3. Hukuk Dairesi 2016/17504 E. , 2018/4357 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :AİLE MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki ziynet ve çeyiz eşyasının iadesi davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde taraf vekillerince temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı vekili; müvekkili ile davalının boşandıklarını, boşanma kararının kesinleştiğini, ziynet eşyaları ile çeyiz eşyalarının davalı yedinde kaldığını ileri sürerek söz konusu ziynet ve çeyiz eşyalarının aynen iadesine, olmadığı takdirde bedelinin tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili; davacının ziynet ve çeyiz eşyalarını yanında götürdüğünü savunarak davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece davanın kısmen kabulü ile 3.000,00 TL takı bedeli (düğünde takılan para) ile 2.935,00 TL eşya bedeli alacağının dava tarihinden itibaren işleyecek faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, ziynet eşyası bedelinin tahsili talebinin reddine karar verilmiş hüküm süresi içinde taraf vekillerince temyiz edilmiştir.
1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, davacı ve davalı vekillerinin aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2- Davalının temyiz itirazları yönünden;
6100 sayılı HMK"nun 266. maddesi hükmüne göre, çözümü özel veya teknik bir bilgiyi gerektiren konularda bilirkişi oy ve görüşünün alınması zorunludur. Genel hayat tecrübesi ve kültürünün sonucu olarak herkes gibi hâkimin de bildiği konularda bilirkişi dinlenmesine karar verilemeyeceği gibi, hâkimlik mesleğinin gereği olarak hâkimin hukukî bilgisi ile çözümleyebileceği konularda da bilirkişi dinlenemez. Her hâlde seçilecek bilirkişinin mesleği itibarıyla konunun uzmanı olması gerekir. Bilirkişi raporu, kural olarak hâkimi bağlamaz. Hâkim, raporu serbestçe takdir eder. Hâkim, raporu yeterli görmezse, bilirkişiden ek rapor isteyebileceği gibi gerçeğin ortaya çıkması için önceki bilirkişi veya yeniden seçeceği bilirkişi vasıtasıyla yeniden inceleme de yaptırabilir. Bilirkişi raporları arasında çelişki varsa hâkim çelişkiyi gidermeden karar veremez.
HMK’nun 281. maddesinde, tarafların, bilirkişi raporunda eksik gördükleri hususların, bilirkişiye tamamlattırılmasını; belirsizlik gösteren hususlar hakkında ise bilirkişinin açıklama yapmasının sağlanmasını veya yeni bilirkişi atanmasını mahkemeden talep edebilecekleri; mahkeme, bilirkişi raporundaki eksiklik yahut belirsizliğin tamamlanması veya açıklığa kavuşturulmasını sağlamak için, bilirkişiden ek rapor alabileceği; ayrıca gerçeğin ortaya çıkması için gerekli görürse, yeni görevlendireceği bilirkişi aracılığıyla, tekrar inceleme de yaptırabileceği açıklanmıştır.
Bilirkişiler, raporlarını hazırlarken raporun dayanağı olan somut ve özel nedenleri bilimsel verilere uygun olarak göstermek zorundadır. Bilirkişi raporu aynı zamanda Yargıtay denetimine de elverişli olacak şekilde bilgi ve belgeye dayanan gerekçe ihtiva etmelidir. Ancak, bu şekilde hazırlanmış raporun denetimi mümkün olup, hüküm kurmaya dayanak yapılabilir.
Bilirkişi raporu kural olarak hâkimi bağlamaz. Hâkim, raporu serbestçe takdir eder. Hâkim, raporu yeterli görmezse, bilirkişiden ek rapor isteyebileceği gibi gerçeğin ortaya çıkması için önceki bilirkişi veya yeniden seçeceği bilirkişi vasıtasıyla yeniden inceleme de yaptırabilir. Bilirkişi raporları arasındaki çelişki varsa hâkim çelişkiyi gidermeden karar veremez.
Somut olayda davaya konu sandık içi çeyiz eşyalarının değeri bilirkişiden alınan 01.12.2015 tarihli raporda 2014 fiyatları itibariyle 1.945,00 TL olarak belirlenmiştir. Mahkemece söz konusu eşyaların dava tarihi itibariyle değerinin belirlenmesi için alınan 30.01.2016 tarihli ek raporda ise eşyaların 2013 yılı fiyatlarıyla değerinin 2.935,00 TL olduğu tespit edilmiştir. Kök ve ek raporun değerlendirme tarihleri itibariyle arada sadece 1 yıllık süre varken belirlenen değerler arasındaki yüksek farkın neden kaynaklandığı hususu açıklanmaksızın ve bu bağlamda söz konusu raporlar arasındaki çelişki de giderilmeksizin ek rapora göre hüküm kurulması doğru görülmemiş bu husus bozmayı gerektirmiştir.
2- Davacının temyiz itirazları yönünden;
Kabule göre; konusu para olan veya para ile değerlendirilebilen bir şey olan davalarda vekalet ücreti, nispi tarifeye göre hesaplanır. Davanın tamamen veya kısmen kazanılması ya da reddedilmesi halinde ise, nispi vekalet ücreti kabul ya da reddedilen müddeabihin değeri üzerinden hesaplanır, ancak hesaplanan bu miktarın maktu vekalet ücretinin altında olmaması gerekir. Somut olayda dava değeri 18.000,00 olup mahkemece 5.935,00 TL yönünden davanın kısmen kabulüne karar verilmiş olmakla kabul ve reddedilen miktarlar yönünden davacı ve davalı lehine hükmedilecek vekalet ücretinin her ikisinin de maktu vekalet ücretinin altında kalması nedeniyle her iki taraf için de karar tarihinde yürürlükte olan AAÜT gereğince belirlenen 1.800,00 TL maktu vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken, davacı lehine maktu vekalet ücretinin altında kalacak şekilde 712.00 TL, davalı lehine de maktu vekalet ücretini aşacak şekilde 4.332,44 TL vekalet ücretine hükmedilmesi doğru değildir.
Aynı zamanda davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesi gerekirken, hazine adına davalıdan tahsiline şeklinde hüküm tesisi de doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle davacı ve davalının sair temyiz itirazlarının reddine, ikinci bentte açıklanan nedenlerle hükmün HUMK"un 428. maddesi gereğince davalı yararına, üçüncü bentte açıklanan nedenlerle hükmün HUMK.nun 428. maddesi gereğince davacı yararına BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK"nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK.nun 440.maddesi gereğince karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 24.04.2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.