19. Hukuk Dairesi 2017/5422 E. , 2019/2020 K.
"İçtihat Metni"19. HUKUK DAİRESİ
MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi
SAYISI : 2016/382-2017/487
Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
- KARAR -
Davacı vekili, davacının ... Belediyesi Ulaştırma Koordinasyon Kurulu"nun 26/10/2007 tarih ve 2007/169-170 sayılı kararı gereğince 18+1 kapasiteli aracı alıp işlettiğini,... Minibüsçüler Odası ile Özel Halk Otobüsleri Kooperatifi arasında düzenlenen protokolle minibüs sahiplerinin halk otobüsü sahiplerini zarara uğrattıklarından bahisle halk otobüsü kooperatifi üyelerine verilmek üzere 38.100 TL bedelli bono düzenlenip kooperatif başkanlığına verildiğini, davacının da baskı altında davalıya bono bedelini ödediğini ancak İdare Mahkemesince Ulaştırma Koordinasyon Kurulu"nun 26/10/2007 tarihli kararının iptal edilerek kararın kesinleştiğini,davacının herhangi bir zarara sebebiyet vermediğini,davacı ile davalı arasında ticari ilişki ve alacak borç ilişkisinin bulunmadığını, davalıya yapılan ödeme nedeniyle davalının sebepsiz zenginleştiğini belirterek davalıya ödenen 38.100,00 TL"nin dava tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, davanın zamanaşımı süresi içinde açılmadığını, davalının Özel Halk Otobüsleri Kooperatifine bağlı esnaf, davacının ise minibüs esnafı olduğunu, ... Büyükşehir Belediyesi Ulaşım Koordinasyon Kurulunun 26/10/2007 tarih ve 2007/10-169-170 sayılı kararları ile 14+1 taşıma kapasiteli minibüslerin 18+1 kapasiteli otobüslere dönüştürüldüğünü, bunun da davalının da içinde bulunduğu özel halk otobüsü kooperatifi üyelerinin kazanç kaybına sebep olduğunu, Ulaştırma Koordinasyon Kurulunun 14+1 kapasiteli minibüslerinin 18+1 kapasiteli otobüslere dönüştürülmesi ile ilgili kararının mahkemece iptal edilmiş olmasına rağmen,iptal kararının uygulamaya geçmediğini, davacının da içinde bulunduğu minibüs esnafının 18+1 kapasiteli otobüslerle usulsüz yolcu taşımaya devam ettiğini, tarafların üyesi olduğu birlikler tarafından düzenlenen uzlaşma protokolünde minibüsçülerin özel halk otobüsçülerinin zararını kabul ettiklerini ve zarara karşılık 38.100,00TL bedelli bonoların düzenlenmesine 05.05.2011 tarihli protokol ile karar verildiğini, davalının da davaya konu bonoyu düzenleyip bedelinin ödediğini ileri sürerek davanın reddini istemiştir.
Mahkemece yapılan yargılama ve toplanan delillere göre, davacının dosyadaki mevcut belgelere ve itiraza uğramayan davalı iddialarına göre 2008 yılından itibaren iptal edilen kurul kararına göre; 18+1 kapasiteli otobüs kullanmaya devam ettiğinin ihtilaf konusu olmadığı ortada yargı kararlarına rağmen gerçekleşen fiili bir durum söz konusu olduğu,bu fiili durumun davalının bir halk otobüsü olmasından dolayı zararına olduğunun da açık olduğu,dolayısıyla böyle bir zarar için düzenlenen bononun ve bu bonoya dayalı ödemenin ortada zararın meydana gelmiş olması ve bu zararın telafi edilebilmesi için bononun düzenlendiğinin kabulü gerektiğinden belirtilen yargı kararı ile yapılan ödemenin sebepsiz kaldığının ileri sürülemeyeceği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş,hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davacı vekilinin yerinde görülmeyen bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı onama harcının temyiz eden davacıdan alınmasına, 26/03/2019 gününde oyçokluğuyla karar verildi.
MUHALEFET ŞERHİ
Dava, düzenleme sebebinin ortadan kalkması nedeniyle bedelsiz kaldığı iddia edilen bonodan dolayı borçlu olunmadığının tespiti talebine ilişkin olup, davalı davanın reddini istemiştir. Mahkemece davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından süresinde temyiz edilmiştir.
Dosya kapsamından anlaşıldığına göre, davacının üyesi olduğu dava dışı ... Minibüsçüler Esnaf Odası ile davalının üyesi olduğu yine dava dışı Özel Halk Otobüsleri Motorlu Taşıyıcılar Kooperatifinin birleştirilmesi ve böylece minibüslerin yolcu taşıma kapasitesinin artırılmasının dayanağı olan ... Büyükşehir Belediyesi Ulaşım Koordinasyon Kurulunun (UKOME) almış olduğu Karar birleşme işleminden sonra açılan dava neticesinde ... İdare Mahkemesinin kesinleşmiş Kararı ile iptal edilmiştir. Dava konusu bono’da İdare Mahkemesince iptal edilen UKOME Kararıyla minibüs ve otobüslerin tek çatı altında birleştirilmesi ve böylece minibüslerin yerine alınan araçlarla minibüslere nazaran yolcu kapasitesinin artırılmasından dolayı otobüs işletenlerinin uğrayacağı zararın karşılanması amacıyla Minibüsçüler Odası İle Özel Halk Otobüsleri Koop. arasında yapılan protokol uyarınca minibüs işleteni davacı tarafından otobüs işleteni davalıya verilmiştir. Uyuşmazlık ise, UKOME Kararının iptal edilmesi üzerine çıkmıştır. UKOME Kararı kesinleşen Mahkeme Kararı ile iptal edildiğinden davacının üyesi olduğu Minibüs Odası ile davalının üyesi olduğu Kooperatifin birleştirilmesinin ve dolayısıyla otobüsçü esnafının uğrayacağı zarara karşılık verilen bonoların düzenleme sebebi ortadan kalkmıştır. Bununla birlikte söz konusu birleşme üzerine uygulamaya başlanmış ve dolayısıyla minibüslerin yolcu kapasitesi artırılmışsa da dayanak UKOME Kararı iptal edildiğinden otobüsçü esnafının bu uygulamayı durdurma ve önleme ihtimali doğmuş bulunmaktadır. Uygulanmanın durdurulması ve önlenmesi ise minibüsçü esnafının eski duruma dönmesi sonucunu doğuracaktır. Diğer bir ifade ile yolcu kapasitesinin azaltılması sonucunun doğacak olmasıdır. Böyle bir sonucun ortaya çıkması halinde ise kısmen de olsa sebepsiz zenginleşme söz konusu olacaktır.
Hal böyle olunca, sonradan iptal edilen UKOME kararının uygulandığı süre ve varsa fiili uygulama süresi ayrı ayrı belirlenip, buna göre davalı alacaklının uğradığı zarar ve dolayısıyla davacının sorumlu olduğu tutar tespit edilip sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, bu yönler gözetilmeden yazılı gerekçe ile davanın tümden reddine karar verilmesi doğru olmamıştır. O nedenle bu yönden Mahkeme Kararının bozulması gerekirken onanmasının doğru olmadığı düşüncesiyle sayın çoğunluğun görüşüne katılmıyorum.