3. Hukuk Dairesi 2014/12161 E. , 2015/530 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : DÜZCE 2. AİLE MAHKEMESİ
TARİHİ : 17/04/2014
NUMARASI : 2013/395-2014/219
Taraflar arasında görülen nafaka davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm davacı tarafından temyiz edilmiştir.
Y A R G I T A Y K A R A R I
Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Davacı vekili dilekçesinde; müvekkili olan davacının üniversite öğrencisi olduğunu beyan ederek, davacının babası olan davalıdan aylık 500 TL yardım nafakasının alınmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Mahkemece; davalının gelir ve özür durumu, davacının çalışabilecek durumda bulunması ve annesinin de katkısı dikkate alınarak, davanın reddine karar verilmiştir.
TMK.nun 328/1.maddesi hükmü gereğince; “Ana ve babanın bakım borcu, çocuğun ergin olmasına kadar devam eder.” Aynı yasanın 2.fıkrasında ise, “Çocuk ergin olduğu halde eğitimi devam ediyorsa, ana ve baba durum ve koşullara göre kendilerinden beklenebilecek ölçüde olmak üzere, eğitim sona erinceye kadar çocuğa bakmakla yükümlüdürler.” hükmü mevcut bulunmaktadır.
4721 sayılı Türk Medeni Kanununun 364.maddesine göre; "Herkes, yardım etmediği takdirde yoksulluğa düşecek olan üstsoyu ve altsoyu ile kardeşlerine nafaka vermekle yükümlüdür."
Aynı Kanunun 365/2.maddesinde de; "Dava, davacının geçinmesi için gerekli ve karşı tarafın mali gücüne uygun bir yardım isteminden ibarettir." düzenlemesi yer almıştır.
Hukuk Genel Kurulunun 7.10.1998 gün ve 1998/656-688 sayılı ilamında da "...yeme, giyinme, barınma, sağlık, ulaşım, kültür (eğitim) gibi bireyin maddi varlığını geliştirmek için zorunlu ve gerekli görülen harcamaları karşılayacak düzeyde geliri olmayanların..." yoksul kabul edilmesi gerektiği vurgulanmıştır.
Yardım nafakasına karar verilebilmesi için nafaka isteyenin yardım edilmemesi halinde yoksulluğa düşeceğinin anlaşılması gerekmektedir. Yoksulluğa düşme terimi açıkça çok sıkıntılı bir durumu ve ağır ekonomik koşulları ifade eder. Hükmedilecek yardım nafakasının miktarı yalnızca söz konusu sıkıntılı durumu önlemelidir. Yoksa, yardım nafakası yoluyla nafaka isteyenin geçiminin ve her türlü gereksinmelerinin sağlanması veya bir zenginleşme aracı olarak kullanılması söz konusu değildir.
Okumakta olan kişi kendi emek ve geliriyle yaşamını sürdürmekten yoksun ise, ana babasından öğrenimini tamamlayıncaya kadar yardım nafakası isteyebilir. Ne var ki, bunu vermekle yükümlü tutulacak kişilerin geçim sıkıntısına düşürülmemesi asıldır.
Somut olayda; davacının Bülent Ecevit Üniversitesi Eğitim Fakültesi 3. sınıf öğrencisi olduğu, davacının annesinin 950 TL emekli maaşının bulunduğu, davalı babanın ise, 1035 TL maaşı olup, bu maaştan kesintiler harici eline geçen net tutarın 106 TL olduğu ve % 57 oranında özürlü bulunduğu anlaşılmıştır.
Yargılama sırasında dinlenilen davacı tanıkları, davalıya babasından miras yolu ile taşınmaz intikal ettiğini, ancak paylaşım olmaması nedeni ile, bu durum tapuda görülmediğini, bu taşınmazlardan kira gelirinin bulunduğunu ifade etmiştir.
Öyle ise mahkemece, bu hususlar dikkate alınarak, davacı tanığının beyanları doğrultusunda inceleme yapılıp; tapu kayıtları getirtilip, bu yöne ilişkin zabıta araştırması yaptırılıp, davalı babanın kira vs. gelirlerinin bulunup bulunmadığının saptanması, davalının ve davacının annesinin gelir durumlarına ve hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm tesisi bozmayı gerektirmiştir.
Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 13.01.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.