21. Hukuk Dairesi 2015/17046 E. , 2017/1413 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
Davacı, 2010/5-6-7-8-9 ve 2011/4-5-6-7-8-9 aylarına ait fazla mesai prim ve tahakkuk ile eklerinin iptaline, tahsil edilen bedelin iadesine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin reddine karar vermiştir.
Hükmün davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.
K A R A R
Dava; davalı Kurum tarafından 2010/5-6-7-8-9 ve 2011/4-5-6-7-8-9 aylarına ait fazla mesai prim tahakkuk ve eklerinin iptali ile davacı şirketten tahsil edilen bedelin iadesi istemine ilişkindir.
Mahkemece; 30 gün içinde dava açılmadığı ve müfettiş raporunu aksinin yazılı delil ile ispat edilemediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Dosyadaki kayıt ve belgelerden; ... Bakanlığı müfettişleri tarafından davacı şirkete ait işyerinde yapılan 21-22-23-24.6.2011 tarihli teftişler ile 13,18.10.2011 ve 12.12.2011 tarihli teftişler sonucunda düzenlenen 30.12.2011 tarih ve EHO 112-İK104 numaralı raporda; 211 sigortalıya fazla mesai ücretlerinin ödenmediğinin, 386 işçinin ise fazla mesai ücretlerinin eksik ödendiğinin tespit edildiği, söz konusu raporun davacı şirkete 27.03.2012 tarihinde tebliğ edildiği, davalı Kurum"un 23.05.2013 tarihli yazısı ile davacı şirketten; fazla çalışma zamlı ücretlerinin tahakkukunun yapılarak Kurum"a verilmesinin istenildiği, davacı şirket tarafından 23.09.2013 tarihli dilekçe ile prim tahakkuklarına itiraz edildiği, davalı Kurum komisyonunca 28.02.2014 tarihli karar ile itirazın reddedildiği, davacı şirket tarafından ... İş Mahkemesi"nde 2013/341 E sayılı dosyası ile 05.07.2013 tarihinde ... Bakanlığı"na karşı, yukarıda anılan müfettiş raporunun iptali ve davalı Kurum"un 23.05.2013 tarihli zamlı ücret tahakkukuna ilişkin yazısının iptali için dava açıldığı, ancak daha sonra mahkemece ..."nın da davaya dahil edilmesi için süre verildiği ve davaya dahil edildiği, ayrıca Türkiye İş Kurumu Genel Müdürlüğü"ne de dava dilekçesinin tebliğ edildiği, gerekçeli kararda bu kurum da davalı olarak göründüğü, mahkemece; Kurum işleminin iptaline ilişkin talebin tefrik edildiği, iş bu davanın tefrik edilen talebe ilişkin olduğu, ... İş Mahkemesi"nin 2013/341 E sayılı dosyasında; 22.07.2014 tarihli karar ile; “ Somut olayda davacı vekili tarafından davaya konu raporda bahsi geçen işçilerin fazla mesai yapmadıkları veya alacaklarının ödendiğinden bahisle itiraz edildiği, bu durumda husumetin davanın kabulünden zarar görecek olan tüm işçilere yöneltilmesi gerektiği ” gerekçesi ile davanın reddine karar verildiği, kararın taraf vekillerinin yüzlerine karşı verildiği, ancak gerekçeli kararın taraflara tebliğ edilip edilmediğine veya kararın temyiz edilip edilmediğine dair dosyada belge ve kesinleşme şerhi bulunmadığı, ... Bakanlığı tarafından davacı şirkete karşı; fazla mesai ücretlerini hiç ödemediği ve eksik ödediği için 130.743,00 TL idari para cezası düzenlediği, davacı şirket tarafından Kurum işleminin iptali için Sulh Ceza Mahkemesi"nde 11.04.2012 tarihinde dava açıldığı, Sul Ceza Mahkemesince davanın kısmen kabul edilerek; idari para cezasının 15.111,00 TL"lik kısmının iptal edildiği, mahkemenin gerekçesinde; listede isimleri yer alan 22 işçinin, genel teftiş tarihinden önce işten ayrıldıkları, bu işçilerin bir kısmının bir aydan daha az süre ile çalıştıkları, işe giriş ve çıkış tarihlerinin kısa bir dönemi kapsadığı ve çalıştıkları zaman diliminde otelin doluluk oranlarına göre fazla çalışmalarının bulunup bulunmadığı yönünde kesin bir tespit yapılmadığı, fazla çalışma zamlı ücretlerinin ödenmemesinden dolayı idari yaptırım kararı uygulanmasının hukuka aykırı olduğu, ayrıca; listede isimleri yer alan 47 işçinin de farklı bölümlerin müdürleri ve şefleri oldukları, bu şahısların fazla çalışmalarının ne şekilde belirlendiğine dair bir tespit bulunmadığı, bölüm müdürleri ve şefler haricindeki işçilerin fazla çalışmalarına yönelik olmak üzere çeşitli bölümlerdeki yaklaşık elli işçinin beyanının alınmasına rağmen müdürler ve şeflere ilişkin herhangi bir beyan alınmadığı, bu işçilerin fazla mesai yapıp yapmadıklarının, yapmışlar ise miktarına yönelik olarak somut bir tespit yapılmadığı gerekçeleri ile bu işçilere yönelik fazla mesai ücretinin eksik ödenmesinden dolayı idari yaptırım kararı uygulanmasının hukuka aykırı olduğunun belirtildiği, davacı şirket tarafından Sulh Ceza Mahkemesinin söz konusu kararına itiraz edildiği, Asliye Ceza Mahkemesinin 21.12.2012 tarihli kararı ile itirazı kesin olarak reddedildiği, eldeki dosyaya sunulan 04.02.2015 tarihli bilirkişi heyet raporunda; davacı şirket tarafından işçi alacağını doğuran genel teftiş raporuna karşı 30 günlük sürede dava açılmadığından, davalı Kurum"un prim tahakkukukna yönelik yaptığı idari işleminin iptalini isteyemeyeceğinin bildirildiği, ancak; fazla mesai ücret tahakkukuna ilişkin ... 4. Sulh Ceza Mahkemesi"nin 2012/173 D.İş numaralı kararı dikkate alındığında; davalı Kurum"un yaptığı prim tahakkuk ve tahsilinin hukuka uygun olmadığının, bu nedenle Sulh Ceza Mahkemesi kararında belirtilen kişiler için fazla mesai ücretleri üzerinden prim tahakuku ve tahsili işleminin iptalinin gerektiğinin, adı geçenler dışındaki kişiler için yapılan Kurum işleminin hukuka uygun olduğunun kabulünün gerekeceğinin bildirildiği anlaşılmaktadır.
506 sayılı Yasa"nın 79. maddesinin 7 ve 8. fıkralarında; “ Fiilen veya iş yeri kayıtlarından tespit edilecek her türlü bilgiden ya da kamu kuruluşları tarafından düzenlenen belge veya alınan bilgilerden çalıştığı tespit edilen sigortalılara ait olup, bu Kanun uyarınca Kuruma verilmesi gereken belgelerin yapılan tebligata rağmen bir ay içinde verilmemesi veya noksan verilmesi halinde, bu belgeler Kurumca resen düzenlenir ve muhteviyatı sigorta primleri Kurumca tespit edilerek işverene tebliğ edilir.
İşveren, tebliğ edilen prim borcuna karşı tebliğ tarihinden itibaren bir ay içinde ilgili Kurum ünitesine itiraz edebilir. İtiraz tahsilatı, durdurur. İtirazın reddi halinde, işveren kararın tebliğ tarihinden itibaren bir ay içerisinde yetkili mahkemeye başvurabilir. Yetkili mahkemeye başvurulması prim borcunun tahsil ve takibini durdurmaz.” denilmektedir.
5510 sayılı Yasa"nın 86/7. maddesinde de ; “ Kurumun denetim ve kontrol ile görevlendirilmiş memurlarınca, fiilen yapılan denetimler sonucunda veya işyeri kayıtlarından yapılan tespitlerden ya da kamu idarelerinin denetim elemanlarınca kendi mevzuatı gereğince yapacakları soruşturma, denetim ve incelemeler neticesinde veya kamu kurum ve kuruluşları ile bankalar tarafından düzenlenen belge veya alınan bilgilerden çalıştığı anlaşılan sigortalılara ait olup, bu Kanun uyarınca Kuruma verilmesi gereken belgelerin yapılan tebligata rağmen bir ay içinde verilmemesi veya noksan verilmesi halinde, bu belgeler Kurumca re’sen düzenlenir ve muhteviyatı sigorta primleri Kurumca tespit edilerek işverene tebliğ edilir. İşveren, bu maddeye göre tebliğ edilen prim borcuna karşı tebliğ tarihinden itibaren bir ay içinde, ilgili Kurum ünitesine itiraz edebilir. İtiraz, takibi durdurur. İtirazın reddi halinde, işveren kararın tebliğ tarihinden itibaren bir ay içerisinde yetkili iş mahkemesine başvurabilir. Yetkili mahkemeye başvurulması, prim borcunun takip ve tahsilini durdurmaz. Mahkemenin Kurum lehine karar vermesi halinde, 88 inci ve 89 uncu maddelerin prim borcuna ilişkin hükümleri uygulanır. ”denilmektedir.
Somut olayda; her ne kadar mahkemece davanın süresi içerisinde açılmadığı belirtilerek sonuca gidilmişse de anılan Yasa maddeleri ve dosya kapsamı dikkate alındığında davacı şirket tarafından davanın süresi içerisinde açıldığı anlaşılmaktadır.
Mahkemece yapılacak iş; ... Bakanlığı müfettişleri tarafından düzenlenen 30.12.2011 tarih ve EHO 112-İK104 numaralı raporda ismi geçen işçilerin fazla mesai ücretleri için dava açıp açmadıklarını tespit etmek, dosyayı alanında uzman ve aralarında otelcilik işinden anlayan işletmecinin de bulunduğu bilirkişi heyetine tevdi ederek, otelin doluluk oranını, davacı şirketin itirazlarını, işçilerin fazla mesai için dava açıp açmadıklarını da değerlendiren yeni bir rapor almak ve gerek görülür ise söz konusu müfettiş raporunda isimleri bulunan işçileri de dinleyerek varılacak sonuca göre hüküm kurmaktan ibarettir.
Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular göz önünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde davacı şirket vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine
27.02.2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.