3. Hukuk Dairesi 2018/2762 E. , 2018/4401 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :AİLE MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki nafaka davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı; eşi olan davalının kendisine şiddet uyguladığını, imam nikahıyla evlendiği kadını müşterek eve getirdiğini, bu nedenlerle çocukları İrem ve İkranur ile müşterek evden ayrılmak zorunda kaldığını ileri sürerek; kendisi için 500 TL, müşterek çocuklar için ayrı ayrı 250 TL tedbir nafakasının davalıdan tahsilini talep etmiştir.
Davalı, davacının aynı nedenlere dayanarak açtığı boşanma davasının reddedildiğini, akabinde davacının haklı bir neden olmaksızın müşterek konutu terk ettiğini savunarak, davanın reddini istemiş; 01.09.2015 tarihli celsede; mahkemece ara kararı ile davacı ve çocuklar için takdir edilen 200"er TL nafakayı ödemeyi kabul ettiğini bildirmiştir.
Mahkemece; davanın kısmen kabulü ile davacı için aylık 200 TL, müşterek çocuk İkranur için aylık 200 TL, müşterek çocuk İrem için reşit olduğu 01.03.2015 tarihine kadar aylık 200 TL tedbir nafakasının davalıdan tahsiline dair verilen karar, davacı tarafın temyizi üzerine dairemizin 16.01.2017 günlü ve 2016/10263 E. 2017/34 K. sayılı ilamı ile;
"...Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davacının müşterek çocuklar yönünden temyiz itirazlarının yerinde bulunmadığından reddi gerekir.(...) O halde, mahkemece; tarafların gerçekleşen sosyal ve ekonomik durumları, davalının gelir düzeyi ile birlikte yaşarken davalının eşine sağlamış olduğu yaşama standardı nazara alınarak; davacının geçimi için gerekli, davalının geliri ile de orantılı olacak şekilde, TMK"nun 4. maddesindeki hakkaniyet ilkesi de gözetilerek daha uygun bir nafakaya hükmedilmesi gerekirken, davacı kadının ihtiyaçları ve davalının geliri ile uygun olmayacak şekilde az nafakaya hükmedilmesi doğru görülmemiş olup, bu husus bozmayı gerektirmiştir..."
Gerekçesiyle bozulmuştur.
Bozma ilamına uyan mahkemece, davalı aleyhine iş bu dava dışında yine çocukları olan Elçin ve Emel ... tarafından da nafaka davası açıldığı gerekçe gösterilerek; davanın kısmen kabulü ile davacı için aylık 200 TL, müşterek çocuk İkranur için aylık 200 TL, müşterek çocuk İrem için reşit olduğu 01.03.2015 tarihine kadar aylık 200 TL tedbir nafakasının davalıdan tahsiline karar verilmiş; hüküm, davacılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1- Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle bozma kararına uymuş olan yerel mahkemece, ister bozma gerekleri yerine getirilmiş ve isterse bunun tam tersine bir tutum belirlenmiş olsun, uyduğu bozmadan sonra vereceği her türlü kararın yeni bir hüküm niteliği taşımasına, bu kapsamda eski hükmün aynen kurulmuş olmasının uyma kararının varlığını ortadan kaldıran bir neden olarak kabul edilemeyecek olmasına, ayrıca mahkemenin yeni bir delile dayanarak ve gerekçesini değiştirerek karar vermiş olması halinde, direnme kararının varlığından söz edilemeyecek olmasına göre, davacının sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2- Somut olayda; yerel mahkemece, 08.06.2017 tarihli celsede bozma ilamına uyulması yönünde ara kararı verildiği halde; davalının dava dışı çocukları tarafından da aleyhine nafaka davası açıldığına dair beyanı doğrultusunda araştırma yapılarak, eski hüküm gibi davacı lehine aylık 200 TL tedbir nafakası takdir edilmiştir.
Oysa, 08.06.2017 tarihli celsede bozma kararına uyulmasına açıkça karar verilmesi ile davacı yararına usule ilişkin kazanılmış hak doğmuştur. Bu ara karar sonrası mahkemenin yapacağı iş, bozma kararı doğrultusunda işlem yapmak ve gerekli kararı vermekten ibarettir. Kural olarak hâkim ara kararından dönebilirse de, bozmaya uyulmasına ilişkin karar, bunun istisnalarındandır. Diğer bir anlatımla, bozma kararına uyan mahkeme, bununla bağlıdır. Öte yandan, usuli kazanılmış hak kurumunun istisnaları da somut olayda söz konusu değildir.
O halde, yerel mahkemece; uyulan bozma ilamı doğrultusunda işlem yapılması gerekirken, oluşan usulü kazanılmış hakka aykırı biçimde eski hükmün aynen kurulmuş olması usul ve yasaya aykırıdır.
SONUÇ:Yukarıda birinci bendde açıklanan nedenlerle davacı tarafın sair temyiz itirazlarının reddine, ikinci bendde açıklanan nedenlerle hükmün HUMK"nun 428. maddesi gereğince davacı yararına BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK"nun Geçici Madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK"nun 440. maddesi gereğince karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 24.04.2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.