3. Hukuk Dairesi 2014/10943 E. , 2015/302 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : NAZİLLİ 1. AİLE MAHKEMESİ
TARİHİ : 24/10/2013
NUMARASI : 2012/838-2013/709
Taraflar arasında görülen yoksulluk nafakasının kaldırılması davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm davalı tarafından temyiz edilmiştir.
Y A R G I T A Y K A R A R I
Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Davacı vekili dava dilekçesi ile; davacının 500 Euro yoksulluk nafakası ödediğini, malulen emekli olduğunu, aylık net gelirinin 2.541.37 Euro olduğunu, davacının malvarlığının bulunduğunu belirterek, yoksulluk nafakasının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesi ile; davacının Nazilli"de ve Almanya"da evi olduğunu belirterek, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece; davanın kabulüne karar verilmiş, hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
TMK’nun 176/3.maddesi uyarınca; irat biçiminde ödenmesine karar verilen maddi tazminat veya nafaka, alacaklı tarafın yeniden evlenmesi ya da taraflardan birinin ölümü halinde kendiliğinden kalkar; alacaklı tarafın evlenme olmaksızın fiilen evliymiş gibi yaşaması, yoksulluğunun ortadan kalkması ya da haysiyetsiz hayat sürmesi halinde mahkeme kararıyla kaldırılır.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 07.10.1998 tarih ve 1998/2–656 E.–688 K.sayılı kararında da kabul edildiği gibi, yeme, giyinme, barınma, sağlık, ulaşım, kültür (eğitim) gibi bireyin maddi varlığını geliştirmek için zorunlu ve gerekli görülen harcamaları karşılayacak düzeyde geliri olmayanları yoksul kabul etmek gerekir.
Hemen belirtmek gerekir ki; Hukuk Genel Kurulu"nun yerleşik kararlarında "asgari ücret seviyesinde gelire sahip olunması" yoksulluk nafakası bağlanmasını olanaksız kılan bir olgu kabul edilmediği gibi asgari ücretin üzerinde gelire sahip olunması da yoksulluk nafakası bağlanmasını olanaksız kılan bir olgu olarak kabul edilmemiştir. (HGK.07.10.1998 gün, 1998/2–656 E, 1998/688 K. 26.12.2001 gün 2001/2–1158–1185 sayılı ve 01.05.2002 gün 2002/2–397–339 sayılı kararları). Bu durum, ancak nafakanın miktarını tayinde etken olarak dikkate alınmalıdır.
Somut olayda; tarafların anlaşmalı olarak boşandıkları, 500.00 Euro yoksulluk nafakasının protokol ile belirlendiği, boşanmaya dair kararın 16/08/2002 tarihinde kesinleştiği, davacının % 60 engelli olduğu, aylık net gelirinin 2.541.37 Euro olduğu, aracı olduğu, Kuşadası"nda taşınmazı olduğu, yeniden evlendiği, davalı kadının ise 25/06/2010 tarihinden beri yaşlılık aylığı aldığı, çalışmayan kızı ile kendi evinde kaldığı, Sultanhisar ve Kuşadası"nda taşınmazı olduğu, aracı olduğu anlaşılmıştır. Nafaka alacaklısı kadının, yasal şartlar oluştuğunda yaşlılık aylığını hakedeceği davacı tarafından öngörülmesi gereken bir konu olduğu gibi davalıya halen ödenen yaşlılık aylığı da asgari ücret düzeyinde olduğundan onu yoksulluktan kurtaracak nitelikte değildir.
Bu durumda; davacının, davalı kadın ile aynı ekonomik şartlara sahip olması, nafakanın kaldırılmasına değil, artırılması veya azaltılmasına etki edecek olgulardandır.
O halde, mahkemece yapılacak iş; tarafların sosyal ve ekonomik durumları gözetilip, nafaka takdir edilirken taraflar arasında mevcut olan denge durumu da dikkate alınarak, TMK"nın 4.maddesinde vurgulan hakkaniyet ilkesi gereğince, nafakanın uygun bir miktarda indirilmesine karar vermek olmalıdır.
Yanılgılı değerlendirme sonucu, yoksulluk nafakasının dava tarihinden itibaren geçerli olacak şekilde tamamen kaldırılmasına karar verilmiş olması doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 12.01.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.