3. Hukuk Dairesi 2014/14765 E. , 2015/351 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : DENİZLİ 2. AİLE MAHKEMESİ
TARİHİ : 14/05/2014
NUMARASI : 2013/685-2014/348
Taraflar arasında görülen yardım nafakası davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Y A R G I T A Y K A R A R I
Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Dava; yardım nafakası istemine ilişkindir.
Somut olayda; özel üniversitede öğrenimine devam eden davacı taraf, üniversite bitene kadar masraflarını karşılayacağını söylediğini iddia ettiği babasından aylık 3.000,00 TL yardım nafakası talep etmiş, davalı taraf yeniden evlendiğini, eşine, bu evliliğinden olan kızına ve annesine bakmakla yükümlü olduğunu, davacının annesinin de ekonomik durumunun iyi olduğunu, kendi işlerinin ise bozulduğunu beyan ederek davanın reddini istemiş, mahkemece; davanın kısmen kabulü cihetine gidilerek; dava tarihinden itibaren aylık 2.500,00 TL yardım nafakasının davalı babadan tahsiline karar verilmiştir.
Hüküm; davalı baba tarafından temyiz edilmiştir.
TMK.nun 328.maddesi gereğince, anne babanın bakım borcu, çocuğun ergin olmasına kadar devam eder. Ancak çocuk ergin olduğu halde eğitimi devam ediyorsa ana ve baba durum ve koşullarına göre kendilerinden beklenebilecek ölçüde olmak üzere eğitimi sona erinceye kadar çocuğa bakmakla yükümlüdürler.
Diğer taraftan TMK.nun 364.maddesinde; herkesin yardım etmediği takdirde yoksulluğa düşecek olan üstsoyu ve alt soyu ile kardeşlerine nafaka vermekle yükümlü olduğu düzenlenmiştir.
Hukuk Genel Kurulu"nun 07.06.1998 gün, 1998/656-688 sayılı ilamında; yeme, giyinme, barınma, sağlık, ulaşım, kültür gibi bireyin maddi varlığını geliştirmek için gerekli görülen harcamaları karşılayacak düzeyde geliri olmayanların yoksul kabul edilmesi gerektiği vurgulanmıştır.
Yardım nafakası aile bireylerini yoksulluk ve düşkünlükten kurtarmaya ilişkin bir nevi sosyal yardımlaşma olup, ahlak kuralları ile geleneklerin zorunlu kıldığı bir ödevdir. Yardım nafakası isteyenin kusuru ile yardıma muhtaç duruma düşmüş olması, yükümlüyü borcundan kurtarmayacağı gibi, herhangi bir nedenle aile bağlarının zayıflamış olması da yükümlülüğü ortadan kaldıran bir neden olarak düzenlenmemiştir.
Yardım nafakasına karar verilebilmesi için nafaka isteyenin yardım edilmemesi halinde zarurete düşeceğinin anlaşılması gerekmektedir. Zarurete düşme terimi çok sıkıntılı bir durumu ve ekonomik şartları ifade eder. Hükmedilecek yardım nafakası miktarı yalnızca söz konusu sıkıntılı durumu önlemeye matuftur. Yardım nafakası yoluyla nafaka isteyenin geçiminin ve her türlü gereksinmelerinin sağlanması gerekmez.
Eğitimine devam eden reşit birey kendi emek ve geliriyle yaşamını sürdürmekten yoksun ise ana babasından öğrenimini tamamlayıncaya kadar yardım nafakası isteyebilir. Ne var ki bunu vermekle yükümlü tutulacak kişilerin geçim sıkıntısına düşürülmemesi asıldır. Bunun için belirlenen nafakanın; davacının geçinmesi için yeterli, nafaka yükümlüsünün geliriyle orantılı olacak şekilde Medeni Kanun"un 4.maddesindeki hakkaniyet ilkesi de gözetilerek takdir edilmesi gerekir.
Tüm bu bilgiler ışığında; davacının İzmir Ekonomi Üniversitesi İletişim Fakültesi bölümünde öğrenimine başladığı, bir yıl sonra aynı üniversitede Hukuk Fakültesi bölümüne yatay geçiş yaptığı, tanık beyanlarına göre, davacının davalının bilgi ve onayı ile özel okula gittiği, herhangi bir gelirinin bulunmadığı ve eğitimini sürdürebilmek için anne babasının yardımına muhtaç olduğu anlaşılmakta olup, davacının zaruret içinde bulunduğunun kabulü zorunludur. Buna göre davacı lehine yardım nafakası takdir edilmesinde bir isabetsizlik yoktur.
Ancak mahkemece; davacının eğitimi nedeniyle ortaya çıkan giderler ile nafaka yükümlüsü babanın ekonomik ve sosyal durumu tam olarak araştırılmadan, davalı babanın ilk sene okul giderlerini karşıladığı ve bu nedenle ekonomisinin davacıyı okutmaya yeterli olduğu gerekçe gösterilerek nafaka takdiri yoluna gidilmesi doğru görülmemiştir.
Davalı babanın ekonomik ve sosyal durumunun araştırılması için mahkemece her ne kadar müzekkere yazılmış ise de, müzekkerede davalı babanın kömür ticareti ile uğraştığı, kendisine ait evde oturduğu, eşi ve kızı Sude"ye bakmakla yükümlü olduğu hususları yazılmış olup davalının aylık veya yıllık gelir durumu belirtilmemiş, mahkemece de davalının gelirinin tespiti amacı ile başkaca bir araştırma yoluna gidilmemiştir.
Hal böyle olunca mahkemece; öncelikle tarafların ekonomik ve sosyal durumlarının ayrıntılı bir şekilde araştırılıp tespit edilmesi, davacının eğitimi nedeni ile ortaya çıkan giderlerin açıklığa kavuşturulması, ardından da gerçekleşen sosyal ve ekonomik durumlar, yardım nafakasının niteliği, davacının özel bir üniversitede öğrenim gördüğü hususları gözetilerek hakkaniyete uygun bir nafaka takdir edilmesi gerekirken, eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulmuş olması doğru görülmemiş, bu husus bozmayı gerektirmiştir.
Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 12.01.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.