3. Hukuk Dairesi 2016/15479 E. , 2018/4356 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki menfi tespit davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde taraf vekillerince temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı vekili; ... numaralı tesisatın takılı bulunduğu ... Mahallesi, ...Caddesi, No:79 .../... adresindeki Lipani Restaurant ünvanlı iş yerinde davalı şirketten ticarethane abone grubundan elektrik enerjisi satın alındığını, davalı tarafından müvekkilinin kayıtsız sayaçtan elektrik tükettiğinden bahisle tutulan 01/04/2015 tarihli ve F/812679 seri no"lu usulsüz/kaçak elektrik tutanağı kapsamında 16/04/2015 son ödeme tarihli 65.627,30 TL borç tahakkuk ettirildiğini, davalı tarafından düzenlenen kaçak tespit tutanağının tek taraflı olarak düzenlenmiş belge olup, müvekkilinin imzasının bulunmaması nedeniyle müvekkili aleyhine delil olarak kullanılamayacağını ileri sürerek, fazlaya ilişkin hakları saklı tutularak müvekkilinin iş yerinde takılı bulunan 89659 no"lu tesisatla ilgili olarak davalı tarafından tahakkuk ettirilen 65.627,30 TL"nin bilirkişi raporu ile gerçek rakam belirleninceye kadar şimdilik 30.000,00 TL"sinden borçlu olmadığının tespit edilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili; zamanaşımı def"inde bulunarak, dava konusu 89659 no"lu tesisata ait mahalde 01/04/2015 tarihinde yapılan kontrol sırasında müvekkili şirkete kaydı olmayan 1595413 seri no"lu Viko marka sayaçtan enerji kullanıldığının tespit edilerek davacı adına F/812679 seri no"lu tutanağın tanzim edildiğini, ilgili tutanağa ait hesaplamanın, zabıt tarihinde yürürlükte bulunan mevzuat hükümleri gereği, sayacın endeks farkı üzerinden yapılarak 65.627,30 TL kaçak bedeli tahakkuk ettirildiğini, aynı mahalde müvekkili şirket çalışanları tarafından 10/06/2013 tarihinde yapılan kontrolde de yine müvekkili şirkete kaydı olmayan aynı sayaçtan enerji kullanıldığının tespit edilerek davacı adına C/618329 seri no"lu tutanağın tanzim edildiğini ve söz konusu sayacın müvekkili şirkete halen kaydının bulunmayıp ilgili tutanağa ilişkin hesaplamanın, tutanak tarihinde yürürlükte bulunan mevzuat hükümleri gereği, sayacın yazdığı tüketim (3968 kWh) üzerinden hesaplama yapılarak 2.106,44 TL kaçak bedeli tahakkuk ettirildiğini, söz konusu tesisata ilişkin ... adına olan 05/06/2009 tarihli abonelik sözleşmesinin 17/04/2013 tarihinde iptal edildiğini, ayrıca söz konusu tesisatta kayıtlı bulunan 8053105 seri no"lu Köhler marka sayacın 12/04/2013 tarihinde tesisatın borcuna istinaden söküldüğünü, tesisatta sözleşme iptalinden sonra herhangi bir abonelik kaydının bulunmadığını ve ilgili sayacın halen müvekkili şirkete kaydının olmadığından bahisle haksız ve mesnetsiz davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece; davanın kısmen kabulü ile, davacının 01/04/2015 tarih F/812679 seri numaralı usulsüz elektrik tutanağına ilişkin olarak 9.532,90 TL borcunun olmadığının tespitine karar verilmiş, hüküm taraf vekillerince temyiz edilmiştir.
1-Uyuşmazlık kaçak elektrik tahakkukuna yönelik olarak açılan menfi tespit davası niteliğindedir.
TTK"nun 4.maddesinde ticari davalar tanımlanmıştır. Anılan maddenin 1. fıkrasında "her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları ile tarafların tacir olup olmadıklarına bakılmaksızın; bu Kanunda..." sayılan davaların ticari dava olduğu öngörülmüştür.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu"nun 12.maddesinde "Bir ticari işletmeyi, kısmen de olsa, kendi adına işleten kişiye tacir denir" hükmünü içermektedir.
26/06/2012 tarihinde kabul edilen ve 30 Haziran 2012 tarihli Resmi Gazete"de yayınlanan 6335 sayılı yasanın 2.maddesinde, "6102 sayılı Kanun"un 5. maddesinin başlığı" 2. ticari davalar ve çekişmesiz yargı işlerinin görüleceği mahkemeler" şeklinde, 1.fıkrasında yer alan "davalara" ibaresi ise "davalar ve ticari nitelikteki çekişmesiz yargı işlerine" şeklinde 3.ve 4. fıkraları aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
Asliye Ticaret Mahkemesi ile Asliye Hukuk Mahkemesi ve diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişki görev ilişkisi olup, bu durumda göreve ilişkin usul hükümleri uygulanır". şeklinde düzenlenmiştir.
Görevle ilgili düzenlemeler kamu düzenine ilişkin olup taraflar ileri sürmese dahi yargılamanın her aşamasında re"sen gözetilir. Görevle ilgili hususlarda kazanılmış hak söz konusu olmaz. Mahkeme duruşma yapmadan, yani taraflara tebligat yapıp onları dinlemeden dosya üzerinden de görevsizlik kararı verebilir. Taraflar da yargılama bitinceye kadar görev itirazında bulunabilirler. Görev itirazı yapılmış ise veya yapılmamış olsa bile re"sen mahkeme, ilk önce görevli olup olmadığını inceleyip, karara bağlamalıdır.
Bu açıklamalar ışığında somut olaya bakıldığında ise; dosyadaki bilgi ve belgelerden, eldeki davanın, 6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun yürürlüğe girdiği 01.07.2012 tarihinden sonra, 28.08.2014 tarihinde açıldığı, her iki tarafın da ticari işletmesine ilişkin olduğu anlaşılmaktadır. Bu doğrultuda, davanın çözümü Asliye Ticaret Mahkemesinin görevi içerisindedir.
Hal böyle olunca, mahkemece; uyuşmazlığın çözümünde Ticaret Mahkemesinin görevli olduğu gözetilerek, o yerde ayrı bir Ticaret Mahkemesi varsa görevsizlik kararı verilmesi, yok ise davaya Ticaret Mahkemesi sıfatıyla bakılacağına karar verilerek, Ticaret Mahkemesi sıfatıyla davaya bakılması gerekirken, yanılgılı değerlendirme sonucu yazılı şekilde Asliye Hukuk Mahkemesi olarak işin esasına girilerek hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirmiştir.
2) Bozma nedenine göre tarafların diğer temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle hükmün HUMK.nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, ikinci bentte açıklanan nedenle tarafların diğer temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığınave peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK"nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK.nun 440.maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içerisinde karar düzeltme yolu davacı yönünden açık, davalı yönünden kapalı olmak üzere, 24.04.2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.