşınmaz üzerinde büyük bir proje inşa edeceğini, bu hususu 09.10.2014 tarihli ihtarname ile davalıya bildirdiğini ancak davalının taşınmazı tahliye etmediğini belirterek kira sözleşmesinin sona erdirilmesine ve kiralananın tahliyesine karar verilmesini istemiştir.
Davalılar, cevap dilekçesi sunmamışlardır.
Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş, hükmün davacı tarafından temyizi üzerine Dairece verilen 31.10.2017 tarih ve 2017/6899 E.- 2017/14965 K. sayılı ilam ile davacının temyiz itirazlarının reddi ile hükmün onanmasına karar verilmiş, onama ilamına karşı davacı vekili tarafından karar düzeltme talebinde bulunulmuştur.
Türk Borçlar Kanunu"nun 350/2. maddesi hükmü uyarınca kiralananın yeniden inşa veya imar amacıyla esaslı onarımı, genişletilmesi ya da değiştirilmesi nedeniyle açılacak tahliye davalarında, imarca tasdikli mimari ya da avan projenin ibrazı zorunludur. Ne var ki söz konusu projenin davanın açıldığı sırada verilmesi şart olmayıp dava tarihinden sonra da ibrazı mümkündür.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu (HMK.)’nun 94.maddesinin 3. fıkrasında; (kesin) sürelerde yapılması gerekli işlemin yapılmaması halinde, o işlemi yapma hakkının ortadan kalkacağı belirtilmiştir.
Kural olarak hakimin verdiği süre kesin değildir. Kesinlik için şu iki koşuldan biri gerçekleşmelidir:
İlk koşul, hakimin kesin olduğunu belirtmeksizin verdiği ilk sürede işlemin yapılmaması nedeniyle ilgili tarafın yeniden süre talep hakkının varlığı karşısında, bu talep üzerine hakimin verdiği ikinci sürenin kesin olması, bu kesinliğin yasadan kaynaklanmasıdır(HMK.m.94, 2. fıkra 3.cümle). Bu halde ikinci kez verilen sürenin kesin olduğu belirtilmemiş, ihtar edilmemiş olsa bile sonuç değişmez.
İkincisi ise, yasaya göre hakimin tayin ettiği ilk sürenin kesin olduğuna da karar verebilmesi (HMK.m.94, 2. fıkra 1.cümle) ancak, kesin sürenin hukuki sonuç doğurabilmesi için buna ilişkin ara kararının yasaya ve içtihatlara uygun şekilde oluşturulması ve sonuçlarının da ilgili tarafa ihtar edilmiş olması gereğidir.
Yargısal kesin süreyle sadece taraflar değil hakim de bağlıdır. Zira kesin süreye ilişkin ara kararının verilmesiyle karşı taraf lehine usuli kazanılmış hak doğacağından, hakimin bu tür ara kararından dönmesi hukuken geçersizdir.
Ne var ki, açıklanan bu sonuçların doğması için mahkemece süre ve kesin süre ile ilgili verilecek ara kararı her türlü yanlış anlamayı önleyecek biçimde açık ve eksiksiz yazılmalı, yapılacak işler tereddüde yer vermeyecek şekilde teker teker belirtilmelidir. Bunun yanı sıra verilen sürenin yeterli olması, emredilen işlerin gerekli ve yapılabilir nitelik taşıması, ayrıca süreye uyulmamanın sonuçlarının açıkça hakim tarafından anlatılması, tarafların uyarılması da gereklidir.
Somut olaya gelince; davacı vekili, projenin uygulanacağı alanın çok geniş bir saha olduğunu, birden çok taşınmaz mevcut olup tevhid işlemlerinin gerçekleştirileceğini, bu nedenle projenin onay aşamasına gelmediğini beyanla süre verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece, tensip tutanağı ile projenin ibrazı için kesin süre verildiği gerekçesiyle talebin reddine karar verilerek davanın esasına yönelik hüküm kurulmuş ise de tensip tutanağı ile verilen kesin sürede, kesin süreye uyulmamasının sonuçları açıkça belirtilmediği gibi bu konuda ihtarlı davetiye tebliğ edilmemiştir. Yukarıda açıklandığı üzere projenin dava tarihinden sonra ibrazı mümkün olduğuna göre Mahkemece ilgili tarafa proje ibrazı için usulüne uygun şekilde kesin süre verilerek sonucuna göre deliller değerlendirilip bir karar verilmesi gerekirken, eksik araştırma ile yazılı şekilde istemin reddine karar verilmesinin doğru olmadığı bu defaki incelemeden anlaşılmakla davacı tarafın karar düzeltme isteminin bu nedenle kabulüne karar verilmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacının karar düzeltme isteminin kabulü ile Dairemiz"in 31.10.2017 tarih ve 2017/6899 Esas - 2017/14965 Karar sayılı ilamının kaldırılmasına, yukarıda açıklanan gerekçe ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan karar düzeltme harcının istek halinde düzeltme isteyene iadesine, 24.04.2018 tarihinde karar verilmiştir.