Abaküs Yazılım
3. Hukuk Dairesi
Esas No: 2014/14543
Karar No: 2015/373
Karar Tarihi: 12.01.2015

Yargıtay 3. Hukuk Dairesi 2014/14543 Esas 2015/373 Karar Sayılı İlamı

3. Hukuk Dairesi         2014/14543 E.  ,  2015/373 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ : BURSA 7. AİLE MAHKEMESİ
    TARİHİ : 13/05/2014
    NUMARASI : 2013/474-2014/360

    Taraflar arasında görülen yoksulluk ve iştirak nafakası davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm davacı tarafından temyiz edilmiştir.

    Y A R G I T A Y K A R A R I
    Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
    Davacı vekili, tarafların Bursa 3.Aile Mahkemesinde boşandıklarını, davalı yararına aylık 125,00 TL yoksulluk nafakasına hükmedildiğini, boşanmayla birlikte velayeti anneye verilen çocuğun velayetinin Bursa 2. Aile Mahkemesinin 2011/1305 Esas 2012/1093 Karar sayılı kararı ile babaya verildiğini, davalının 2012 yılı Aralık ayından itibaren çalışmaya başladığını, bunun mali sosyal durum araştırması ve SGK kayıtlarından da anlaşılabileceğini, tarafların müşterek çocuğunun 2008 yılından bu yana davacının yanında kaldığını, dolayısıyla 2008 yılı ile Bursa 2. Aile Mahkemesinin karar tarihi olan 28/12/2011 tarihi arasında fazladan iştirak nafakası aldığını, müşterek çocuğun öğrenci olduğunu, ihtiyaçlarının bulunduğunu, tüm bu nedenlerle davanın kabulü ile davalı yararına hükmedilen yoksulluk nafakasının 2012 yılı Aralık ayı itibariyle kaldırılmasına, fazladan ödenen 250 TL yoksulluk nafakasının yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, müşterek çocuk için fazladan ödenen 3.600 TL"nin 28/05/2013 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, müşterek çocuk yararına aylık 350 TL iştirak nafakası takdirine, adli yardım taleplerinin kabulüne karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
    Davalı vekili cevap dilekçesinde, tarafların Bursa 3.Aile Mahkemesi kararıyla boşandıklarını, boşanma kararı ile birlikte davalının ailesi ile birlikte yaşamaya başladığını, davacının bu süreç içerisinde hiçbir ödeme yapmadığını, bu alacakların icra yoluyla ancak tahsil edilebildiğini, geçen süre zarfında davalının ekonomik durumunda herhangi bir değişikliğin söz konusu olmadığını, davacı tarafın talep ettiği ve fazla ödendiği iddia edilen iştirak nafakasını kabul etmediklerini, iştirak nafakasının kaldırıldığını, müşterek çocuğun velayetinin anneden alınarak babaya verilmesi hususunda, davacının maddi gücü, ailesinin maddi gücü ve küçüğe verebileceği eğitim olanaklarının büyük rol oynadığını, açılan haksız davanın ve taleplerin reddine karar verilmesini talep etmiştir.
    Mahkemece, davacı, davalının sigortalı olarak çalıştığını, yoksulluğunun ortadan kalktığını, nafakanın kaldırılmasını talep etmiş ise de; bu iddianın ispatlanamadığı, buna dair bilgi ve belgenin dosyaya sunulmadığı, müşterek çocuğun halen davacının yanında kaldığı, davacının ise ailesine ait evde oturduğu, kira ödemediği, dinlenen davacı tanık beyanlarından da müşterek çocuğun ihtiyaçlarının davacının ailesi tarafından karşılandığı, davalının kısa bir süre çalışmasının kendisini yoksulluktan kurtarmaya yetmeyeceği, kaldı ki; davalının çalıştığına dair iddiaların gerek tanık ve gerekse dosya kapsamından söylemden öteye gitmediği, asgari ücretle çalışmasının başlı başına yoksulluk nafakasının kaldırılmasını gerektirmediği, yoksulluk nafakasının aylık 125 TL gibi makul bir düzeyde olduğu gerekçesiyle davacının açmış olduğu yoksulluk nafakasının kaldırılması ile geriye dönük yoksulluk ve iştirak nafakalarının tahsiline yönelik taleplerinin velayetin davacı babaya verilmesine dair kararın kesinleşme tarihi de dikkate alınarak reddine karar verilmiş, hüküm davacı tarafından süresinde temyiz edilmiştir.
    Dava, yoksulluk nafakasının kaldırılması, fazla ödendiği iddia edilen 250 TL yoksulluk nafakası ve 3600 TL iştirak nafakasının iadesi ile 350 TL iştirak nafakasına hükmedilmesi istemine ilişkindir.
    Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, sair temyiz itirazları yerinde değildir.
    Dosya kapsamına göre, tarafların 23.10.2007 tarihinde boşandıkları, davalı kadın için 125, 2003 doğumlu çocuk için 75 TL nafakaya hükmedildiği, kararın 24.3.2008 tarihinde temyiz edilmeksizin kesinleştiği, davacının, 28.12.2011 tarihinde velayetin değiştirilmesi ve iştirak nafakasının kaldırılması istemiyle dava açtıği, 30.11.2012 tarihinde, Bursa 2. Aile Mahkemesinin 2012/1093 sayılı Kararıyla, velayetin babaya verilmesine, dava tarihinden itibaren iştirak nafakasının kaldırılmasına karar verildiği, kararın, temyiz edilmeksizin 22.1.2013 tarihinde kesinleştiği, eldeki davada, davacı vekili, müşterek çocuğun 2008"den beri fiilen babanın yanında kaldığı iddiasıyla bu tarihten, Bursa 2. Aile Mahkemesinin 2012/1093 sayılı Kararıyla iştirak nafakasının kaldırılmasına karar verdiği tarihe kadarki ödenen 3.600 TL"nin iadesini, çocuk için 350 TL iştirak nafakası ile davalı için ödediği yoksulluk nafakasının kaldırılmasını ve fazla ödendiğini iddia ettiği yoksulluk nafakasının iadesini talep etmiş; mahkemece, davacının açmış olduğu yoksulluk nafakasının kaldırılması talebinin reddine, geriye dönük yoksulluk ve iştirak nafakalarının tahsiline yönelik taleplerinin velayetin davacı babaya verilmesine dair kararın kesinleşme tarihi de dikkate alınarak reddine karar verildiği, tarafların ekonomik ve sosyal durumlarının tam olarak tespit edilmediği anlaşılmaktadır.
    Bu durumda, mahkemece, Bursa 2. Aile Mahkemesinin 2011/1305 Esas 2012/1093 Karar sayılı dosyası celbedilerek, eldeki davayla, dava sebeplerinin yani dayanılan vakıaların aynı olup olmadığı tespit edildikten sonra, talebin, velayetin fiilen kullanıldığı tarihle anılan mahkeme kararıyla iştirak nafakasının kaldırıldığı tarih arasında ödendiği iddia edilen iştirak nafakasının iadesi olduğu dikkate alınarak, gerekli araştırma yapılarak, ödeme yapılıp yapılmadığı, yapıldıysa ödemenin sebebi, kapsamı belirlendikten sonra, sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde iştirak nafakasının iadesi isteminin reddi yönünde hüküm tesisi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
    Ayrıca, TMK"nun 175.maddesine göre; ""Boşanma yüzünden yoksulluğa düşecek taraf, kusuru daha ağır olmamak koşuluyla geçimi için diğer taraftan malî gücü oranında süresiz olarak nafaka isteyebilir.""
    TMK’ nun 176/3.maddesi uyarınca; "irat biçiminde ödenmesine karar verilen maddi tazminat veya nafaka, alacaklı tarafın yeniden evlenmesi ya da taraflardan birinin ölümü halinde kendiliğinden kalkar; alacaklı tarafın evlenme olmaksızın fiilen evliymiş gibi yaşaması, yoksulluğunun ortadan kalkması ya da haysiyetsiz hayat sürmesi halinde mahkeme kararıyla kaldırılır", hükümleri yer almaktadır.
    TMK.nun 182.maddesine göre; boşanma kararı ile velayetin kullanılması kendisine verilmeyen eş, çocuğun bakım ve eğitim giderlerine gücü oranında katılmak zorundadır. TMK.nun 330.maddesindeki düzenleme, nafaka miktarının çocuğun ihtiyaçları ile ana ve babanın hayat koşulları ve ödeme güçlerine göre belirlenir şeklindedir. TMK"nun 331.maddesi uyarınca da; durumun değişmesi halinde hakim nafaka miktarını yeniden belirler veya nafakayı kaldırabilir.
    Bu itibarla, tarafların ekonomik ve sosyal durumlarının ayrıntılı şekilde araştırılmasından sonra hasıl olacak sonuca göre, davacının yoksulluk nafakasının kaldırılması ve iştirak nafakasına hükmedilmesi talepleri hakkında bir karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile yazılı şekilde bu kalem istemlerin de reddi yönünde hüküm kurulması usul ve yasaya uygun bulunmamıştır.
    Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 12.01.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.





    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi