20. Hukuk Dairesi 2018/3626 E. , 2018/7413 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı Hazine vekili tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacılar vekili 15/04/2015 havale tarihli dilekçesinde özetle; müvekkilinin, ... ilçesi, 5426 parsel sayılı taşınmazın tapu kayıt maliki olduğunu, ancak tapu kaydının ... Orman İşletme Müdürlüğü tarafından açılan davada, taşınmazın orman sınırları içinde kaldığı gerekçesiyle ... 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 29/01/2009 tarih ve 2008/426 E. - 2009/41 K. sayılı ilâmı ile iptal edildiğini, mülkiyet hakkının ihlalinden sorumlu olduğunu belirterek fazlaya ilişkin haklarının saklı kalmak kaydıyla 50.000,00.-TL tazminatın dava tarihinden itibaren uygulanacak yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsili ile müvekkiline ödenmesini talep etmiş, 05/01/2016 tarihinde mahkemeye sunduğu ek layihada; 50,000,00.-TL olarak açtıkları davayı, harcını tamamlamak suretiyle 1.074.223,35.-TL üzerinden tapu kaydının iptal tarihi olan 09/04/2009 tarihinden itibaren yasal faziyle birlikte ıslah etmiştir.
Davalı Hazine vekili cevap dilekçesinde, davanın zaman aşımına uğradığı, davacının orman kadastrosunda itiraz etmediğini, davacının önceki malike rücu imkanı varken Hazineye dava açmasının usûl ve kanuna aykırı olduğu gerekçeleriyle davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece; yapılan yargılama sonunda davanın kabulü ile 1.074.223,35.-TL"nin 09/04/2009 tarihinden itibaren işleyecek yasal faziyle birlikte davalıdan alınarak davacılara ödenmesine, davacılar vekili için kabul edilen değer üzerinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesaplanan 56.177,00.-TL vekâlet ücretinin davalıdan tahsil edilerek davacıya verilmesine karar verilmiş, hüküm davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, tapu kaydının hükmen iptali nedeniyle 4721 sayılı Tük Medenî Kanununun 1007. maddesine göre açılan tazminat istemine ilişkindir.
Dosya kapsamından tazminat istemine konu 5426 sayılı parselin davacı adına ifraz ile 08/06/2006 yılında 8320,94 m² yüzölçümü ve bahçe niteliğiyle tescil edildiği, taşınmazın 1957 yılında yapılan tapulama çalışmaları ile gerçek kişi adına tescil edilen 1092 sayılı parselin ifrazı ile oluştuğu, davacının 1092 sayılı parseli satın alma yoluyla 1976 yılında edindiği, taşınmazın tapu kaydına 29/12/2006 tarihinde kamulaştırma şerhi konulduğu, 08/06/2006 tarihinde ise ... Genel Müdürlüğü lehine 1099,46 m²"lik kısımda irtifak hakkı şerhi konulduğu, Orman Yönetimi tarafından açılan tapu iptali ve tescili davası sonucu ... 1. Asliye Hukuk Mahkmesinin 2008/426 E. - 2009/41 K. sayılı kararı ile 5426 sayılı parselin tapusun iptali ile orman vasfıyla Hazine adına tesciline karar verildiği ve hükmün 09/04/2009 tarihinde kesinleştiği, iş bu davanın ise 15/04/2015 tarihinde açıldığı anlaşılmaktadır.
Ormanlar özel mülkiyete konu olamayacak ise de genel arazi kadastrosu sırasında taşınmaz hakkında kadastro tespit tutanağı düzenlenerek tapu kütüğünün gerçek kişi adına oluşturulduğu, daha sonra satın alma ve ifraz yoluyla davacıya geçtiği, bu şekilde tapu sicilinin hatalı olarak tutulduğundan, TMK"nın 1007. maddesi kapsamında Devletin kusursuz sorumluluğunun bulunduğu
ve davacının gerçek zararının karşılanması gerektiği kuşkusuzdur. Davacının zararı, ... 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2008/426 E. - 2009/41 K. sayılı kararının kesinleştiği 09/04/2009 tarihinde oluşmuş olup, mahkemece bu tarih itibariyle taşınmazların niteliklerinin ve değerlerinin belirlenmesi gerekmektedir.
Tazminat miktarının belirlenmesinde öncelikli konu, tapusu iptal edilen gayrimenkulün niteliğinin ve değerinin belirlenmesi olup, araştırma yöntemi taşınmazın arsa ya da arazi olmasına göre farklılık arz edecektir. Değerlendirme tarihi itibariyle taşınmazın niteliği arazi ise net gelir metodu yöntemi ile arsa vasfında ise değerlendirme gününden önceki özel amacı olmayan emsal satışlara göre hesaplanması suretiyle gerçek değer belirlenmelidir.
Tapusu iptal edilen taşınmazın bulunduğu yerde imar planı yapılıp yapılmadığı, yapılmış ise uygulamalı imar planı ya da nazım imar planı olup olmadığı, planın ölçeği (1/5000-1/1000 gibi), imar planında tahsis edildiği amaç (Örneğin: iskan, yeşil saha ve korunacak tarım arazisi), çevresinin meskun alan olup olmadığı, belediye, elektrik ya da su hizmetlerinden yararlanıp yararlanmadığı yöntemince araştırılmalıdır.
Bakanlar Kurulunun Yargıtay tarafından benimsenen 28.02.1983 gün ve 1983/6122 sayılı kararı uyarınca, belediye veya mücavir alan sınırları içinde kalan taşınmazın arsa niteliğinde olduğunun kabulü için uygulamalı imar planı ile iskan sahası olarak ayrılmış olması esastır. Aynı karara göre; imar planı içinde yer almayan bir taşınmazın arsa olarak kabul edilebilmesi için belediye ve mücavir alan sınırları içinde kalmakla birlikte, belediye hizmetlerinden (belediyece iskan sahası olduğu için veya iskan sahası haline getirileceği için sunulan yol, su, elektrik, ulaşım ve çöp toplama, kanalizasyon, aydınlatma gibi) yararlanma ve ulaşım olanakları, belediye merkezine uzaklığı, kullanım biçimi itibariyle iskan amacına yönelik yapılaşma olasılıkları da değerlendirilerek, tapusu iptal edilen taşınmazın arsa niteliğinde olup olmadığı tereddüde yer bırakmayacak biçimde saptanmalı, değerinin tesbitinde tarafların bildirecekleri ve mahkemece re"sen belirlenecek emsallere ilişkin satış bedelini gösteren tapu kayıt örnekleriyle akit tabloları, taşınmazların emlak vergi değerleri, kamulaştırma var ise kamulaştırma bedelleri, var ise kamulaştırma bedelinin artırılması ya da azaltılmasına ilişkin yargı kararları,dosyaya getirtildikten sonra, somut emsal ile karşılaştırma yapmak suretiyle, emsallerine göre üstün ya da eksik tarafları bilimsel ölçülere göre oranlanarak tapusu iptal edilen taşınmazın değeri belirlenmeli, tapusu iptal edilen taşınmazın arsa niteliğinde olmadığı saptandığı takdirde, bu niteliği ve sulu olup olmadığı, yerleşim alanlarına uzaklığı, iklim şartları arazinin toprak ve topoğrafik yapısı ve bölgesindeki konumu gözetilerek oluşturulacak bilirkişi kurulu vasıtasıyla çevrede yetiştirilen ürünlerin münavebesi, dekar başına ortalama verim, toptan satış fiyatı ve üretim maliyeti resmî verileri ilçe tarım müdürlüğünden getirtilmek suretiyle ve bu verilere uygun biçimde değerlendirme yapılmak suretiyle değeri hesaplanmalıdır.
Nitekim, mahkemece tazminata konu taşınmazın imar durumu araştırılmamış, Dairemizin iade kararı üzerine gelen yazı cevabında taşınmazın bir kısmının ormanlık alanda, bir kısmının ise karayolları üzerinde bulunduğu, geri kalan kısmında ise imar planı dışında kaldığı belirtilmiştir. Taşınmazın hangi tarihte ve ne tür imar planı içinde bulunduğu, ayrıca imar planı bulunmayan kısmın ise belediye hizmetlerinden faydalanap faydalanmadığı, taşınmazın tapu kaydında kamulaştırma şerhi bulunduğundan bu şerhin kaynağı ve dava konusu taşınmazın kamulaştırma işlemine konu olmuş ise kamulaştırmadan dolayı davacıya bir ödemede bulunup bulunulmadığının mahkemece araştırılmış olması gerekmektedir.
Yine, hükme esas alınan birlirkişi raporu da hüküm kurmaya elverişli değildir. Raporda taşınmazın imar planı dışında kalan kısmının belediye hizmetlerinden faydalanmadığı belirtilmiş, raporun sonuç kısmında ise bu kısımların da kesinleşme tarihi itibariyle imar sınırları içinde kaldığından arsa olarak kabule gerektiğinden bahisle çelişkili bir durum yaratılmıştır. Ayrıca, emsal alınan taşınmazdan Dop kesintisi yapılmış olmasına rağmen, kadastro parseli olduğu belirtilen dava konusu taşınmazın değeri hesaplanırken DOP kesintisi yapılmadığı anlaşılmaktadır.
Bu durumda, taşınmazın niteliğinin ve değerinin yöntemince belirlendiği söylenemez.
Hal böyle olunca öncelikle, taşınmazda bulunan kamulaştırma şerhinin dayanağı araştırılarak taşınmazda bir kamulaştırma işlemi yapılıp yapılmadığı, yapılmış ise davacıya kamulaştırmadan dolayı bedel ödenip ödenmediği hususları araştırılmalı, tazminat istemine konu taşınmazın tapu kaydının iptaline ilişkin kararın kesinleştiği 09/04/2009 tarihi itibariyle Bakanlar Kurulunun Yargıtay tarafından benimsenen 28.02.1983 gün ve 1983/6122 sayılı kararı ve Yargıtay İçtihatları Birleştirme Büyük Genel Kurulunun 17.04.1998 gün ve 1996/3-1998/1 sayılı kararı çerçevesinde arsa vasfında olup olmadığı araştırılmalı, bu ilkelere göre arsa niteliğinde olduğunun belirlenmesi halinde, taraflara, dava konusu taşınmazlar ile aynı bölgeden bulunamaması halinde yakın bölgelerden, 09/04/2009 tarihinden önce ve yakın zaman içinde satışı yapılan benzer nitelikli ve yüzölçümlü satışları bildirmeleri için olanak tanınması, gerekli görülürse re"sen emsal getirtme yoluna gidilmesi, bu emsallere göre değer biçilmesi için konunun uzmanı bilirkişilerden oluşturulacak bilirkişi kurulu vasıtasıyla keşif yapılarak, denetlemeye olanak veren bilimsel verileri içeren rapor alınması ve bu emsallere emsal satışların değerlendirme (09/04/2009) tarihindeki karşılıklarının fiyat artış endekslerinin uygulanması suretiyle değer tespiti, bundan sonra emsal ile çekişmeli taşınmazların eksik ve üstün yönlerinin neler olduğu ve oranları açıklanmak, taşınmazlardan DOP payının düşülmesinin gerekip gerekmediği belirtilmek, üzerinde bina var ise Bayındırlık Bakanlığı resmi birim fiyatları esas alınarak yıpranma payı düşülmek suretiyle gerçek zararın belirlenmesi, emsal alınan taşınmazlara ilişkin resmi satış akit tablolarının tapu sicil müdürlüğünden getirtilmesi, emsal taşınmazlar ile çekişmeli taşınmazlara ait Arsa Metrekare Rayiç Bedeli Takdir Komisyonu tarafından belirlenen emlak vergisine esas olan m² değerleri, ilgili Belediye Başkanlığı Emlak Vergi Dairesinden istenip, çekişmeli parsellerin, emsal taşınmazlara göre üstünlük oranı yönünden bilirkişi kurulu raporununda denetlenmesi, tazminat istemine konu taşınmazın tamamı yahut bir kısmının arazi niteliğinde olduğunun belirlenmesi halinde ise çevrede yetiştirilen ürünlerin münavebesi, dekar başına ortalama verim, toptan satış fiyatı ve üretim maliyeti resmî verileri ilçe tarım müdürlüğünden getirtilmek suretiyle tarımsal gelir metoduna göre 09/04/2009 tarihindeki gerçek değerleri tespit edilmeli, taşınmazda kamulaştırma işlemi yapılmış ve davacıya kamulaştırmadan dolayı bir bedel ödenmiş ise bu bedel de değerlendirmeye alınarak oluşacak sonuca göre karar verilmelidir.
Açıklanan hususlar gözetilmeksizin, eksik araştırma, inceleme ve yetersiz bilirkişi raporlarına dayanılarak hüküm kurulması usûl ve kanuna aykırıdır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı Hazine vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA 15/11/2018 gününde oy birliği ile karar verildi.