Abaküs Yazılım
3. Hukuk Dairesi
Esas No: 2016/10096
Karar No: 2018/4370
Karar Tarihi: 24.04.2018

Yargıtay 3. Hukuk Dairesi 2016/10096 Esas 2018/4370 Karar Sayılı İlamı

3. Hukuk Dairesi         2016/10096 E.  ,  2018/4370 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

    Taraflar arasındaki alacak davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda; davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hüküm, davacı vekili tarafından duruşma istemli, davalı vekili tarafından duruşmasız olarak temyiz edilmekle; duruşma günü olarak belirlenen 24.04.2018 tarihinde davacı asil ... ve vekili Av. ... geldi. Başka gelen olmadı. Açık duruşmaya başlandı ve hazır bulunanların sözlü açıklamaları dinlenildikten sonra işin incelenerek karara bağlanması için saat 14.00"e bırakılması uygun görüldüğünden, belli saatte dosyadaki bütün kağıtlar okunarak, Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlenip, gereği düşünüldü:

    Y A R G I T A Y K A R A R I

    Davacı; 236 Ada 82 parsel sayılı 14.000 m² yüzölçümlü arsanın 200 m²"lik kısmına tekabül eden hisseyi davalı ile eşit paylarla satın aldıklarını, 27.05.1993 tarihinde imzaladıkları sözleşme ile satın aldığı hissenin şufa davası açılmaması amacıyla aynı taşınmazda paydaş olan davalı adına tescil edileceğinin kararlaştırıldığını, akabinde söz konusu taşınmazın ... Büyükşehir Belediyesince kamulaştırılması nedeniyle davalının yaklaşık 2.000.000 TL kamulaştırma bedelini aldığını, ancak payına düşen kamulaştırma bedelinin davalı tarafından ödenmediğini ileri sürerek; payına düşen kamulaştırma bedelinin tespitini ve davalıdan tahsilini talep etmiş, 16.10.2015 tarihli dilekçesi ile talebini 500.000 TL olarak belirlemiştir.
    Davalı; davanın 10 yıllık zamanaşımı süresi dolduktan sonra açıldığını, esas yönünden ise 27.05.1993 tarihli sözleşmenin taşınmaz satış vaadi sözleşmesi yapmak üzere imzalanmış ön sözleşme olduğunu, bu nedenle noter tarafından düzenlenmeyen sözleşmenin geçerli olmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
    Mahkemece; taraflar arasındaki sözleşmenin tapulu taşınmazın haricen satın alınmasına yönelik olduğu, TMK"nun 706, TBK"nun 237 (BK"nun 213), Tapu Kanunu"nun 26 ve Noterlik Kanunu"nun 60 ve 89. maddeleri gereğince resmi şekilde yapılmayan sözleşmenin geçersiz bulunduğu, bu durumda tarafların verdiklerini haksız iktisap kuralları gereğince geri isteyebilecekleri, denkleştirici adalet ilkesine göre davacının davalıya ödediği bedelin akdin ifasının imkansız hale geldiği dava tarihinde ulaşacağı alım gücünün 86.759,91 TL olarak belirlendiği gerekçe gösterilerek, davanın kısmen kabulüne karar verilmiş; hüküm, taraf vekillerince temyiz edilmiştir.
    1- Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre; davalı tarafın temyiz itirazlarının reddi gerekir.
    2-Davacı, dava konusu taşınmazın 200 m²"lik bölümünü davalı ile birlikte satın aldıklarını, diğer paydaşlar tarafından şufa davasının açılmaması için satın alınan payın aynı taşınmazda paydaş olan davalı adına tescil ettirildiğini, 27.05.1993 tarihli sözleşme ile gerek bu hususun gerekse taşınmaz ile ilgili olarak ilerde notere müracaat edilerek satış vaadi sözleşmesinin imzalanacağının kararlaştırıldığını, ancak taşınmazın kamulaştırıldığını ve davalının payına düşen kamulaştırma bedelini ödemediğini iddia etmiştir. Davalı ise, 27.05.1993 tarihli ön sözleşme ile ilerde taşınmaz satış vaadi sözleşmesinin yapılmasının kararlaştırıldığını, ancak ön sözleşmenin asıl sözleşmenin tabi olduğu şekil şartına uygun olarak yapılmamış olması nedeniyle geçersiz olduğunu savunmuştur.
    Bu aşamada; davacı tarafça, davalı ile aralarındaki ilişkinin inançlı işlem temeline dayandığı ileri sürüldüğünden, konunun açıklanmasında yarar bulunmaktadır.
    Yerleşmiş Yargıtay kararlarında inançlı işlem; başkasına bir hak devreden tarafın (inanan), bir hakkı devralan tarafa (inanılana), taraflarca güdülen amaç sona erince veya gerçekleşince, inanana ya da üçüncü bir kişiye söz konusu hakkı devretme taahhüdü olarak tanımlanmaktadır.
    İnançlı işlemde inanılan, hakkını kullanırken kararlaştırılan koşullara uymayı, amaç gerçekleşince veya süre dolunca hak veya nesneyi tekrar inanana (veya onun gösterdiği üçüncü kişiye) devretmeyi yüklenmektedir. İnançlı işlem, kazandırmayı yapan kişiye yani inanana belirli şartlar gerçekleşince, kazandırmanın iadesini isteme hakkı sağlayan bir sözleşmedir. Bu yükümlülüğün yerine getirilmemesi halinde bunun dava yoluyla hükmen yerine getirilmesi istenebilir.
    İnanç sözleşmesi, 05.02.1947 tarihli ve 20/6 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca ancak, yazılı delille kanıtlanabilir. Bu yazılı delil, tarafların getirecekleri ve onların imzalarını taşıyan bir belge olmalıdır.
    Taraflarca imzalanan 27.05.1993 tarihli sözleşmede; davacı ile davalının 236 parsel sayılı taşınmazın 200 m²"lik bölümünü birlikte satın aldıkları, hisseli devir yasağı nedeniyle satın alınan payın aynı taşınmazda 300 m² yeri olan davalıya ait payla tevhit edildiği, davacıya ait olup adına tescil edilemeyen payın 200 m²"lik arsanın 1/2 si olduğu, bu nedenle satış bedeli ile birlikte tapu harç ve masraflarının da eşit olarak ödendiği, tarafların en kısa sürede notere müracaat ederek satış vaadi sözleşmesi imzalayacakları, taşınmazın değerlenmesi, imar çalışması veya toptan pazarlanması durumunda davacının payı oranında tüm kazandırıcı haklardan yararlanacağı, sözleşmenin tarafların arzusu üzerine ve aralarındaki gerçek anlaşmayı kaydetmek üzere imzalandığı, hüküm altına alınmıştır.
    Buna göre, 27.05.1993 tarihli sözleşme; taraflarca dava dışı paydaştan birlikte satın alınan ve davalı adına tescil edilen 200 m² arsanın, 100 m²"lik bölümünün davacıya ait olduğunu gösteren inançlı işlem sözleşmesi niteliğindedir.
    Hal böyle olunca, mahkemece; davalı ile aralarında inançlı işlem bulunduğunu 27.05.1993 tarihli sözleşmeyle kanıtlayan davacının, TBK"nun 112. maddesi gereğince payı için ödenilen kamulaştırma bedelini davalıdan talep edebileceği gözetilerek, davacıya ait pay nedeniyle davalıya ödenen kamulaştırma bedelinin gerekirse bilirkişi incelemesi yaptırılmak suretiyle belirlenmesi ve ulaşılacak sonuca göre uyuşmazlığın esası hakkında bir karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ve eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmiş olması doğru görülmemiştir.
    SONUÇ: Yukarıda birinci bendde açıklanan nedenlerle davalı tarafın temyiz itirazlarının reddine, ikinci bendde açıklanan nedenlerle hükmün HUMK"nun 428. maddesi gereğince davacı taraf yararına BOZULMASINA, 1.630 TL Yargıtay duruşması vekalet ücretinin davalıdan alınıp davacıya verilmesine, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz eden davacı tarafa iadesine, 6100 sayılı HMK"nun Geçici Madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK"nun 440. maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 24.04.2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.





    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi