3. Hukuk Dairesi 2014/12595 E. , 2015/468 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : ŞANLIURFA 1.AİLE MAHKEMESİ
TARİHİ : 27/06/2013
NUMARASI : 2012/545-2013/683
Taraflar arasında görülen nafaka davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Y A R G I T A Y K A R A R I
Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Davacı vekili dava dilekçesinde; tarafların boşandığını, boşanma ilamıyla birlikte tarafların müşterek çocuklarının velayetinin müvekkiline bırakıldığını, eş ve çocuklar için ayrı ayrı 60,00 TL"ye nafakaya hükmedildiğini ancak aradan geçen zamanda nafakaların ihtiyaçları karşılamada yetersiz kaldığını belirterek; müvekkili için ödenen 60,00 TL nafakanın 350,00 TL"ye, çocuklar için ayrı ayrı ödenen 60,00 TL nafakanın 300,00"er TL"ye çıkarılmasını talep etmiştir.
Davalı cevap dilekçesinde; nafakaları ödediğini ayrıca oğlunun da çalıştığını, annesine ve kardeşlerine baktığını beyan etmiştir.
Mahkemece, boşanma kararı kesinleşmediği için davanın tedbir ve iştirak nafakasının artırılması istemine ilişkin olduğu belirtilerek; eş için ödenen aylık 60,00 TL nafakanın 200,00 TL"ye, müşterek çocuklardan Tuba için ödenen aylık 60,00 TL nafakanın aylık 150,00 TL"ye çıkarılmasına, müşterek çocuk Ayşe Gül reşit olduğu için onunla ilgili talep hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiş, hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dosyadaki bilgi ve belgelerden; tarafların 25.04.1988 yılında evlendikleri, 1986, 1993 ve 2000 doğumlu üç müşterek çocuklarının bulunduğu, davacının 2002 yılında boşanma davası açtığı, yargılama sonunda 03.03.2003 tarihli ilamla davalı kocanın evine ve çocuklarına bakmadığı, alkol alıp, kumar oynadığı, evlilik birliğinin kökten sarsıldığı gerekçesiyle tarafların boşanmalarına karar verildiği, velayetinin anneye bırakıldığı, eş ve 3 çocuk için 60,00 TL"şer nafakaya hükmedildiği, boşanma ilamı kesinleşmediği için tarafların halen karı koca oldukları ve ayrı yaşamaya devam ettikleri, geçen süreçte 1986 ve 1993 doğumlu çocukların reşit olduğu, davacının 20.06.2012 günü eldeki artırım davasını açtığı, ev hanımı olan davacının davalıdan aldığı nafaka dışında hiç bir gelirinin bulunmadığı, kirada oturduğu, müşterek üç çocuğuyla birlikte yaşadığı, 1993 ve 2000 doğumlu müşterek çocukların öğrenci olduğu, davalının devlet memuru olduğu, aylık 1.800,00 TL gelirinin bulunduğu, lojmanda kaldığı anlaşılmaktadır.
Bir davada ileri sürülen maddi olguların hukuki nitelendirmesini yapmak, uygulanacak yasa maddesini bulmak ve uygulamak hakimin doğrudan görevidir (HUMK 76, HMK 33).
Davacı vekili, her ne kadar bu davada yoksulluk ve iştirak nafakasının artırılmasına karar verilmesini istemiş ise de, taraflar arasındaki boşanma davası, henüz kesinleşmediği için, bu davadaki talebin hem eş hem de çocuk yönünden tedbir nafakasının artırılması istemine ilişkin olduğunun kabulü gerekir.
Tedbir nafakasının niteliği ve yasal düzenleme gereği davalı birliğin giderlerine gücü oranında katılmak zorundadır. Zira; evlilik birliğinin korunması ve devamını sağlamak için eşlerin asgari ölçüde uyması gereken bazı yükümlülükler ve karşılamaları gerekli bazı ortak giderler mevcuttur. Buna göre evlilik birliğinin ortak giderleri olan kira, elektrik, yakıt, su ve benzeri giderlere davalı eş katılmak zorundadır.
Diğer taraftan hakim, eşlerin birlikte yaşarken sürdürdükleri hayat seviyesini ayrı yaşamaları halinde de korumaları gerektiğini gözetmelidir.
Somut olayda, nafakaların takdir edildiği tarih ile eldeki artırım davasının açıldığı tarih arasında yaklaşık 10 yıl geçmiş olup, bu süreçte çocuğun yaşının büyüdüğü, ihtiyaçlarının artığı, nafaka yükümlüsünün aldığı maaş miktarının dolayısıyla gelirinin arttığı, nafaka miktarının eş ve çocuğun ihtiyaçlarını karşılamada oldukça yetersiz kaldığı açıktır.
Hal böyle olunca mahkemece; tarafların gerçekleşen sosyal ve ekonomik durumları, nafakanın niteliği, günün ekonomik koşulları ve TMK"nun 4.maddesinde vurgulanan hakkaniyet ilkesi göz önünde bulundurularak, daha yüksek oranda artışa hükmedilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirmeyle yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı görülmüş, bu husus bozmayı gerektirmiştir.
Kabule göre de, iştirak nafakası boşanma hükmünün kesinleşmesi ile başlar, çocuğun reşit olmasıyla sona erer. Boşanma ilamı kesinleşinceye kadar çocuk için ödenecek nafaka tedbir nafakası mahiyetinde olup, mahkemece bu nafakanın iştirak olarak nitelendirilmesi doğru görülmemiştir.
Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 13.01.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.