11. Hukuk Dairesi 2017/57 E. , 2018/6214 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :TİCARET MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen davada ... 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 25/12/2015 tarih ve 2014/419-2015/1061 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesinin davalı ... vekili tarafından istenildiği ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, davacıların ve davalıların, ... Grup Laboratuar AŞ"nin ortakları olduğunu, ortaklığın imza ile yetkilisinin davalı ..., diğer davalıların şirket ortağı ve şirket çalışanı olduğunu, davacıların murisi ... ’nun şirketin nakit para ihtiyacını karşılamak için borç verdiğini, borç tutarının takip tarihi itibari ile 508.323,68 TL"ye ulaştığını, borç ödenmeyince ... . İcra Müdürlüğünün 2011/3379 sayılı dosyasında takip başlatıldığını, takibin kesinleşmesi üzerine hacze gidildiğinde şirket binasının boşaltılmış olması nedeni ile haczi kabil mal bulunamadığını, haciz zabtının İİY. 105. madde anlamında geçici aciz belgesi niteliğinde olduğunu, bu nedenle eldeki davanın, davalı şirket ortakları aleyhinde açıldığını ileri sürerek 508.323,68 TL"nin takip tarihi olan 22/08/2011 tarihinden itibaren ticari faizi ile birlikte davalılardan müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalılar vekili, davacıların aktif dava ehliyeti olmadığını, müteveffa ... ’nun şirkete borç verdiğini, haciz işlemlerinin gereği gibi yerine getirilmediğini, bu nedenle alacağın öncelikle şirketten tahsilinin gerektiğini, müvekkillerinden ... ve ...’ün şirketi temsile yetkili olmadıklarını savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamı uyarınca davacı ... ’nun dava dışı şirketten alacaklı olarak açtığı bu davada asıl borçlu şirketten alacağın tahsil edilemediği, zararın oluşmasında dava tarihi itibari ile dava dışı şirket yöneticisi davalı ...’nın bu zarardan sorumlu olduğu, usulüne uygun olarak ticari defter ve kayıtları tutmamış olması, alınan paraların usulüne uygun olarak harcanmaması ve
kârlılığı artıracak önlemlerin alınmaması, şirketin kapalı kalması yönündeki fiili durumlara göre adı geçen davalının kusurunun da bulunduğu, buna göre davalı ... hakkındaki davanın yerinde olduğu, diğer davalıların ise dava tarihi itibari ile şirket yöneticisi olmadıklarından ötürü davada pasif husumet ehliyetlerinin bulunmadığı, ayrıca ... ve ...’nun kendi adlarına açmış oldukları davada şirketten alacaklılık sıfatını doğurur durumların bulunmaması nedeniyle aktif husumetin bulunmadığı ancak ... varisleri olarak davada sıfatlarının bulunduğu gerekçesiyle davacı ... ... varisleri ... ve ... davalı ... hakkındaki davasının kısmen kabulü ile; 503.323.68 TL"sinin dava tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte bu davalıdan alınarak davacılara verilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine, davacılar ... ve ..."nun kendi adlarına açtıkları davalarının aktif husumet eksikliği nedeniyle reddine, davacı ... ... varisleri ... ve ..."nun mirasçı sıfatıyla açtıkları davanın davalılar ..., ... bakımından davanın pasif husumet eksikliği nedeniyle reddine karar verilmiştir.
Kararı, davalı ... vekili temyiz etmiştir.
Dava, dava dışı anonim şirketin yönetim kurulu üyesi ve ortaklarına karşı açılan sorumluluk davasıdır.
... hükümleri uyarınca anonim şirketlerde yasa ve ana sözleşmenin kendilerine yüklediği görevleri gereği gibi yerine getirmeyen yönetim ve denetim kurulu üyeleri, bu yüzden oluşan zararlar nedeniyle ortaklığa, ortaklara ve ortaklık alacaklılarına karşı sorumludur. Bu sorumluluk, kusur ilkesine dayanmaktadır. Başka bir anlatımla, kusur yoksa yönetim ve denetim kurulunun da bir sorumluluğu söz konusu değildir. Sorumluluğun söz konusu olabilmesi için de öncelikle bir zararın doğması şarttır.
Yöneticiler ve denetçiler aleyhine açılacak sorumluluk davasında asıl dava hakkı, ortaklığa aittir. Ancak, zarar gören ortakların da yöneticiler ve denetçiler aleyhine dava açma hakkı bulunmaktadır. Ortakların dava açma hakkı da doğrudan doğruya zarar ve dolaylı zarar durumuna göre değişiklik içerir. Yönetim ve denetim kurulu üyelerinin ortaklığın mal varlığını azaltan veya kötüleştiren yasa ve ana sözleşme hükümlerine aykırı davranışları, ortaklar ve alacaklıların dolaylı zarar görmesine yol açar. Bu tür davalarda, hükmolunacak tazminatın da şirkete verilmek üzere istenmesi ve hükmedilmesi gerekmektedir. İkinci durum ise, doğrudan zarar halidir. Bu ihtimalde yöneticilerin veya denetçilerin eylemleri sonucunda ortakların ortaklığın zararından müstakil olarak gördükleri zararlar söz konusudur.
Uyuşmazlık konusu olayda yönetim kurulu üyesinin dava dışı anonim şirketi zararlandırıcı eylemleri söz konusu olup, açıklanan zararlar, dava dışı anonim şirketin doğrudan, davacılar murisinin ise, dolaylı zararı kapsamındadır. Bu durum karşısında, davacılar murisi ortağın dolaylı zarar talebi nedeniyle hükmolunacak tazminatın dava dışı anonim şirkete verilmesinin istenmesi gerektiği halde davacıların kendilerine verilmesini istemeleri nedeniyle davanın reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde davanın kabulüne karar verilmesi doğru görülmemiş kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davalı ... vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın adı geçen yararına BOZULMASINA, ödediği peşin temyiz harcının isteği halinde temyiz edene iadesine, 10/10/2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.