22. Hukuk Dairesi 2015/20926 E. , 2018/1209 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi taraf vekillerince istenilmekle, temyiz taleplerinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili, davacının 06.11.2003-06.10.2013 tarihleri arasında davalıya ait işyerinde çalıştığını, davalı işverenin Ocak 2008 döneminden itibaren yapması gereken ücret zamlarını yapmaması sebebiyle iş sözleşmesinin fesih tarihine kadar ödenen ücretlerin eksik hesaplandığını. 2008 yılından itibaren 6 ayda bir periyodik olarak yapılması gereken ücret zamlarının yapılmamasının İş Kanunu"nun 5. maddesine aykırı olduğunu, kıdem ücretinin Ocak 2010 döneminden itibaren eksik ödendiğini, eksik ücret zammı ve ödenmeyen kıdem ücreti nedeniyle ikramiyenin de eksik ödenmesine sebep olduğunu, zira ikramiyenin temel ücret ile kıdem ücreti toplamından oluştuğunu ileri sürerek, ücret farkı, eşit davranmama tazminatı, kıdem ücret farkı, ikramiye farkı, ihbar tazminatı farkı ve ceza tazminatı alacaklarının davalıdan tahsilini talep etmiştir.
Davalı Cevabının Özeti:
Davalı vekili, anonim şirket olarak faaliyet gösteren davalı şirket bünyesinde çalışanların ücretlerini belirleme ve zam yapma yetkisinin şirket yönetim kuruluna ait olduğunu, 2003- 2013 yılları arasında sözleşmeli personel olarak çalışan davacının beyaz yakalı olarak tabir edilen sınıfa dahil olduğunu, beyaz yakalılar ile mavi yakalılar arasında yapılan işin niteliği gereği farklılık bulunduğunu, bu sebeple eşit davranma borcunun ihlal edildiğinden söz edilemeyeceğini, davacı ile aynı durumdaki çalışanlar arasında herhangi bir farklılık bulunmadığını, davacının bir kısım taleplerinin dayanağı olarak gösterdiği İnsan Kaynakları Yönetmeliğinin ilgili maddesinin Şirket Yönetim Kurulu Kararı ile değiştirildiğini, değişen bu hükmün tüm personele uygulandığını, davacıya 2010 yılına kadar eski Yönetmelik hükümlerine göre kıdem ücreti hesabı yapılarak ödendiğini. 2010 yılı sonrasında ise yalnızca şeker sektörüyle ilişkili bir kurumda çalışılan yılların kıdem hesabında dikkate alınmasına karar verildiğini, davacı tarafından da yıllarca bu uygulamaya itiraz edilmediğini ileri sürerek davanın reddi gerektiğini savunmuştur.
Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece, toplanan deliller ve bilirkişi raporu doğrultusunda davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Temyiz Başvurusu:
Kararı, taraf vekilleri temyiz etmiştir.
Gerekçe:
1-Davacı, kıdem ücretinin 2010 yılının Ocak ayından itibaren eksik ödenmeye başlandığını ileri sürerek eksik ödenen kıdem ücretini talep etmiş, davalı ise kıdem ücretinin dayanağı olan Yönetmeliğin 2010 yılı itibariyle şirket yönetim kurulu tarafından değiştirildiğini ve yeni yönetmelik hükümlerinin uygulanmaya başladığını savunmuştur. Gerçekten de dosya kapsamına göre, daha önce uygulanan İnsan Kaynakları Yönetmeliğinin 2010 yılı itibariyle değiştirildiği anlaşılmakta olup, değişen Yönetmeliğe kıdem ücretini düzenleyen 6.8.1.2 maddesinde; "sözleşmeli personelin bir Sosyal Güvenlik Kurumuna kesenek veya prim ödemek suretiyle şirkette, şirket iştiraklerinde. Türk Şekerde, özel şeker şirketlerinde, kooperatiflerde ve çalışırken askere gidip gelenlerin askerlikte geçen hizmet sürelerinin toplamı dikkate alınarak her bir hizmet yılı için temel ücretin 1/100 ü oranında kıdem ücreti olarak ödenir" düzenlemesi bulunmaktadır. Davacı taraf, kıdem ücretinin 2010 yılından itibaren eksik ödendiğini ileri sürmekte iken, değişen Yönetmeliğin kıdem ücretini düzenleyen ilgili maddesi aynı tarihten itibaren uygulanmaya başlanmıştır. Bu itibarla, taraflar arasındaki uyuşmazlığın ilgili Yönetmelik değişikliğinden kaynaklandığı anlaşılmaktadır. Hal böyle olunca, somut olay yönünden Yönetmelik değişikliği sabit olduğuna göre, bu kapsamda değerlendirme yapılmaması hatalı olmuştur. Davacının davalı işverenin eşit işlem borcuna aykırı davrandığına yönelik iddiası ile, davalının Yönetmelik hükmünün herkese uygulandığına yönelik savunması bağlamında araştırma ve inceleme yapılarak, Yönetmelik değişikliğinin değerlendirilmesi suretiyle bir sonuca gidilmesi yerine eksik inceleme ile karar verilmesi bozmayı gerektirmiştir.
2-Dosya içerisinde bulunan iş sözleşmesinin "ücret ve ücret artışlarının belirlenmesi" başlığını taşıyan 6. maddesi: "sözleşmeli personelin aylık, sözleşme ücretleri ile sosyal yardımları ve görevle ilgili her çeşit ödemeleri ve bunların artışları: işyeri görev unvanı, öğrenim durumu ve benzeri faktörler ile ücret artışlarına ilişkin belirtilen hususlar gözönünde bulundurularak şirket yönetim kurulunca net olarak belirlenir" düzenlemesini içermekte ve madde içerisinde performans gibi bir takım ücret artışlarına ilişkin hususlar yer almaktadır.
Somut olayda, davacı söz konusu maddenin 2005 yılının 12. ayına kadar uygulandığını, davacı ve onun statüsündeki diğer sözleşmeli personelin ücret ve ücret artışlarının bu maddeye göre düzenlenerek ödendiğini, ancak 2008 yılının 1. ayından itibaren zam artışlarının uygulanmadığını iddia ederek fark alacakları talep etmiştir. Her ne kadar Mahkemece sözleşmenin 6. maddesine göre fark alacakları hüküm altına alınmış ise de söz konusu fark alacaklar belirlenirken madde kapsamındaki kriterler, performans vs. gibi unsurlarla birlikte, anılan maddenin uygulandığı emsal işçilerin kıyaslanması ve sözleşme hükümlerinin birlikte değerlendirilerek ücretlerin ve bu ücrete göre belirlenecek diğer alacakların tespiti gerekmektedir. Bu yön gözetilmeksizin eksik inceleme ile karar verilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
3-Dosya kapsamına göre, davacının ücret zammına ilişkin talebinin Ocak 2008 sonrası, kıdem ücretine ilişkin talebinin Ocak 2010 sonrası, eksik ikramiye ödemesine ilişkin talebinin ise Ocak 2009 sonrası döneme ilişkin olduğu anlaşılmaktadır. Dosyada aynı bilirkişi tarafından düzenlenen bir adet kök ve iki adet ek rapor bulunmakta olup, Mahkemece sonuç olarak 13.04.3015 tarihli ek rapora itibar edilerek hüküm tesis edilmiş ise de, bilirkişi raporlarında, davacının bildirdiği sürelerin dışındaki dönem yönünden de hesaplama yapıldığı anlaşılmaktadır. Bu bakımdan hatalı bilirkişi raporlarına itibar edilerek karar verilmesi doğru olmamıştır. Davacının talepleri konusunda, dava dilekçesinde bildirilen dönemlere göre, dosyada mevcut tüm bordrolar, ödemelere ilişkin banka kayıtları da gözönüne alınarak uzman bilirkişiden rapor alındıktan sonra, toplanan tüm deliller birlikte değerlendirilerek bir sonuca varılması gerekirken, eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebepten BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgililere iadesine, 23/01/2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.