3. Hukuk Dairesi 2014/12375 E. , 2015/548 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : İZMİR 10. AİLE MAHKEMESİ
TARİHİ : 13/02/2014
NUMARASI : 2013/734-2014/99
Taraflar arasında görülen yardım nafakası davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı vekili dilekçesinde; müvekkili olan davacının, K.."ta ö..l bir ü.. tam burslu olarak okuduğunu beyan ederek; davalı babadan aylık 1.250 TL yardım nafakası ile, şimdilik okul ve kalınan yurda ilişkin konaklama gideri olan 7.742 TL"nin tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Mahkemece; aylık 400 TL yardım nafakasına; eğitim giderlerine ilişkin talebin ise, dava tarihinden geriye doğru nafaka istenemeyeceği,davadan önce ödendiği belirtilerek, davalıdan istenen eğitim giderinin de nafaka kapsamı içinde kaldığı gerekçesi talebin reddine karar verilmiş, hüküm davacı tarafça süresinde temyiz edilmiştir.
Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, davacının sair temyiz itirazları yerinde değildir.
TMK.nun 328/1.maddesi hükmü gereğince “Ana ve babanın bakım borcu, çocuğun ergin olmasına kadar devam eder.” Aynı yasanın 2.fıkrasında ise, “Çocuk ergin olduğu halde eğitimi devam ediyorsa, ana ve baba durum ve koşullara göre kendilerinden beklenebilecek ölçüde olmak üzere, eğitim sona erinceye kadar çocuğa bakmakla yükümlüdürler.” hükmü mevcut bulunmaktadır.
4721 sayılı Türk Medeni Kanununun 364.maddesine göre; "Herkes, yardım etmediği takdirde yoksulluğa düşecek olan üstsoyu ve altsoyu ile kardeşlerine nafaka vermekle yükümlüdür."
Aynı Kanunun 365/2.maddesinde de; "Dava, davacının geçinmesi için gerekli ve karşı tarafın mali gücüne uygun bir yardım isteminden ibarettir." düzenlemesi yer almıştır.
Hukuk Genel Kurulunun 7.10.1998 gün ve 1998/656-688 sayılı ilamında da "...yeme, giyinme, barınma, sağlık, ulaşım, kültür (eğitim) gibi bireyin maddi varlığını geliştirmek için zorunlu ve gerekli görülen harcamaları karşılayacak düzeyde geliri olmayanların..." yoksul kabul edilmesi gerektiği vurgulanmıştır.
Yardım nafakasına karar verilebilmesi için; nafaka isteyenin, yardım edilmemesi halinde yoksulluğa düşeceğinin anlaşılması gerekmektedir. Yoksulluğa düşme terimi açıkça çok sıkıntılı bir durumu ve ağır ekonomik koşulları ifade eder. Hükmedilecek yardım nafakasının miktarı yalnızca söz konusu sıkıntılı durumu önlemelidir. Yoksa, yardım nafakası yoluyla nafaka isteyenin geçiminin ve her türlü gereksinmelerinin sağlanması veya bir zenginleşme aracı olarak kullanılması söz konusu değildir.
Okumakta olan kişi, kendi emek ve geliriyle yaşamını sürdürmekten yoksun ise; ana babasından öğrenimini tamamlayıncaya kadar yardım nafakası isteyebilir. Ne var ki, bunu vermekle yükümlü tutulacak kişilerin geçim sıkıntısına düşürülmemesi asıldır.
Dosyanın incelenmesinden, davalı babanın emekli olup, aylık 920 TL emekli maaşının olduğu, ayrıca erkek öğrenci yurdu işlettiği, davacının ise özel bir üniversitede eğitim gördüğü anlaşılmıştır.
Yukarıdaki açıklamalar ışığında somut olayda; tarafların gerçekleşen sosyal ve ekonomik durumları, yardım nafakasının niteliği, davalının gelir durumu, davacının özel bir üniversitede öğrenim gördüğü nazara alındığında, hükmedilen nafaka miktarı konusunda yeterli araştırmanın yapılmadığı anlaşılmaktadır.
O halde, mahkemece yapılacak iş, davacı tarafa, eğitimine ilişkin giderlerini(buna konaklama ücreti de dahil) ispat etme imkanı tanınarak, diğer yandan da, davacının annesinin de ekonomik ve sosyal durumu araştırılıp, onun katkısı da dikkate alınarak; davacının giderleriyle, nafaka yükümlüsü davalının geliriyle orantılı olacak şekilde, hakkaniyet ilkesi de gözetilerek, uygun bir nafakaya hükmedilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ve eksik inceleme sonucu yazılı şekilde hüküm tesisi bozmayı gerektirmiştir.
Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 13.01.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.