1. Ceza Dairesi 2017/80 E. , 2017/915 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Ağır Ceza Mahkemesi
SUÇ : Kasten öldürme
HÜKÜM : TCK"nun 27/2. maddesine göre meşru savunmada sınırın aşılması nedeniyle sanığa ceza verilmesine yer olmadığına.
Sanık ... hakkında maktul ..."e yönelik eylemleri nedeniyle yapılan yargılama sonunda, sanık hakkında kasten öldürme suçundan meşru savunmada sınırın aşılması nedeniyle ceza verilmesine yer olmadığına dair Ankara 2. Ağır Ceza Mahkemesinin 04.03.2014 tarih, 2012/353 esas ve 2014/82 karar sayılı hükmün sanık müdafii, katılanlar vekili ve Cumhuriyet Savcısı tarafından temyizi üzerine, Dairemizin 09.03.2016 tarih, 2015/2229 esas ve 2016/1139 karar sayılı kararı ile " sanığın TCK.nun 81 ve 29. maddeleri gereğince cezalandırılmasına karar verilmesi gerektiği" gerekçesiyle bozulduğu, bozma kararı üzerine yerel mahkemece "sanık hakkında meşru savunma sınırının aşılması nedeniyle ceza verilmesine yer olmadığına karar verilmesi gerektiği" gerekçesiyle hükümde direnilmesine karar verildiği görülmekle, 5271 sayılı CMK’nun 6763 sayılı Kanunun 36. maddesiyle değişik 307. maddesi ve aynı Kanunun 38. maddesi ile değişik 5320 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkında Kanuna eklenen geçici 10. madde uyarınca yapılan incelemede,
Dairemizce verilen bozma kararı usul ve yasaya uygun olup, yerel mahkemenin direnme gerekçesi yerinde görülmediğinden dosyanın direnme konusunda karar verilmek üzere Yargıtay Ceza Genel Kurulu"na gönderilmesi amacıyla Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 22/03/2017 gününde Üyeler ... ve ..."nın sanık hakkında TCK.nun 27/2 ve CMK.nun 223/3-c maddeleri uyarınca ceza verilmesine yer olmadığına karar verilmesi şeklindeki karşı oyu ile oyçokluğuyla karar verildi.
KARŞI OY:
Maktul ..."nin sanık ..."ın ablası ile evli olduğu ve anılanların aynı apartmanda farklı dairelerde oturdukları, maktulün sanığın ablası ile geçimsizlik yaşadığı, olay günü sanığın, ablası ve diğer aile bireylerini tatil için ... ilçesine götürdüğü sırada aracın arıza yapması üzerine ... iline geri döndüğü, gece saatlerinde sanığın alkol alıp eve gittiği esnada sanık ile maktul arasında geçen telefon görüşmesinde aralarında tartıştıkları, sanığın aracı park ettiği ve araçta bulunan bıçağını arka cebine koyduğu, bu sırada maktulün pencerede bulunduğu ve sanığı yanına çağırdığı, sanığın merdivenlerden çıktığı sırada maktulün ikamet ettiği dairenin kapısında bulunduğu ve aralarında tartışma ve itişme başladığı, itişme sırasında maktulün kendisine ait sustalı bıçakla sanığın göğüs ve batın bölgelerine toplamda 8 kez vurduğu ve onu hayati tehlike geçirmesine neden olacak düzeyde yaraladığı, bu sırada maktulü durdurmak isteyen sanığın, maktulün boğazını sıkarak etkisiz hale getirmeye çalıştığı, maktulün etkisiz hale gelmesi üzerine de elindeki bıçağı ele geçirip maktulün göğüs bölgsine vurarak onu öldürdüğü olayda;
Sanık vücudunun sekiz yerinden tamamı hayati tehlike geçirecek şekilde yaralanmış olup her ne kadar maktulün elindeki bıçağı ele geçirmiş olsa da yaralanmanın etkisiyle bitkin düşmüş bir durumda olup kendisini bu denli yaralayan maktulün eylemine devam etme ihtimali de bulunup elinde bıçak olmasa dahi vücudunu kullanarak bu kadar yarayı almış olan sanığı öldürme eylemini tamamlama imkanına sahiptir. Bu şartlar altında zaten kendisine karşı yapılan bir saldırı ve sonrasında yenilenmesi muhtemel olan saldırı karşısında sanığın eylemi yasal savunma olarak kabul edilmesi gerekir. Burada değerlendirilmesi gereken husus sanığın bıçağı eline geçirdikten ve maktulün saldırısını makul oranda önledikten sonra eylemine devam edip etmeyeceği hususudur. Zira sanığın bıçağı eline aldıktan sonra maktule karşı bir kaç darbe vurduktan sonra onu etkisiz kılacağı ya da kaçarak uzaklaşacağı, dolayısıyla eylemine devam etmemesi gerektiği hususu iddia edilebilir ise de ciddi bir şekilde yaralanan ve olaydan sonra merdivenin başında yürüyemeyecek halde bulunan sanığın içinde bulunduğu durum gereği yaşadığı korku ve panik ile tekrarlanması muhtemel olan maktul saldırısını sonlandırıncaya kadar bıçakla saldırması yasal savunma sınırlarında kalıp ancak yasal savunmanın boyutunu ve nerede sonlandıracağını ayarlaması o anki korku ve panikle sanıktan beklenemeyeceğinden yasal savunma sınırının korku ve panik ile aşıldığını kabul ederek sanık hakkında ceza verilmesine yer olmadığına karar verilmesi gerektiğinden, Dairemizin 09/03/2016 tarihli, 2015/2229 esas ve 2016/1139 karar sayılı kararının kaldırılarak mahkemece verilen ceza verilmesine yer olmadığına dair kararın onanmasına karar verilmesi düşüncesindeyiz.