20. Hukuk Dairesi 2017/9166 E. , 2020/1171 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davalılar Hazine vekili ve Orman Yönetimi vekili tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; tapuda müvekkili adına kayıtlı ... ili, ... ilçesi, ... köyü, 1289 parsel sayılı taşınmazın tapu kaydının "beyanlar" hanesinde bulunan “Kısmen orman sınırları içinde kalmıştır.” şeklindeki şerhin müvekkilinin tasarruf yetkisini kısıtladığını belirterek, 1289 parsel sayılı taşınmazın "orman" olarak ayrılan bölümlerinin bu parselden ifraz edilerek davalı adına tesciline ve ifraz edilecek bölümün değeri olarak, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 10.000,00.-TL maddi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalılardan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece; bozma öncesindeki 19/11/2013 tarihli 2013/165 E. - 2013/383 K. sayılı gerekçeli kararda; somut olayda, 1289 parsel sayılı taşınmazın 28.07.2010 tarihinde satış + birleşim yoluyla davacı tarafından edinildiği, ancak edinme öncesindeki 12.07.2005 tarihli "orman" şerhinin kaldırılması için davalı idareye ya da mahkemeye davacı tarafından başvuruda bulunulmadığı, bu haliyle de davacı tarafın zararının henüz oluşmadığı, dava açmakta bu aşamada hukuki yararı bulunmadığı gerekçesiyle; davanın reddine karar verilmiş, hükmün davacı vekilince temyiz edilmesi üzerine, Yargıtay 5. Hukuk Dairesinin 02.10.2014 tarihli 2014/7919 E. - 2014/23100 K. sayılı ilamı ile; "...Orman olarak sınırlandırılan ve tapusu halen davacı üzerinde bulunan taşınmazdan davacının yararlanma ve tasarruf etme hakkı kalmadığından, ayrı bir tüzel kişiliği bulunan ... yönünden işin esasına girilerek yapılacak inceleme sonucuna göre hüküm kurulması gerekirken; yazılı gerekçe ile davanın reddine, Hazine hakkındaki davanın ise husumet yokluğu nedeniyle reddine karar verilmesi gerektiği düşünülmeden yazılı şekilde hüküm kurulmasının doğru görülmediği..." gerekçesiyle hüküm bozulmuştur. Orman yönetimi vekilince karar düzeltme yoluna başvurulması üzerine Dairemizce yapılan karar düzeltme incelemesi neticesinde 14/12/2015 tarihli 2015/5010 E. - 2015/12572 K. sayılı ilam ile "... HUMK"nın 440. maddesinde yazılı hallerden hiçbirine uymayan davalı ... Yönetimi vekilinin işin esasına ilişkin karar düzeltme isteminin reddine, aynı Kanunun 442. maddesi uyarınca takdiren 248.00.-TL para cezası ile Harçlar Kanunu uyarınca 57,60.-TL ret harcının Orman Yönetiminden alınmasına, Yargıtay 5. Hukuk Dairesinin 02/10/2014 tarihli 2014/7919 E. - 2014/23100 K. sayılı bozma ilamının ikinci sayfasının "Bu nedenle" şeklinde başlayan altıncı paragrafının ikinci ve üçüncü satırında bulunan "ayrı bir tüzel kişiliği bulunan ... yönünden" ve beşinci ve altıncı satırında yer alan “...Hazine hakkındaki davanın ise husumet yokluğu nedeniyle reddine karar verilmesi gerektiği düşünülmeden yazılı şekilde hüküm kurulması” ibarelerinin ilâmdan çıkartılması suretiyle bozma kararının düzeltilmesine" karar verilmiştir.
Son olarak mahkemesince yapılan yargılama neticesinde; davacının davasının kısmen kabul ve kısmen reddi ile, 1.716,64.-TL kamulaştırmasız el atma tazminat bedelinin dava tarihi olan 27.03.2013 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine, ... ili, ... ilçesi, ... köyü, 1289 parsel sayılı taşınmazın 23.11.2016 havale tarihli bilirkişi raporunun ekinde bulunan krokide (A) harfi ile gösterilen (71,23m²"lik) kısmının davacı adına olan tapusunun iptaliyle "orman" vasfıyla Hazine adına kayıt ve tesciline, dosya içerisindeki 23.11.2016 havale tarihli bilirkişi raporunun ve ekli krokinin kararın eki sayılmasına karar verilmiş, hüküm davalılar Hazine vekili ve Orman Yönetimi vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava; tapu iptali ve tescil talebiyle birlikte açılan 4721 sayılı TMK"nın 1007. maddesine dayalı tazminat istemine ilişkindir.
Tazminat isteğine dayanak ... ilçesi, ... mahallesi, 1289 parsel sayılı taşınmazın "beyanlar" hanesine 12/07/2005 tarih ve 6804 yevmiye numaralı işlemle “Bu parselin bir kısmı kesinleşmiş orman tahdit sınırları içinde kalmaktadır.” şeklinde şerh konulmuş ve "lehdar" olarak ise ... gösterilmiştir.
İncelenen dosya kapsamına göre; mahkemece yapılan araştırma ve inceleme hüküm kurmaya yeterli değildir. Şöyle ki; eldeki dava tapu maliki tarafından kesinleşen tahdide dayalı olarak tapu iptal ve tescil talebi ile birlikte açılan tazminat davası olup hükme esas alınan raporu sunan bilirkişi kurulu tarafından taşınmazın 71,23 m2"lik kısmının orman sınırları içinde kaldığı belirlenmiş ise de mahkemece kesinleşen tahdide ilişkin tutanaklar ve orman tahdit haritaları getirtilmediğinden rapor bu anlamda denetlenememiştir. Tazminat istemi yönünden ise; her ne kadar henüz tapunun iptali söz konusu olmadığından dava tarihi itibariyle taşınmaz değerinin belirlenmesi doğru ise de, tazminat davalarında Kamulaştırma Kanunundaki esaslar çerçevesinde taşınmazın değeri belirleneceğinden, taşınmazın niteliğinin arsa mı, arazi mi olduğunun tespit edilebilmesi için imar durumunun ilgili belediye başkanlığından sorularak araştırılması ve sonucuna göre "emsal metodu" ya da "gelir metoduna" göre bedelin hesaplanması gerekirken, mahkemece taşınmazın imar durumu yeterince araştırılmaksızın serbest piyasa rayicine göre taşınmazın değerini hesaplayan bilirkişi raporu hükme esas alınarak hüküm kurulması doğru görülmemiştir.
Bakanlar Kurulunun Yargıtay tarafından benimsenen 28.02.1983 tarih ve 1983/6122 sayılı kararı uyarınca, belediye veya mücavir alan sınırları içinde kalan taşınmazın arsa niteliğinde olduğunun kabulü için uygulamalı imar planıyla iskan sahası olarak ayrılmış olması esastır. Aynı karar uyarınca imar planında yer almayan bir taşınmazın, arsa sayılabilmesi için değerlendirme tarihi itibariyle, belediye veya mücavir alan sınırları içinde olmakla beraber, belediye hizmetlerinden (Belediyece meskun olduğu için veya meskun hale getirileceği için sunulan yol, su, elektrik, ulaşım, çöp toplama, kanalizasyon, aydınlatma vs.) yararlanması ve meskun yerler arasında yer alması gerekir.
Taşınmaz değerlendirme tarihi itibariyle belediye nazım imar planı içinde ise Yargıtay İçtihatları Birleştirme Büyük Genel Kurulunun 17.04.1998 tarih ve 1996/3 E. - 1998/1 K. sayılı kararı uyarınca, bu plan kapsamına alındığı tarih ve plandaki konumu, altyapı hizmetlerinden yararlanma ve ulaşım olanakları, belediye merkezine uzaklığı, kullanım biçimi itibariyle iskan amacına yönelik yapılaşma olasılıkları da değerlendirilmek üzere araştırılmalıdır.
Bu hususlar belediye başkanlığından ve su ve elektrik idarelerinden ve diğer ilgili mercilerden sorulup alınacak cevap yazılarına göre taşınmazın değerlendirme tarihinde (tapu iptali ve tescil davalarının kesinleştiği tarihte) arsa niteliğinde olup olmadığı saptanmalıdır.
O halde; tazminat davası ile birlikte açılan eldeki tapu iptal ve tescil istemli davada, her ne kadar hüküm altına alınan kısım, miktar yönünden temyiz kesinlik sınırının altında ise de mahkemece öncelikle dava konusu taşınmazın bulunduğu yörede yapılan orman tahdidine ilişkin tüm işe başlama, çalışma, işi bitirme ve sonuçlarının askı ilan tutanakları ile taşınmazın bulunduğu yeri orman tahdit sınır noktalarıyla birlikte gösterir onaylı orman tahdit haritası getirtilmeli ve çekişmeli taşınmazın değerlendirme tarihi olan dava tarihi itibariyle yukarıda
açıklanan Bakanlar Kurulu kararı ve Yargıtay İçtihatları Birleştirme Kurulu kararı çerçevesinde
arsa yahut arazi vasfında olup olmadığı araştırılmalı, 2942 sayılı Kamulaştırma Kanununun 15. maddesinde belirtilen yönteme göre orman mühendisi bilirkişi de yer alacak şekilde oluşturulacak bilirkişi kurulu marifetiyle yeniden keşif yapılmalı, taşınmazın kesinleşen tahdit sınırları içerisinde kalan kısmı tespit edilerek bu kısmın tapusunun iptaline karar verilmeli, tazminat davası ile tapu iptal ve tescil davası birlikte açıldığından taşınmazın tahdit sınırları içerisinde kalan kısmının dava tarihindeki gerçek değeri hesaplattırılmalı, bu noktada tapusu iptal edilen taşınmazın arsa olarak belirlenmesi halinde; emsal satışların değerlendirme tarihindeki karşılıklarının fiyat artış endekslerinin uygulanması suretiyle tespiti, bundan sonra emsal ile dava konusu taşınmazın eksik ve üstün yönlerinin neler olduğu ve oranları açıklanmak, taşınmazdan DOP payının düşülmesinin gerekip gerekmediği belirtilmek, üzerinde bina var ise Bayındırlık Bakanlığı resmi birim fiyatları esas alınarak yıpranma payı düşülmek suretiyle gerçek zararın belirlenmesi gerektiğinden, taraflara dava konusu taşınmaz ile aynı bölgeden, aynı bölgeden bulunamaması halinde yakın bölgelerden ve değerlendirme tarihinden önce ve yakın zaman içinde satışı yapılan benzer nitelikli ve yüzölçümlü satışları bildirmeleri için olanak tanınması, gerekli görülürse re"sen emsal getirtme yoluna gidilmesi ve bu emsallere göre değer biçilmesi için konunun uzmanı bilirkişilerden oluşturulacak bilirkişi kurulu vasıtasıyla keşif yapılarak, denetlemeye olanak veren bilimsel verileri içeren rapor alınması, emsal alınan taşınmazlara ilişkin resmi satış akit tablolarının tapu müdürlüğünden getirtilmesi, emsal taşınmazlar ile çekişmeli taşınmaza ait "Arsa Metrekare Rayiç Bedeli Takdir Komisyonu" tarafından belirlenen emlak vergisine esas olan m² değerlerinin ilgili Belediye Başkanlığı Emlak Vergi Dairesinden istenip, dava konusu taşınmazın, emsal taşınmazlara göre üstünlük oranı yönünden bilirkişi kurulu raporunun da denetlenmesi, dava konusu taşınmazın ve emsal alınan taşınmaz/taşınmazların değerlendirme tarihi itibariyle imar düzenlemesi sonucu oluşmuş imar parselleri olup olmadıkları, imar parseli iseler düzenleme ortaklık payının düşülüp düşülmediğinin, düşülmüş ise oranının belediye başkanlığı imar ve tapu müdürlüklerinden sorulup, emsalin İmar Kanunu uyarınca imar parseli, dava konusu taşınmazın ise imar uygulaması yapılmamış arsa parseli olduğunun belirlenmesi halinde çekişmeli taşınmazın emsalle karşılaştırma sonucu bulunan değerinden düzenleme ortaklık payına karşılık gelecek oranda indirim yapılması gerektiğinin gözetilmesi; tapusu iptal edilen taşınmazın niteliği arazi olarak belirlenir ise, arazi niteliğinde bulunan dava konusu taşınmaza yönelik olarak, sulu olup olmadığı, yerleşim alanlarına uzaklığı iklim şartları, arazinin toprak ve topoğrafik yapısı ve bölgesindeki konumu gözetilerek oluşturulacak bilirkişi kurulu yardımıyla çevrede yetiştirilen ürünlerin münavebesi, dekar başına ortalama verim, toptan satış fiyatı ve üretim maliyeti resmî verileri ilçe tarım müdürlüğünden getirtilerek, taşınmaz üzerinde meyve ağaçları varsa ağaçların cinsleri de dikkate alınmak suretiyle elde edilen verilere uygun biçimde değerlendirme yapılarak tapu kapsamındaki taşınmazların değeri hesaplanmalı, taşınmazın varsa mütemmim cüzleri, muhdesat ve sökülemeyen teferruatlarının değerleri bayındırlık birim fiyatları ve yıpranma oranları gözetilerek değerleme tarihine göre tespit ettirilmeli, bu şekilde tapusu iptal edilen taşınmazın zemin değeri, üzerindeki mütemmim cüz, muhdesat ve sökülemeyen teferruatları esas alınarak, tapu sahibinin oluşan gerçek zararının saptanarak oluşacak sonuca göre bir karar verilmelidir.
Kabule göre de; TMK’nın 1007. maddesi gereğince açılan tazminat davalarında sorumluluğun Hazineye ait olmasına rağmen mahkemece hükmedilen tazminatın Hazine ile birlikte Orman Yönetiminden tahsiline ve kabul ve red oranında davalı ... Yönetimi aleyhine yargılama giderine ve vekalet ücretine hükmedilmesi de yerinde görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; davalı Hazine ve Orman Yönetimi vekillerinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde iadesine 04/03/2020 günü oy birliğiyle karar verildi.