3. Hukuk Dairesi 2014/12381 E. , 2015/435 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : ZONGULDAK 2. AİLE MAHKEMESİ
TARİHİ : 11/03/2014
NUMARASI : 2013/40-2014/115
Taraflar arasında görülen menfi tespit davasının yapılan yargılaması sonunda yerel mahkemece verilen hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkili tarafından ödendiği halde birikmiş nafaka alacakları için davalı tarafından yapılan takip nedeniyle borçlu olmadığının tespitini talep ve dava etmiştir.
Mahkemece davanın kabulü cihetine gidilmiş, hüküm davalı vekilince temyiz edilmiştir.
Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, sair temyiz itirazları yerinde değildir.
Dava, davalının birikmiş nafaka alacağı için yaptığı ilamlı icra takibine karşı, davacı borçlunun açtığı menfi tespit davasıdır.
İcra ve İflas Hukukundaki menfi tespit davası (m.72), gerek maddi hukuk, gerek usul hukuku bakımından genel hükümlere tabi bir davadır.
Bu nedenle menfi tespit davasında yargılama usulü, genel hükümlere (HUMK hükümlerine) tabidir.
Menfi tespit davası, konusu belli bir değerle ilgili bulunduğundan, borçlunun borçlu olmadığını iddia ettiği miktar üzerinden nispi harç alınması gerekir.
Dava sonunda verilen kararın temyizi ve karar düzeltmesi, tamamen genel hükümlere (HUMK m.427) tabidir.
Menfi tespit davasının hükme bağlanması da genel hükümlere tabi olduğundan, davayı kaybeden tarafın yargılama giderlerine mahkûm edilmesi gerektiği kuşkusuzdur.
Bu noktada, vekâlet ücreti, Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 423. maddesinin 6. bendinde açıkça belirtildiği gibi bir yargılama gideridir. O nedenle, 29.05.1957 gün 4/6 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında yazılı olduğu şekilde yargılama giderlerinden olan avukatlık parası, diğer yargılama giderlerinde olduğu gibi mahkemece kendiliğinden hükme bağlanır.
Davada haklı çıkan taraf kendini vekil ile temsil ettirmiş ise kural olarak vekalet ücreti diğer yargılama giderleri gibi haksız çıkan taraftan alınarak haklı çıkan tarafa verilir (HUMK m.416, m.417). Burada önemli olan, tarafın haklı çıkıp çıkmamasıdır.
Sonuç olarak; gerek maddi hukuk, gerekse usul hukuku bakımından genel hükümlere tabi bulunan ve özellikle konusu belli bir değerle ilgili bulunduğundan, borçlunun borçlu olmadığını iddia ettiği miktar üzerinden nispi harç alınan menfi tespit davasında, yargılama gideri olarak karşı tarafa yükletilecek vekalet ücretinin de nispi tarifeye göre belirlenmesi gerektiği, buna istisna getiren her hangi bir düzenlemenin bulunmadığı açıktır.
Somut olayda; icra tehdidi altında menfi tespit davasını açan davacının menfi tespit talebinin kabulü ile, davalı tarafından istenen 3080 TL miktar kadar borçlu olmadığının tespitine karar verildiğine göre; Mahkemece davada haklı çıkmış olan borçlu yararına, kabul edilen miktar üzerinden nispi vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiği kuşkusuzdur.
Davada kendini vekille temsil ettiren davalı yararına reddedilen kısım üzerinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi"nin 12.maddesi uyarınca tarifenin 3.kısmına göre nisbi vekalet ücreti tayin edilmesi gerekirken hiç hükmedilmemiş olması doğru değil ise de, bu hususun düzeltilmesi yeniden yargılamayı gerektirmediğinden davalı vekilinin bu yöne ilişkin temyiz itirazlarının kabulü ile, hükmün 4.fıkrasından sonra gelmek üzere "davalı taraf kendini vekille temsil ettirdiğinden, hüküm tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesaplanan 1.500 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine" sözcüklerinin eklenmesine, hükmün bu şekilde düzeltilmesine ve düzeltilmiş bu şekliyle ONANMASINA ve peşin alınan karar düzeltme harcının istek halinde düzeltme isteyene iadesine, 13.01.2015 tarihinde oybirliği ile karar verildi.