3. Hukuk Dairesi 2014/13192 E. , 2015/471 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : OSMANELİ ASLİYE HUKUK(AİLE) MAHKEMESİ
TARİHİ : 25/04/2014
NUMARASI : 2013/250-2014/71
Taraflar arasında görülen nafaka davasının yapılan yargılaması sonunda yerel mahkemece verilen hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Y A R G I T A Y K A R A R I
Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Davacı vekili dava dilekçesinde; tarafların 2013 yılında boşandıklarını, tarafların müşterek çocuğunun velayetinin müvekkiline bırakıldığını, müvekkili ve müşterek çocuk için 200,00"er TL nafakaya hükmedildiğini, çocuğun 7.sınıf öğrencisi olup, sınavlara hazırlandığını, dershaneye gitmesi gerektiğini, yıllık dershane masraflarının 1.900,00 TL- 2.500,00 TL arasında olduğunu, müvekkilinin rahatsızlıkları nedeniyle tedavi amaçlı sık sık il dışına gitmesi gerektiğini, takdir edilen nafakaların müvekkilinin ve müşterek çocuğun ihtiyaçlarını karşılamada yetersiz kaldığını iddia ederek; 200,00 TL olan yoksulluk nafakasının aylık 350,00 TL"ye, 200,00 TL olarak ödenmekte olan iştirak nafakasının da aylık 400,00 TL"ye yükseltilmesi talep edilmiştir.
Davalı 27.02.2014 tarihli celseye katılmış, davacıya ve müşterek çocuğa aylık toplam 400,00 TL nafaka ödediğini, ayrıca çocuğun dershane ödemelerini de yaptığını, çok fazla borcunun bulunduğunu, talep edilen nafakayı ödeme gücünün bulunmadığını savunarak, davanın reddine karar verilmesini dilemiştir.
Mahkemece, eldeki davanın boşanma kararının kesinleşmesinden 1 yıl sonra açıldığı, tarafların ekonomik koşullarında bir yıl önce takdir edilen nafakanın artırılmasını gerektirir değişme olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava; yoksulluk ve iştirak nafakasının artırılması istemine ilişkindir.
TMK"nun 331.maddesi gereğince durumun değişmesi halinde hakim, istem üzerine nafaka miktarını yeniden belirler. Mahkemece iradın arttırılması için ya tarafların mali durumlarının değişmesi ya da hakkaniyetin artırımı gerektirmesi gerekmektedir.
Yasada nafakanın yeniden belirlenebilmesi için belli bir zaman diliminin geçmesi aranmamıştır.
Kural olarak boşanma kararı ile velayet kendisine verilmeyen eş, çocuğun bakım ve eğitim giderlerine gücü oranında katılmak zorundadır.(TMK m.182) Anne ve babanın bakım borcu, çocuğun ergin olmasına kadar devam eder.(TMK m.328/1) Nafaka miktarı, çocuğun ihtiyaçları ile anne ve babanın hayat koşulları ve ödeme güçleri dikkate alınarak belirlenir. Ayrıca nafakanın takdirinde birlik devam ederken çocuğun alıştığı yaşama şeklide dikkate alınır.
Diğer taraftan nafaka miktarı belirlenirken, velayet hakkı kendisine tevdi olunmuş tarafın, bu görev nedeniyle emeğinin ve yüklendiği sorumlulukların karşılığı olan harcamaların da dikkate alınması zorunludur.
Her ne kadar, nafakanın takdirinde; davalı (baba) nın hayat koşulları ve ödeme gücünün de dikkate alınması zorunluluğu var ise de; bu durum, yani davalının gelir seviyesinin düşüklüğü nafakanın artırılması gerekliliğini büsbütün ortadan kaldırmaz.
Hakim, iştirak nafakası takdirinde; nafaka alacaklısı çocuğun ihtiyaçları ile nafaka yükümlüsü davalının gelir durumu arasındaki dengeyi kurarak, hakkaniyet ölçüsünde nafakayı artırmalıdır.
Yoksulluk nafakasının artırım davasında ise; tarafların ekonomik ve sosyal durumlarındaki değişikliğin, önce kurulan dengeyi bozup bozmadığı göz önünde bulundurulmalı, nafaka alacaklısının ihtiyaçlarını karşılayacak, nafaka yükümlüsünün gelir durumu ile orantılı olacak şekilde artırım yapılmalıdır.
Yargıtay"ın yerleşmiş uygulamasına göre; nafaka alacaklısı kadının ihtiyaçları ile nafaka yükümlüsü davalının gelir ve giderinde, nafakanın takdir edildiği tarihe göre olağanüstü bir değişiklik olmadığı takdirde; yoksulluk nafakası TÜİK’in yayınladığı ÜFE oranında artırılmalı ve böylece taraflar arasında önceki nafaka takdirinde sağlanan denge korunmalıdır.
Tüm bu bilgiler ışığında somut olay irdelendiğinde; tarafların 12.09.2012 tarihli ilamla boşandıkları, boşanma ilamıyla birlikte eş ve çocuk için 200,00"er TL nafakaya hükmedildiği, kararın 01.10.2012 günü kesinleştiği, eldeki artırım davasının bir yıl sonra açıldığı anlaşılmaktadır. Bu süreçte müşterek çocuğun yaşı büyümüş, ihtiyaçları ve eğitim giderleri doğal olarak artmış, paranın alım gücü de en azından enflasyon oranında değer kaybına uğramıştır.
Hal böyle olunca mahkemece; tarafların gerçekleşen ekonomik ve sosyal durumları, nafakanın niteliği, müşterek çocuğun yaşı ve ihtiyaçları, günün ekonomik koşulları nazara alınarak, TMK.nun 4.maddesinde vurgulanan hakkaniyet ilkesine uygun şekilde bir miktar artırıma karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme sonucu davanın tümden reddedilmiş olması usul ve yasaya aykırı görülmüş, bu husus bozmayı gerektirmiştir.
O halde mahkemece yapılacak iş;
İştirak nafakası yönünden, çocuğun yaşı, okul durumu ve zorunlu ihtiyaçları, tarafların ekonomik ve sosyal durumları, özellikle velayet kendisinde bulunan annenin de nafakaya ihtiyaç duyduğu dikkate alınarak "hakkaniyete" uygun bir miktar artırıma karar vermek olmalıdır.
Yoksulluk nafakası yönünden ise; nafakanın en azından TÜİK’in yayınladığı ÜFE oranında artırılması ve böylece taraflar arasında önceki nafaka takdirinde sağlanan dengenin korunması olmalıdır.
Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 13.01.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.