3. Hukuk Dairesi 2014/12711 E. , 2015/469 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : KOCAELİ 3. AİLE MAHKEMESİ
TARİHİ : 04/03/2014
NUMARASI : 2013/758-2014/151
Taraflar arasında görülen nafaka davasının yapılan yargılaması sonunda yerel mahkemece verilen hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Y A R G I T A Y K A R A R I
Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Davacı vekili dava dilekçesinde; tarafların anlaşmalı boşandıklarını, boşanma protokolünde müvekkilinin davalıya aylık 2.500,00 TL nafaka ödemeyi kabul ettiğini, müvekkilinin fahiş orandaki bu miktarı davalının boşanmayı zorlaştıracağını bildiği için kabullendiğini, müvekkilinin, boşanmadan sonraki bir yıl boyunca tüm maddi imkanlarını zorlayarak nafakayı ödediğini, nafaka takdir edildiğinde kazancının 8.000,00 TL olduğunu, oysa boşanma tarihinden 2 ay sonra işten çıkarıldığını, 7 ay boyunca işsiz kaldığını, şuan girdiği işten aylık 4.500,00 TL kazandığını, evlilik hazırlıkları içinde olduğunu, artık aylık 2.500,00 TL nafakayı ödeyebilecek maddi gücünün kalmadığını belirterek; yoksulluk nafakasının aylık 700,00 TL"ye indirilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde; talep edilen indirimin kabul edilmesi halinde İstanbul"da yaşayan müvekkilinin yoksulluğa düşeceğini savunarak, davanın reddine karar verilmesini dilemiştir.
Mahkemece, davacının boşanma davasından sonra iş değiştirdiği, davalının asgari ücretin üzerinde gelirinin bulunduğu, boşanma kararından sonra tarafların gelirlerinde değişiklik olduğu, değişen ekonomik ve sosyal durum çerçevesinde davacının ödemekle yükümlü olduğu nafakanın fazla olduğu gerekçesiyle indirim talebinin kabulüne, yoksulluk nafakasının dava tarihi itibariyle aylık 700,00 TL"ye indirilmesine karar verilmiş, hüküm, davalı vekili tarafından süresi içinde temyiz edilmiştir.
Dava; yoksulluk nafakasının indirilmesi istemine ilişkindir.
Kural olarak, tarafların mali durumlarının değişmesi veya hakkaniyetin gerektirdiği hallerde iradın artırılması veya azaltılmasına karar verilebilir. İrad biçiminde ödenmesine karar verilen nafakanın mahkemece azaltılabilmesi için hakkaniyetin bunu gerekli kılması ve tarafların ekonomik durumlarının değişmesi gerekir.
Nafaka, anlaşmalı boşanma protokolü ile belirlense bile, sonraki zamanlarda nafaka borçlusunun sosyal ve ekonomik durumunda elinde olmayan nedenlerle ve iradesi dışında öncekine nispeten önemli ölçüde değişiklik olması ve bu değişiklik neticesinde nafaka borçlusu yönünden mevcut nafaka ve nafaka ile ilgili yükümlülüklerin yerine getirilmesinin çekilemez bir hal alması durumunda nafaka, şartlara göre uyarlanabilir, miktarında indirim yapılabilir. Dolayısıyla, sözleşme yapıldığında karşılıklı edimler arasında mevcut olan denge, sonradan şartların olağanüstü değişmesiyle tarafların biri aleyhine katlanamayacak derecede bozulmuşsa, taraflar artık o akitle bağlı tutulmazlar. Taraflar, TMK"nın 2. maddesinden yararlanarak değişen koşullar karşısında sözleşmenin yeniden düzenlenmesini isteyebilirler.
Nafakada yapılacak indirim miktarı, günün ekonomik koşulları ile tarafların sosyal ve ekonomik durumları ve yaşam tarzları birlikte değerlendirilerek takdir edilmelidir.
Tüm bu bilgiler ışığında somut olay irdelendiğinde; tarafların 2001 yılında evlenip, 04.10.2012 tarihinde kesinleşen ilamla anlaşmalı şekilde boşandıkları, eldeki davanın 30.10.2013 tarihinde açıldığı, 1970 doğumlu davacının dava tarihi itibariyle bir şirkette müdür olarak çalıştığı, aylık 5.573,40 TL gelir elde ettiği, nişanlısıyla birlikte rezidansda yaşadığı, nişanlısının aylık gelirinin 2.500,00 TL olduğu, 1957 doğumlu davalının, davacıdan aldığı aylık 2.500,00 TL nafaka dışında, aylık 1.043,87 TL yaşlılık aylığının bulunduğu anlaşılmıştır.
Bu bağlamda, tarafların sosyal ve ekonomik durumları, boşanma davasının üzerinden uzunca bir süre geçmemiş olması ve nafakanın niteliği nazara alındığında, mahkemece yapılan indirim miktarı, tarafların tespit edilen gelirleri ile mütenasip olmayacak şekilde fazla olup, Türk Medeni Kanunu"nun 4.maddesinde vurgulanan hakkaniyet ilkesine uygun görülmemiştir.
Hal böyle olunca mahkemece; nafakada TMK"nın 4. maddesinde vurgulanan hakkaniyet ilkesine uygun bir miktar indirime karar verilmesi gerekirken, yukarıda belirtilen ilke ve esaslara aykırı olacak şekilde yanılgılı değerlendirme sonucu fahiş oranda indirime karar verilmesi usul ve yasaya aykırı görülmüş, bu husus bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 13.01.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.