3. Hukuk Dairesi 2014/12225 E. , 2015/549 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : SENİRKENT ASLİYE HUKUK (AİLE) MAHKEMESİ
TARİHİ : 12/02/2014
NUMARASI : 2013/69-2014/21
Taraflar arasında görülen nafaka davasının yapılan yargılaması sonunda yerel mahkemece verilen hüküm davalı tarafından temyiz edilmiştir.
Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı vekili dilekçesinde; müvekkili olan davacının, Süleyman Demirel Üniversitesi Hemşirelik bölümü 1.sınıf öğrencisi olduğunu beyan ederek, 325 TL olan yardım nafakasının, aylık 700 TL"ye çıkartılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı savunmasında; davacının annesi H.. Y.. ile Senirkent Asliye (Aile) Mahkemesinin 1997/112 esas ve 1998/92 sayılı kararı ile boşandıklarını, davacının velayetinin annesine verildiğini, kendisinin şuanda başka biriyle evli olduğunu ve iki çocuklarını bulunduğunu, onların okul ve dershane masraflarının aylık 2.227,50 TL olduğunu, bu nedenle eşi adına 30.000,00 TL kredi çektiklerini, büyük şehirde yaşadığı için geçiminin zor olduğunu, davacıya aylık 700,00 TL ödemesi durumunda zor duruma düşeceğini, maaşı dışında bir gelirinin bulunmadığını beyan ederek davanın reddine karar verilmesini, eğer arttırım yapılacaksa tefe-tüfe oranında artırıma karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece, davanın kısmen kabülü ile aylık 525 TL yardım nafakasına karar verilmiş, hüküm davalı tarafından süresinde temyiz edilmiştir.
TMK.nun 328/1.maddesi hükmü gereğince “Ana ve babanın bakım borcu, çocuğun ergin olmasına kadar devam eder.” Aynı yasanın 2.fıkrasında ise, “Çocuk ergin olduğu halde eğitimi devam ediyorsa, ana ve baba durum ve koşullara göre kendilerinden beklenebilecek ölçüde olmak üzere, eğitim sona erinceye kadar çocuğa bakmakla yükümlüdürler.” hükmü mevcut bulunmaktadır.
4721 sayılı Türk Medeni Kanununun 364.maddesine göre; "Herkes, yardım etmediği takdirde yoksulluğa düşecek olan üstsoyu ve altsoyu ile kardeşlerine nafaka vermekle yükümlüdür."
Aynı Kanunun 365/2.maddesinde de; "Dava, davacının geçinmesi için gerekli ve karşı tarafın mali gücüne uygun bir yardım isteminden ibarettir." düzenlemesi yer almıştır.
Hukuk Genel Kurulunun 07.10.1998 gün ve 1998/656-688 sayılı ilamında da "...yeme, giyinme, barınma, sağlık, ulaşım, kültür (eğitim) gibi bireyin maddi varlığını geliştirmek için zorunlu ve gerekli görülen harcamaları karşılayacak düzeyde geliri olmayanların..." yoksul kabul edilmesi gerektiği vurgulanmıştır.
Yardım nafakasına karar verilebilmesi için; nafaka isteyenin, yardım edilmemesi halinde yoksulluğa düşeceğinin anlaşılması gerekmektedir. Yoksulluğa düşme terimi açıkça çok sıkıntılı bir durumu ve ağır ekonomik koşulları ifade eder. Hükmedilecek yardım nafakasının miktarı, yalnızca, söz konusu sıkıntılı durumu önlemelidir. Yoksa, yardım nafakası yoluyla nafaka isteyenin geçiminin ve her türlü gereksinmelerinin sağlanması veya bir zenginleşme aracı olarak kullanılması söz konusu değildir.
Okumakta olan kişi, kendi emek ve geliriyle yaşamını sürdürmekten yoksun ise, ana babasından öğrenimini tamamlayıncaya kadar yardım nafakası isteyebilir. Ne var ki, bunu vermekle yükümlü tutulacak kişilerin geçim sıkıntısına düşürülmemesi asıldır.
Dosyanın incelenmesinden; davacının annesinin, 1.991 TL aylık gelirinin olduğu, davalı babanın ise, polis memuru olup, aylık 2.800 TL aylık gelirinin bulunduğu, yeniden evli olup 2 çocuğunun daha olduğu anlaşılmıştır.
Bu durum karşısında; davalı babanın ve davacının annesinin sosyal ve ekonomik durumlarına, davacının ihtiyaçlarına, nafakanın niteliğine ve günün ekonomik koşullarına göre, mahkemece takdir edilen aylık 525 TL iştirak nafakası yüksektir.
O halde, davacı annenin de katkısı dikkate alınarak, davalı babayı ödemede zorlamayacak, onu zarurete düşürmeyecek şekilde, TMK.nun 4.maddesindeki hakkaniyet ilkesine göre uygun bir nafakaya hükmedilmesi gerekirken, yazılı şekilde fahiş miktar üzerinden hüküm tesisi isabetsiz olup, bozmayı gerektirmiştir.
Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 13.01.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.